Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ - Tarih : 11 Ocak 2019
Enerji talebinin üç mega trend altında artmaya devam edeceğini biliyoruz… Bunlardan ilki kentleşmedir. Kentleşme belki de yüzyılımızın en büyük olayı. 2050 yılına kadar dünyada yer alan şehirler 2,5 milyar daha insana ev sahipliği yapacak. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde insanlığın başlangıcından günümüze inşa ettiğimiz kadar şehir inşa edeceğiz. Bu her yıl yeni bir İstanbul inşa etmeye eşdeğerdir. Bunun altyapı, ulaşım ve kamu hizmetleri üzerinde yaratacağı stresi bir düşünün. Şehirlerin verimlilik ve en önemlisi enerji verimliliği sağlamanın yeni yollarını araması gerekiyor. Yaşanabilir şehirler yaratmak için enerji sorununu çözmemiz gerekiyor.
Bu yüzyılın ikinci mega trendi ise dijitalleşmedir. İnternet filminin ilk bölümünü yıllar önce izledik; insanlar arası iletişimi anlatıyordu bu bölüm. Şimdi İnternetin ikinci bölümünü izliyoruz. Yeni bölüm insanları cihazlara, insanları makinelere ve cihazları cihazlara bağlamak üzerine…
Önümüzdeki 5 yıl içinde 50 milyar nesne birbiriyle konuşuyor olacak. Yani çok daha fazla trafik, veri, depolama ve daha da önemlisi enerji tüketimi olacak.
Enerji denklemlerini zorlayan üçüncü mega trend ise sanayileşme. Endüstri sektörü halihazırda dünyanın enerjisinin %30’undan fazlasını tüketiyor ve bu oran önümüzdeki 35 yıl içinde %50 artış gösterecek
Özetle, dünyamızdaki değişim her zamankinden çok daha fazladır. Enerji talebinde bir artış olduğunu hepimiz biliyoruz ve bu talep önümüzdeki 40 yıl içinde %50 artacak. Bu arada denklemin bir diğer tarafı olduğunu da unutmamalıyız… Ve bu hep birlikte çözüme ulaştırmamız gereken bir sorun. Bugün, dünya nüfusunun %30’unun, yani yaklaşık 2 Milyar insanın güvenilir enerjiye erişimi yok. Biz enerjiye erişimin temel bir insan hakkı olduğunu düşünüyoruz ve bu durum global toplumun ilgilenmesi gereken, zorlayıcı bir durumdur.
Önümüzdeki 40 yıl içinde enerji tüketimi % 50 artış gösterecek demiştik. Aynı zamanda, eğer küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutmak ve sürdürülebilir bir gelecek vaadetmek istiyorsak emisyonlarımızı yarı yarıya azaltmamız ve şehirlerde kirliliği katlanılabilir seviyelerde tutmamız gerekiyor. Bu paradoksun çözümü ise verimliliğimizi 3 kat artırmaktan geçiyor.
Biz EYODER üyeleri olarak enerji optimistleriyiz. Günümüzün teknolojilerini kullanarak yaşadığımız bu ikileme çözüm üretmenin mümkün olduğunu düşünüyoruz. Bunun için sadece enerjiyi tüketme kültüründen yönetme kültürüne geçmemiz gerekiyor. Bu bağlamda enerji dünyasındaki tartışmalara baktığımızda genellikle insanların arz tarafındaki alternatifler üzerinde konuştuklarını görürüz. Nükleer ve karşısındaki diğer seçenekler, kaya gazı ve karşısındaki seçenekler, fosil yakıtlar ve yenilenebilir enerji kaynakları… Ancak bunların yanında hızla büyüyen başka bir düşünce ekolü daha mevcuttur: Bu da gerçek önceliğin enerji verimliliğinde olduğuna dair doğru bir inançtır. Biz de EYODER olarak bu ekolün temsilcileriyiz. Çünkü temiz enerji üretmenin kolay, ucuz, hızlı ve karlı yolunun enerjiyi daha akıllıca kullanmak ve yönetmekten geçtiğini bilmekteyiz.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre halen daha endüstrideki enerji verimliliği potansiyelinin %58’ine, altyapı sektöründeki verimlilik potansiyelinin %79’una ve binalardaki potansiyelin %82’sine hiç dokunulmamıştır. Eğer enerji verimliliğindeki bu potansiyeli hayata entegre edebilirsek iklim değişikliği ile daha rahat mücadele ederek sürdürülebilir bir dünya için daha ümit verici bir yolda yürüyebiliriz…
Cihan Karamık
EYODER – Yönetim Kurulu Başkanı