Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, KÖMÜR - Tarih : 05 Kasım 2020
TEMA Vakfı, TBMM Başkanlığı’na sunulan ‘Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nde 6’ıncı maddeye dikkat çekiyor. Kabul edilmesi halinde maden şirketlerinin ruhsat alanı dışına tesis kurmasının önünü açacak olan 6’ıncı madde değişikliği ile Türkiye’nin ormanları, tarım alanları, meraları, içme suyu havzaları ve kıyıları da madencilik tesisi içinde yer alabilecek.
‘Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ 05 Ekim 2020 tarihinde TBMM Başkanlığı‘na sunulmuştu. İlerleyen günlerde Meclis Genel Kurulu’na gelmesi beklenen kanun teklifi, enerji piyasaları ile birlikte madenciliğe yönelik değişiklikler de içeriyor. TEMA Vakfı’nın ilk günden itibaren takip ettiği Maden Kanununa yönelik değişiklikler içinde özellikle 6’ıncı madde değişikliği öne çıkıyor. Tasarının 6. maddesi önerilen hali ile kabul edilirse bugüne kadar maden ruhsat alanı sınırları içinde yürütülen madencilik faaliyetlerinden bir kısmı artık işletmelerin ruhsat alanı dışında da yürütülebilecek.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç; “Söz konusu olan 47 maddelik yeni kanun teklifinde daha önce 3’üncü ve 5’inci maddelere dikkat çekmiştik. Bu maddelere yönelik olumlu adımlar atılmış ve maddelerde değişikliğe gidilmişti. Atılan bu olumlu adımları büyük mutluluk ve teşekkür ile karşıladığımızı belirtmek isterim. Ancak, tam da tasarıya ilişkin olumlu adımlar atılmışken aynı toplantıda, tasarıya yine Maden Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören 6. maddenin eklendiğini öğrendik. Ne yazık ki eklenen bu değişiklikle maden şirketlerinin ruhsat alanı dışına tesis kurmalarının önü açılıyor. Mevcut uygulamada madenlerin çıkarılması ve işletilmesine dair faaliyetler ruhsat sınırları içinde yürütülüyor. Ruhsat alanları çoğu zaman doğa ve yaşam alanları ile su varlıklarına kabul edilemez biçimde zarar verecek şekilde belirlenmiş olsa da; madenlerin ruhsat sınırları içinde kalması madencilik nedeni ile oluşan çevresel riskleri, doğa tahribatını, halk sağlığını bütüncül bir şekilde ele alabilmek ve kontrol altında tutabilmenin önemli bir aracı. Yeni düzenleme ile madenciliğe ilişkin tesisler ruhsat alanlarının dışına taşıp hiçbir sınır ve planlama olmaksızın doğa alanlarına, tarım ve mera alanlarına, su havzalarına yayılabilecek. Düzenleme yasalaşırsa; doğal varlıklar, doğa alanları, tarım ve mera alanları tesislerle bölünecek; madencilik faaliyetlerine ilişkin kirlilik çok daha geniş alanlara yayılacak ve madencilik faaliyetleri o alanda var olan mevcut faaliyetlerden ve mülkiyet haklarından üstün tutulacak” diyerek tüm milletvekillerini 6. Maddeye hayır demeleri konusunda harekete geçmeye davet etti.
Madencilikte ruhsat sınırlarını ortadan kaldırarak doğayı, tarım üretimini ve insan sağlığını tehdit eden 6. madde metninde yer alan ‘geçici tesis’ tanımına da değinen Ataç; “Madde metninde ‘geçici tesis’ vurgusu yapılsa da Maden Kanunu’ndaki bu tanım, üzerinde bulunduğu alana kalıcı zararlar veriyor. ‘Geçici tesis’ adı verilen bu tesisler, gerek halk sağlığı gerekse doğa sağlığı açısından oldukça yüksek kirlilik yaratan ve risk barındıran liçleme tesislerinden atık barajlarına, dev atık tepelerini oluşturan pasa alanlarından siyanür havuzlarına, patlayıcı madde depolarına kadar maden faaliyetleri için kullanılacak her türlü yapıyı ifade ediyor” dedi.