Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) 2 ayda bir düzenlediği İklim Kafe Konuşmaları’nın Şubat ayı buluşmasına, Boğaziçi Üniversitesi’nden Begüm Özkaynak, konuşmacı olarak katıldı. “Türkiye’nin Enerji Politikalarını Sosyal Bilimler Işığında Okumak” başlıklı toplantıda toplum-çevre ilişkilerinde sosyal bilim temelli araştırmaların önemine değinildi.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) 2 ayda bir gerçekleştirdiği İklim Değişikliği alanında çalışan araştırmacı ve akademisyenlerin, bu alandaki çalışmalarını masaya
İklim değişikliğiyle ilgili çeşitli konuları, politikadan atmosfer bilimlerine, ekonomiden psikolojiye kadar disiplinler arası bir ortamda tartışmak üzere bir araya gelinen İklim Kafe Konuşmalarının 10’uncusunda Boğaziçi Üniversitesi’nden Begüm Özkaynak, “Türkiye’nin Enerji Politikalarını Sosyal Bilimler Işığında Okumak” başlıklı bir sunum yaptı.
Sunum beraberinde yaptığı konuşmada Begüm Özkaynak, şu konulara değindi:
– Enerji – Sosyal Bilimler İlişkisi
– Enerji politikalarımıza kim/nasıl karar veriyor?
– Enerji sistemlerinin siyasi güç üretme kapasitesi
– Türkiye bağlamı
Özkaynak, toplum-çevre ilişkilerinde sosyal bilim temelli araştırmaların önemine değinerek, “1970’lerden, 80’lerden miras çevreye teknokrat ve yönetimci yaklaşımlara eleştirel bir yanıt arayarak; kıtlık, güvenlik, verimlilik ve risk gibi kavramlar ve popüler söylemlerle hegemonik gücün nasıl üretildiğini ve sürdürüldüğünü anlamamıza faydalı oluyor. Farklı kesimlerle araştırma yaparak; alternatif veri ve kavramlar üreterek baskın bilgi biçimlerini huzursuz etmemize ve sorunsallaştırmamıza da yarıyor. Sorunların kökenleri hakkında alternatif açıklamaların; bu sorunların ele alınış biçiminin bir eleştirisini ve alternatif çözümlerin tanımlanması sağlıyor” dedi.
Enerji konusu siyasi güç dengesini değiştiriyor
Enerji sistemlerinin siyasi güç üretme kapasitesinin önemine de değinen Özkaynak, “Uluslararası güç ilişkileri – jeo-politika, sosyo-politik düzlem – sosyo-teknik düşler/özlemler,
siyaset ve teknolojinin ortaklığı – tekno-politika, ekonomik – politik eşitsizliklerin yeniden üretilmesi ile farklı koalisyonların oluşumu ve kolektif bilinç üretimi konusunda enerji politikalarının etkisi yadsınamaz” dedi.
Buluşmada, Türkiye bağlamında şu konulara yer verildi:
– 1973 petrol krizi sonrası yaşanan enerji kıtlığının algılara etkisi
– 1980 sonrası – Özal hükümetinin serbest piyasaya geçiş çabalarında enerji politikalarının merkeziyeti– baraj, termik santral, nükleer santral yatırımlarına ilişkin sorunlar ve tartışmalar
– 1990’larda enerji darboğazı söylemi; kalkınma, büyüme, milli güvenlik kaygılarının hız kazanması
– GAP mega-projesine jeopolitik ilişkiler ve kalkınma bağlamında atfedilen rol; GAP’ın güneydoğuyu şekillendirme çabaları
– 2001 sonrası –neo-liberalizmin derinleşmesi
– 1970’lerden süregelen nükleer santral tartışmaları;
– 1990’larda GAP
– 2010 sonrası -yenilebilir (?) enerji politikaları – HES’ler, rüzgar santralleri, jeotermal
– 2020’ler – enerji kullanımı ve karbon emisyonlarına dair teknoloji ve mühendislik dar kapsamına indirgenen politikalar
– Akıllı sayaçlar, kişisel karbon hesapları ve bunların akran baskısı, karşılaştırma, iletişim için kullanımı
– Neoliberal enerji projelerin yaygınlaşması ve özelleştirmeler ile:
– Enerji üretim kararların sosyo-ekolojik kaygılardan tümüyle ayrılması
– Elektrik üretimi ve tüketiminde coğrafi eşitsizlikler
– Arazi kullanım anlaşmazlıkları
– Hukukun üstünlüğünün erozyonu
– Yerel direnişlerin şiddetli baskılanması; insan hakları ihlalleri; yasada yararın gözden geçirilmesine getirilen kısıtlar
Toplantının kapanış konuşmasını yapan IPM İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, 4 Mart 2020’de yapılacak Kafe Buluşması’nda Hakan Gür’ü ağırlayacaklarını açıkladı.