‘Çiğdem Yorgancıoğlu’ KKTC Etkinliğinin Diplomatik Davetli Konuğu Oldu

Yazarımız Çiğdem Yorgancıoğlu Kıbrıs Diplomatik Resepsiyonda Enerji Jeopolitiğine dair satıraralarına dikkat çekti.

Kıbrıs Meselesi, Doğu Akdeniz Hidrokarbon Kaynakları, Doğu Akdeniz Enerji Diplomasisi, Müzakere Teknikleri, Çatışma Çözümleri Ve Arabuluculuk, Bilhassa Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge, Mavi Vatan doktrini, konuları da önde olmak üzere Uluslararası Hukuk Ve Deniz Hukuku, Akdeniz Sualtı Canlıları ve Kirlilik, Mavi Enerji,Sürdürülebilir Enerji Politikaları, Mavi Vatan Doktrinine karşı Yunanistan Doktrini, Serbest Liman’da Toplu İş Sözleşmeleri gibi alanlarda akademik araştırmalarını sürdüren ve iklim enerji çevre sürdürülebilirlik konulu makalelerini Kibrista Üniversite bünyesinde (Kıbrıs İlim Üniversitesi)  ve hakemli dergilerde  yayımlanan, konu özelinde Chi Ci Talks Üniversitelerin Fakülte dekanları ile akademik söyleşilerini TV yayınlarına taşıyan öte yandan bilhassa sözleşmeler ve müzakereler tarafında da bu konuda Türkiye ve yurtdışı eğitimler veren Enerji Sözleşmeleri Uzman ve Eğitmeni (Adli BilirKişi-) dünya gezgini ekonomist ve aynı zamanda ülkemizi 5 kıtada dünyada kültür sanat ,akademik alanlarda temsil eden sporcu ve sanatçı H.Çiğdem Yorgancıoğlu, Feshane’ deki KKTC etkinliğinin diplomatik davetli konuğu oldu.

Yorgancıoğlu kısa adı KTKD olan Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi tarafından, KKTC İstanbul Başkonsolosluğu himayelerinde Barış Harekatı’nın 50. yılı dolayısıyla diplomatik davetli olarak resepsiyona katıldı. Etkinliğin anlam ve önemine kısa bir motto ile “KKTC, YAŞASIN AKDENİZ’İN KÖPÜĞÜNDEKİ GÜZEL! GÜZELİMİZ ”ifadelerini kullandı.Bu ifadelerin içinde Mitolojide geçen güzelliğin timsali olan Afrodit’in Kıbrıs’ta köpüklerden dünyaya gelişi olduğu kadar aynı zamanda Enerji sahası Afrodit’e de atıfı olduğunu gülümseyerek anlattı. “Hangi açıdan bakılırsa bakılsın Akdeniz bizim güzelimiz, bakın burada şarkı çalıyor. Biz çocukluğumuzda da bu şarkıyı Yasemin Kumral’dan dinlerdik,  Irkımın Akdenizde bir sevinci var, Yurdumun Mersinden öte bir devamı var diyor şarkıda. Akdeniz bizim kıymetlimiz. Manevi olduğu kadar ekonomik ve askeri ,milli güvenlik açılardan da kıymetlimiz bu coğrafya. Yorgancıoğlu Enerji Konularında ve Doğu Akdeniz’deki meseleleri üzerine de saptamalarda bulundu.

ÇİĞDEM YORGANCIOĞLU ENERJİ ÖZELİNDE DEĞERLENDİRMELER

Bölgedeki Enerji ve Hidrokarbon Kaynaklı Jeopolitik Gerilim Kimden Kaynaklı Açmazı

Etkinlik diplomatik davetlisi Yorgancıoğlu sözlerine şöyle devam etti; Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de doğalgaz arama faaliyetleri her daim Kıbrıs gerginliği artırdı şeklinde yayınlar yapar dış basın. Avrupa Birliği konu özelinde Ankara ile temaslarını azaltmaya yönelik hareketlerde bulunur. Bu klasik bir senaryodur yıllarca değişmemiştir. Zira AB hikayeyi farklı ve taraflı  şekilde köpürterek Uluslararası alanda tanınan Kıbrıs Rum hükümeti ve tanınmayan bir KKTC zeminine çekerek, Türkiye’yi bölünmüş adanın açıklarında sondaj yaparak Kıbrıs’ın deniz ekonomik bölgesini ihlal eden taraf gibi göstermektedir. Bölgenin küresel enerji piyasasının ilgi odağı olmasının sebebi 2010’larda başlayan keşifler. Yıllarca kıta sahanlığındaki sularda veya Kıbrıslı Türklerin hak sahibi olduğu alanlarda faaliyet gösterdiği üzerine konuşuyoruz. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) Denizdeki statülerin belirlenmesi konusunda nerede yeralmakta tarzı  konuşmaları ve polemikleri duyuyoruz.  Sonrasında keşif amaçlı açık deniz sondajı süreci  başlamıştı. Bu arada Kuzey Kıbrıs’ta karada petrol ve gaz sondajı başlayınca da yine gerginliği artıran taraf olarak bizim tarafı yani Türkleri işaret ettiler. Daha o zaman Exxon Mobil, İtalya’nın ENI ve Fransa’nın Total şirketleri de değil, şimdilik bunlar konuşuluyordu. Bir müddet sonra daha pandemi yıllarına gelmemişti, Akdeniz’de manevra yapan Türk donanması, Kıbrıs açıklarında gaz aramak üzere yola çıkan İtalya’nın ENI şirketinin kiraladığı Saipem 12000 gemisini durdurunca bu sefer de diplomatik bir çıkmazın sorumlusu olarak yine bizleri ilan ettiler. Tabi batıyı bir başka deyişle AB yi de yanlarına alacak söylemlerle. Sonra bir ara Saipem 12000‘e karşı güç kullanmakla tehdit etmekle suçlamaları mevzu gündeme geldi. Türkiye’nin sondaj gemisi Fatih’i Kıbrıs’ın batısındaki bir bölgeye göndermesine bir vaveyla daha kopardılar. Bu arada Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa Birliği’nin Türkiye ile açık deniz sondaj faaliyetleri özelinde yaşanan anlaşmazlıkta Kıbrıs’ın arkasında durduğunu duyurdu. Aradan kısa zaman geçti petrol ve gaz arama hakkı kapışması toprak ihlali oldu, kıyılara yakın yerde demirlemiş olan Fatih ve yardımcı gemilerin mürettebatı için tutuklama emri çıkarıldı.

Yine 2019 senesi yazında ikinci Türk sondaj gemisi Yavuz’un Kıbrıs’ın kuzeydoğusundaki Karpaz yarımadasında. Türkiye Petrolleri (TPAO) ikinci bir Türk sondaj gemisi olan Yavuz’un Kıbrıs’ın kuzeydoğusundaki Karpaz yarımadasında faaliyet göstermesi mevzuunda haksız gösterilen taraf olarak Türkiye işaret edildi. Avrupa Birliği, Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında petrol ve gaz arama planının ciddi kaygı kaynağı olduğunu ve Akdeniz adası etrafındaki gerginliğin kabul edilemez bir şekilde tırmandırdığı kaydediyordu. AB dışişleri bakanları, Türkçeye Kapsamlı Hava Taşımacılığı Anlaşması olarak tercüme edilebilecek Comprehensive Air Transport Agreement müzakerelerini askıya aldı. Hatta  Association Council yani Ortaklık Konseyi’ni ve AB-Türkiye üst düzey diyaloglarının sonraki toplantılarını bir müddet yapmama konusunda aralarında anlaştılar. Bir yandan ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Akdeniz’de enerji kaynaklarını keşfetmede kurallar var ve Türkiye “yasadışı” ve “kabul edilemez” sondaj faaliyetlerinde bulunması kabul edilmez şeklinde açıklamalar yapıyordu.

Daha yakın zamana Pandemi dönemi sonra hatta deprem sonrasına bakınca ise 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası Ankara-Atina ilişkileri az da olsa yumuşadı. Araya Yunanistan tarafında ve GKRY’da erken seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi genel seçimler girdi derken bölgedeki jeopolitik tansiyonu yükselten Yunanistan ve GKRY ‘nin 2023 te arama ve sondaj faaliyeti kaynaklı rahatsız edici vukuatı olmayınca gerilim azalmaya doğru bir eğilim göstermişti. Bu arada Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi, Doğu Akdeniz’de denklem ve dengeleri nasıl etkiler konusu da ayrı bir gündem oldu hep.

Bu arada şunu söyleyeyim anlaşma zemini oluştuğunda masadan kalkan bizler olmuyoruz. Haklı ve adil çözümler bakımından oyunu bozan masayı deviren, işi yokuşa süren taraf Türkler değil. 2017 senesini hatırlayın. Crans Montana görüşmeleriyle, Kıbrıslı Türklerin ve Rumların BM parametreleri çerçevesinde bir federasyon çatısı altında bir araya getirilmesi noktasında görüşmeler Rumların son anda masadan kalkmasıyla neticesiz kalmıştı. Öncesinde Kıbrıs’ta çözüm anlamında en yakın teğet geçilen dönem 2004’te Annan Planı’nın referanduma sunulması ile Türklerin yüzde 65 oranında “Evet” oyuna karşın Rumları plana yüzde 75 oranıyla “Hayır” dediğini hatırlayalım. Ada’da yeni bir ortak devlet federasyon da kurulamamıştı. Çözümlerin önünü tıkayan biz değiliz .

Rum tarafının Türk tarafı ile siyasi eşitlik düzleminde olmadığı açıktı ve adil bir güç paylaşımına yanaşmıyorlar. Bu işin bir boyutu. Öte yandan enerji özelinde, hidrokarbon yataklarındaki haklar dahil Kıbrıs servetinin ortak kullanılmasına dair de bir uzlaşmaya hiç yanaşma niyetleri olmadı Rum taraf(lar)ının. Ama hep olmayacak diye bir şey yok her zaman umudumuz var. Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü bu olursa pek çok konu hallolur. Bakış açıları değişmeli. bu olduğu takdirde, ne Ege de ne Akdeniz’de gerek balıkçılık, gerek göçmenler, gerekse de enerji kaynakları özelinde havada ve denizlerde yetki alanı krizleri de yaşanmaz.

Dış basını sürekli olarak çapraz okumalarla, farklı güvenilir kaynaklardan takip ediyorum. Türkiye’nin Kıbrıs Harekatı’nın üzerinden geçen 50 yılın ardından bugüne gelindiğinde. Kıbrıs meselesinin çözümünde gerçekleştirilen girişimler neticesiz vaziyette. Herşeye ragmen bugünlerde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Türkiye – Yunanistan yakınlaşmasından yararlanmak için  Kuzey ve Güney Kıbrıs liderlerini Eylül’de görüşmeye çağırma hazırlıklarında. Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti, BM parametreleri kapsamında yeni bir çözüm sürecine göz kırparken, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs ise eşit egemenlik ve eşit uluslararası statü dışında bir formüle haklı olarak sıcak bakmadığını belirtiyor. Türk tarafı olarak her iki ülkede de diyalog ve diplomasiye her zaman açığız yine de

Dileğimiz Elbette Barıştan ve Haklı Bölüşümlerden Yana

Yorgancıoğlu açıklamalarına şöyle devam etti. Doğu Akdeniz günümüzde tam bir güç mücadele alanı. Kıbrıs Enerji jeopolitiği bakımından da hayli değerlidir. Bakın sıcak gündem de askeri üs kurma mevzu var. Bölgede her hamlenin ekonomik siyasi ve güvenlik açısından sonuçları vardır. Esasında her olay ve olgu birbirine bağlı ama bu enerji hususu başka bir günün konusu olsun. Böyle güzel bir günde, hele de Feshane Art BUGÜN KIBRIS İLE TAÇLANMIŞ iken Doğu Akdeniz’deki gerginliği ya da enerji kaynakları meselesini kısa ayaküstü sohbetlerimizde ufuk açıcı hale getiremeyiz. Fakat yeni bir makale yolda.

Artistanbul Feshane’de yer alan resepsiyona, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve eşi Sibel Tatar İstanbul Kıbrıs Başkonsolosu Fatma Demirel, İstanbul Vali Yardımcısı Cengiz Karabulut, Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Ali Sivri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Eski ve ilk Kazak Başkonsolosu Yerzhan Uaiis, Ahi Bektaş Türk Dünyası Türkistan Başkanı Anara Baizhanova rütbeli subaylar askerler, gaziler, şehit aileleri, medya ve pek çok sayıda davetli yer aldı ve katılım gösterdi.

Etkileşimli katılımlar esnasında çeşitli açıklamalarında 1983 Senesinde ilk Kıbrıs seyahat ve ziyaretimde aile pasaportuna kayıtlı idim Girne Acapulco Dome Otel Dorana otel maceralarımız sonrası hep bir süreklilik haline geldi sözlerine yer veren Çiğdem Yorgancıoğlu geçtiğimiz yıllar ada’ya gelerek Kıbrıs Tarihi ada Tarihi ve Barış Harekatının tarihine ilişkin Girne’de Kıbrıs Tarihi Milli Arşiv Müzesindeki tarih bilimsel ve belgesel araştırmalar yaptı ve 26 Temmuz 2010 tarihinde ilk bölümünü  yayınladı.

Çiğdem Yorgancıoğlu İstanbul Başkonsolosluğu tarafından 2023 senesi Kasım ayında tertiplenen Conrad Bosphorus Otel’in ev sahipliğinde Balo Salonu’nda gerçekleştirilen Yavru Vatan Kıbrıs’ın 40. Kuruluş Yıl Dönümü Kutlaması – Cumhuriyet resepsiyonu’na da her sene olduğu gibi katılmış Kıbrıs Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu ile Anchor’u olduğu Chi ci Talks kısa söyleşi programını gerçekleştirmişti. Yorgancıoğlu daha sonra da enerji konulu makalelerini sunmuştu. ve Enerji Gazetesi ve Academia da söz konusu makalelere ve değerlendirmelere ulaşılabilir.

Çiğdem Yorgancıoğlu ve Anara Baizhanova Maltepe Belediyesi ev sahipliğinde, İstanbul Harman Kültür-Festival Organizasyon Gençlik ve Spor Kulübü tarafından organize edilen Maltepe etkinliğinde de bir araya gelmişlerdi. Sözkonusu etkinlik XXIV İSTANBUL HARMANFOLK KÜLTÜR FESTİVALİ kapsaminda bu yil ilki yapılan ULUSLARARASI MALTEPE FOLKLOR FESTİVALİ’  isimli bu uluslararası katılımlı folklor şöleninde, festivalin açılış dansı Çiğdem Yorgancıoğlu MIM CHI 360 sahne teatral dans  gösteri danslarıyla başlamıştı.

Etkinlikte Konuşulan Sıcak Gündem Öne Çıkan Konular İçin Bir Derleme

Feshane’deki Kıbrıs etkinliği sırasında Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, resepsiyonda yaptığı konuşmada, 50 yıl önce 20 Temmuz tarihinde Kıbrıs Türk halkının etnik temizlik ve soykırımdan geçmesinin arifesinde, Türkiye’nin garantörlük hakkını kullanarak Harekat gerçekleştirdi dedi. Tatar, “Mücahitlerimiz destan yazdı. Bu destan sayesinde bugün Kıbrıs’ta barış, huzur ve güvenlik var.”şeklinde konuştu. Tatar, güzel ada Kıbrıs’ta gelecek nesillerin de huzur ve güvenlik içinde yaşayabilmesi için egemen eşitlik temelinde bir anlaşmanın vazgeçilmez olduğunun altını çizdi. Bunun yanında, adada askerin caydırıcı gücünün yaşamsal bir öneme sahip olduğunu söyleyen Tatar, bugün Gazze’de yaşananlara dikkat çekti. Tatar,uluslararası toplumun günümüzde Gazze’de sessiz kaldığı gibi 1974 öncesi Kıbrıslı Türklerin yaşadıklarına da sessiz kaldığını hatırlattı. KKTC’nin kalkınması için Türkiye’nin elinden geleni yaptığına ve yapacağına inandığını söyledi. Tatar, “Çünkü biz aynı milletin ayrılmaz ve kopmaz bir parçasıyız. Kıbrıs Türk halkı yalnız kalacak değildir. Bu Türkiye’nin de bir namusudur.” şeklinde konuştu. KKTC’nin Türk dünyasındaki statüsünün artmakta olduğunun görüldüğünü kaydeden Tatar, “Milletimize yakışır bir şekilde orada varlığımızı sürdürmek bizlere yakışandır. Bunu başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu hepimizin bir görevidir.”dedi. Tatar, KKTC’nin bugünlere gelmesinde bir merkez olan İstanbul’un rolünün de çok büyük olduğunu kaydederek, İstanbul ve KKTC arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel bağların her gün güçlendiğini, daha da güçlenmesi gerektiğini vurguladı. Katılımcılara ve resepsiyona destek verenlere yürekten teşekkür eden Tatar, şehitleri rahmetle andı, hayatta olan gazilere sağlık ve esenlik diledi.

İstanbul Vali Yardımcısı Cengiz Karabulut, Kıbrıs Barış Harekatı’nın ve 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 50. yılını en içten dilekleriyle kutladığını, sürece önderlik eden tüm devlet adamlarını, şehitleri rahmetle andığını kaydetti. Karabulut, Kıbrıs’taki soydaşlarına uygulanan zulmü ortadan kaldırmak amacıyla düzenlenen Harekat’ın üzerinden tam 50 yıl geçtiğini hatırlatarak, “Kahraman ordumuz 20 Temmuz 1974’teki müdahalesiyle bölgesel ve küresel planları bugün de olduğu gibi elinin tersiyle ortadan kaldırdı.” dedi. “20 Temmuz’un her türlü acıya ve zorbalığa direnen Kıbrıs Türkü’nün kurtuluş tarihi, varoluş mücadelesinin şanlı günü olduğunu kaydeden Karabulut, KKTC’nin Anadolu’nun güvenliğinin başladığı nokta ve Doğu Akdeniz’in anahtarı olduğunu belirtti. Türkiye’nin Kıbrıs’ta ve Doğu Akdeniz’de barış ve istikrarın teminatı olmaya devam edeceğini söyleyen Karabulut, “Kardeşliğimiz sonsuza kadar devam edecektir.” şeklinde konuştu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Artistanbul Feshane’deki resepsiyona ev sahipliği yapmaktan ve bir arada olmaktan duyduğu memnuniyetini belirtti. Türkiye’nin Kıbrıs Türkleri ile bağları nedeniyle dününe, bugününe ve geleceğine büyük önem verdiğini ifade eden İmamoğlu, “Kıbrıs meselesi bugün Türkiye’nin dış politika anlamında en önemli maddelerinden biridir. Kutuplaşmalara malzeme edilmeyecek kadar hayatidir, önemlidir. Hepimizin ortak davasıdır.” diyerek haklı davada omuz omuza mücadeleye devam edilmesi gerektiğini söyleyerek, dünyada yaşanan olaylara atıfla; böyle bir dönemde birlik ve beraberliğin daha da önem kazandığını belirtti.Her zaman önceliklerinin barış olduğunu ancak Kıbrıs’ta olduğu gibi zulüm ve tehdit karşısında kararlı olacağını söyleyen İmamoğlu, Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesinde büyük rolü olan Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş’ı andı, şehitlere rahmet diledi. Eğitim hayatının bir kısmını KKTC’de geçirdiğini ve KKTC’nin kendisi için özel bir yere sahip olduğunu söyleyen İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı iken yaptırdığı Kıbrıs ve Rauf Denktaş anıtını hatırlattı. İmamoğlu, “Türk Ocağı takımının kalecisi ve bir hayranı olduğumu buradan belirtmek isterim.” dedi.

KKTC’deki yerel yönetimlerle olan çalışmaları hakkında da konuşan İmamoğlu, ileriki dönemde de katkı ve yardımlaşma konularında görüşmelere devam edeceklerini kaydetti.

İmamoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti her zaman kardeş KKTC’nin yanındadır, öyle olacaktır.” ifadelerini kullandı.

KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel de, Kıbrıs halkının özgürlüğe, Kıbrıs adasının barış ve özgürlüğe kavuştuğu gün olan 20 Temmuz’un 50. yıldönümünü kutlamak için bir araya geldiklerini kaydederek, resepsiyonda emeği geçen herkese teşekkür etti.

Başkonsolos Demirel, bugünlere gelmenin kolay olmadığını vurguladı. Konuşmasında, Osmanlı devletinin adadan ayrılması ile Kıbrıslı Türklerin yaşadığı olaylara değindi. Demirel, 1963 senesinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dağılmasının ardından Kıbrıslı Türklerin, çok acılar çekmelerine, sevdiklerini kaybetmelerine, işlerinden ve evlerinden olmalarına rağmen direnmekten asla vazgeçmeden tarihe geçen bir varoluş mücadelesi sergilediğini belirti. 20 Temmuz’da Mehmetçiğin adaya gelmesiyle Kıbrıslı Türklerin etnik temizliğinin durdurulduğunu, Türklerin güvenle yaşayacağı bir ortam yaratıldığını belirten Demirel, şehitleri andı, gazilere şükran duygularını sundu. Ömrünü halk mücadelesi için adayan liderlerden bayrağı devraldıklarını söyleyen Başkonsolos Demirel, aynı kararlılık ve cesaretle yürüyeceklerini vurguladı.

Fatma Demirel ve Çiğdem Yorgancıoğlu daha önce de geçtiğimiz  2023 senesi Kasim ayında Conrad Hotel’de daha önce KKTC  Bağımsızlık gününde 40. Yıl kutlamasında bir araya gelmişlerdi.

KTKD İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge Eray 1974 yılına kadar Kıbrıs Türk halkının çektiği acılara dikkat çekerek, 20 Temmuz 1974 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan yıldırım harekatla soykırımın engellendiğini ve Kıbrıs Türklerinin özgürlüğe kavuştuğunu belirtti. Anavatan Türkiye’ye sonsuz şükran duyduklarını belirterek, o bayrağın indirilmeyeceğini, Kuzey Kıbrıs’ın Güney’e yama olmayacağını , KKTC sonsuza kadar yaşayacağını da sözlerine ekledi.

Gecenin ilerleyen saatlerinde, gezgin sanatçı aynı zamanda tutkunu olduğu iki önemli hobisinde aynı camiada bulunduğu Kıbrıs’ta harekata katılan gazi arkadaşı Nihat Güngör ile de Tango dansı pozu ile güne bir enstantane hatıra bıraktılar.

H. Çiğdem Yorgancıoğlu – Energy Contracts Expert / Forensic Person / ‘Enerji Gazetesi’ Senior Author – http://www.cigdemyorgancioglu.org/

açık deniz sondaj faaliyetleriArtistanbul FeshaneÇiğdem YORGANCIOĞLUdoğalgaz arama faaliyetleriDoğu AkdenizEkrem İMAMOĞLUfeshanehidrokarbon yataklarıİstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)Kıbrıs CumhuriyetiKıbrıs etkinliğiKıbrıs TürkleriKKTCKuzey Kıbrıspetrol ve gaz aramapetrol ve gaz sondajısondajsondaj faaliyetleri
Yorumlar (0)
Yorum Ekle