Henkel, 2021’de sürdürülebilirlik stratejisini iş faaliyetlerinde daha güçlü bir şekilde devam ettirdi. Faaliyetlerinden kaynaklanan karbondioksit salımınını azalttı (özellikle yeşil elektriğe geçiş yaparak) ve ham maddelerin sürdürülebilir kullanımı ve sürdürülebilir finansın da aralarında bulunduğu birçok alanda ilerleme sağladı.
2021’in sonuna kadar Henkel, üretimlerinden kaynaklanan karbondioksit ayak izini yarı oranda azaltmayı başardı. Henkel 2021 sonu itibariyle 21 ülkede, üretimde kullandığı elektriğin % 100’ünü yenilenebilir hale dönüştürdü. Henkel bugün hâlihazırda % 68 oranında
Henkel CEO’su Carsten Knobel, “Sürdürülebilirlik şirketimizin DNA’sında var ve iş yapış şeklimizin önemli bir unsuru. Stratejik önceliklerimiz arasında yer alan inovasyon ve dijitalleşme ile birlikte, sürdürülebilirlik de ‘Amaca Yönelik Büyüme’ gündemimizin merkezinde yer alıyor. Sürdürülebilirlik, aynı zamanda temel değerlerimizden biri ve kurumsal yaklaşımımızda da nihai amaç olarak yerini almış durumda: ‘Pioneers at heart for the good of generations’ (Gelecek Nesiller İçin İyiliğe Öncülük Ediyoruz) ilkemizle hareket ediyoruz. Daha da iddialı hedeflerle belirlediğimiz sürdürülebilirlik stratejimiz ile dönüşümümüze hız kazandırırken, portföyümüzü ve süreçlerimizi de sürdürülebilirlik doğrultusunda daha güçlü bir şekilde geliştireceğiz.” şeklinde konuştu.
Hedef, 2025’te tüm ambalajların % 100 geri dönüştürülebilir olması.
Henkel, üretimlerinden kaynaklanan karbon ayak izini 2025’e kadar yüzde 65 oranında azaltmayı hedefliyor (baz alınan 2010 yılına kıyasla). Şirket bunu başarmak için enerji verimliliğini artırmaya odaklanıyor ve kullandığı elektriğin yüzde 100’ünü, 2030 yılına kadar sadece yenilenebilir kaynaklardan sağlar hale gelmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda Henkel, değer zinciri boyunca çeşitli ortakların yanı sıra, Plastic Bank ve Ellen MacArthur Vakfı tarafından yürütülen Yeni Plastik Ekonomisi (New Plastics Economy) gibi uluslararası girişimlerle beraber çalışıyor. Öne çıkan 2025 hedeflerinden biri, Henkel ambalajlarının yüzde 100 oranında geri dönüştürülebilir ya da yeniden kullanılabilir hale getirilmesi. Bu hedef, 2021 sonu itibariyle hâlihazırda yaklaşık yüzde 86 oranında gerçekleşmiş durumda. Henkel aynı zamanda, tüketici ürünlerinin tüm plastik ambalajlarında kullanılan geri dönüştürülmüş malzeme oranını 2025’e kadar dünya genelinde % 30 seviyesinin üzerine çıkarmak için istikrarlı bir şekilde çalışıyor. 2021 sonu itibariyle bu oran yaklaşık yüzde 18’e çıkmış bulunuyor.
Henkel aynı zamanda, palm ve palm çekirdeği yağında yüzde 100 sorumlu kaynak kullanımı yolculuğunda önemli bir ilerleme kaydetti. Şirket 2021’de, bu alandaki tüm sertifikalı ham madde ihtiyaçlarının – ve türev ürünlerinin – % 93’ünü Sürdürülebilir Palm Yağı Sertifikasyonu (Roundtable on Sustainable Palm Oil) kütle dengesi modeline uygun olarak karşıladı.
Hedefler, “2030+ Sürdürülebilirlik Hedefi Çerçevesi” kapsamında daha ileri taşınıyor.
Henkel’in “2030+ Sürdürülebilirlik Hedefi Çerçevesi” üç boyuttan oluşuyor:
– Yenileyici Gezegen: İşleri, ürünleri ve ham maddeleri, bilimin ve inovasyonların desteğiyle dönüştürerek, döngüsel ve net-sıfır karbonlu bir geleceğe olanak sağlamak.
– Gelişen Topluluklar: İşlerin ve markaların kolektif gücünü kullanarak eşitlik, eğitim ve refahı desteklemek yoluyla insanların daha iyi bir yaşam sürmesine katkı sağlamak.
– Güvenilir Ortak: Performansı ve sistem değişikliklerini; değer temelli bir kültür, bilimle temellendirme ve teknoloji tutkusu ile bütünsel bir şekilde daha ileri taşımak.
Önemli yeni hedeflerden bazıları:
– 2030’a kadar operasyonların iklim-pozitif olması ve “Bilim Temelli Hedefler” girişimi ile uyumlu şekilde, ‘Kapsam 3’ salınımları (kaynaktan rafa) için net sıfır bir yol belirlenmesi.
– Döngüselliğin, 2030’a kadar suyun ve üretim atıklarının döngüsel kullanımının artırılması yoluyla güçlendirilmesi.
– 2025’e kadar tüm yönetim seviyelerinde cinsiyet eşitliğinin sağlanması.
– Toplumsal eğitim programlarının ve gönüllülüğün kapsamının genişletilmesi.
2021’de başlatılan “Smart Work” programının daha çok geliştirilmesi ve kapsamının genişletilmesi yoluyla, şirket ve çalışanları için çalışma hayatının geleceğinin şekillendirilmesi.