Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan Kırım krizi, Avrupa Birliği’nin (AB) Rus gazına olan bağımlılığını yeniden tartışmaya açarken, ABD’li risk analisti Melissa Hersh, konuya farklı bir perspektiften yaklaştı. Birçok analist doğalgaz ithalatının yaklaşık yüzde 30’unu Rusya’dan yapan AB’nin doğalgaz politikalarını masaya yatırırken, Hersh aynı zamanda nükleer politikaların da yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini savunuyor.
Avrupa’nın enerjide tek bir büyük kaynağa bağımlı olma konusunu gözden geçireceğini kaydeden Hersh, “Rusya’ya enerji bağımlılığını azaltmaya çalışan bazı Avrupa ülkeleri, Rusya’nın finanse edeceği, inşa edip, işleteceği nükleer santralleri tercih etti. Bu gerçek enerji güvenliği için sürdürülebilir bir çözüm değil” yorumunu yaptı.
Doğalgaz ithalatının yaklaşık yüzde 30’unu Rusya’dan yapan AB, bu oranı düşürmek için gerçekten harekete geçecek mi, bunu ilerleyen yıllarda göreceğiz. Ancak analistlerin dikkat çektiği diğer bir konu da nükleer enerji. Hersh, Rusya’nın nükleer enerjide yap- işlet-sahip ol modeli ile Avrupa’da Finlandiya, Macaristan, Belarus ve Ukrayna’nın yanısıra Türkiye, Hindistan, Bangladeş ve Vietnam gibi ülkelere santral yapacağını kaydederek, “Bu modeldeki en büyük risk, ev sahibi ülkelerin enerjide bağımsızlığı hedeflerken, yabancı satıcı, operatör ve düzenleyici desteğine bağımlı hale gelmesi” uyarısını yapıyor.
Nükleer enerjinin diğer tüm emtialardan farklı olduğunu vurgulayan Hersh, kaleme aldığı makalede şu noktalara dikkat çekiyor: “Nükleer enerji, buzdolabı ya da araba alır gibi değerlendirilmemeli. Ev sahibi ülkeler, satıcı ülke ile uzun süreli bir ilişki kurmadan önce ticari olmayan birçok konuyu da göz önüne almalı. Ev sahibi ülke, nükleer santrali inşa edecek ülke ile ikili ilişkisinin güç ve istikrarının yanısıra, bu ülkenin nükleer sanayinin en yüksek ilkelerine bağlılığından da emin olmalı.
Ukrayna krizi nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Avrupalılar ulusal enerji politikalarını yeniden gözden geçirmeli. Enerji bağımsızlığı konusu, 2014 Avrupa Parlamentosu seçimleri ile Belçika, Ermenistan, Finlandiya, Macaristan, Polonya, Litvanya, İsveç ve Romanya gibi Avrupa ülkelerinde 2014-2016 arasında yapılacak seçimlerde gündem maddesi olmalı.”
Kaynak: Hürriyet