Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) hazırladığı yeni bir rapor, küresel ısınmayı 2 santigrat derece sınırında tutmanın maliyetinin, yenilenebilir enerjilerdeki artışı gölgeleyen kömür kullanımındaki artış sebebiyle son iki yılda 8 trilyon dolar arttığına işaret ediyor. Üst düzey bir IEA yetkilisi, yaptığı açıklamalarda ‘kritik altı’, bir gün karbondioksit emisyonlarının jeolojik yapılar içinde saklanmasını sağlayacak geriye dönük karbon yakalama ve depolama teknolojisi (CCS) için potansiyeli bulunmayan kömür santrallerin kurulmasına son verilmesi gerektiğinni söyledi.
2014 Enerji Teknolojisi Beklentileri (ETP) araştırması, gezegenin aşırı ısınmasının önüne geçmek için temiz enerjiye 2050′ye kadar 44 trilyon dolar yatırım yapılması gerektiği sonucuna varıyor. Bir önceki ETP analizinde bu miktar 36 tr
IEA enerji teknolojileri birimi bölümü başkanı Jean-François Gagné, ‘Gerektiği kadar hızlı ilerleme kaydedilemiyor. Şu anda düşük karbonlu, güvenli ve ekonomik bir enerji sistemi oluşturmamızı engelleyecek, en azından çok daha zor hale getirecek kararlar alıyoruz’ dedi.
Bu kararların başında, 2010′dan bu yana kömür kullanımında yaşanan devasa, tüm fosil dışı yakıtların toplam kullanımındakinden daha büyük artış geliyor. Buna göre yeni kurulan kömür enerjisi kapasitesinin yüzde 60 kadarı, ticari olarak ulaşılabilir kömür teknolojileri arasında en az verimli kuşak olan ‘kritik altı’ sınıfında.
Rapora göre, kömür ve karbondioksit fiyatlarının düşük seyretmeye devam etmesi halinde hafifletilmemiş kömür santralleri kârlılıklarını koruyacak kadar esnek olmayı sürdürecek.
Gagné, ‘Geçtiğimiz on yıl boyunca yaptığımız gibi kömür santralleri geliştirmeye bir son vermemiz gerekiyor. Yenilenebilir enerjilerden elde ettiğimiz faydalar kömür kullanımındaki artışla gölgeleniyor kurulan santrallerin çoğunun elektrik fiyatlarındaki belirsizliklere bağlı olarak en yüksek standartlarda olmaması daha da endişe verici’ dedi.
Gagné, ‘Kömürün enerjide payı olması gerekiyorsa, uzun vadede CCS’in geriye dönük uygulanmasını kolaylaştırmak için elektrik santrallerinin en yüksek standartlarda olması gerekiyor’ dedi.
Henüz yasalarını AB’nin CCS Direktifi’ne uyumlu hale getirmeyen Polonya, şu anda dev ikiz Opole kömür santralleri sebebiyle, CCS’e ne kadar hazır olduğu konusunda çevrecilerle anlaşmazlık yaşıyor.
IEA uzmanları, CCS’in 2030 civarında AB’nin enerji sisteminde ‘gerçek bir rol’ oynamaya başlayacağını tahmin ediyor, ancak bu da ancak teknolojiye şimdiden yatırım yapılması halinde mümkün olacak.
IEA’in, Gagné gözetiminde hazırlanan yeni araştırmasına göre yüzyılın ortasına kadar ihtiyaç duyulan 44 trilyon dolarlık temiz enerji yatırımları dünya GSYİH’sının küçük bir bölümüne denk düşüyor ve dolaylı olarak getireceği 115 trilyon dolarlık yakıt tasarrufu da bu yatırım miktarını telafi edecek.
Özellikle temiz enerjiye geçişi küresel ısınmaya rağmen gerçekleştirmenin maliyeti yüksek, artış eğilimli ve öngörülemeyen değişikliklere maruz olacak.
Araştırmada, ‘Enerji sistemimizi dönüştürmek, bekledikçe daha pahalı hale geliyor’ deniliyor.
İki derece penceresi
Yeni raporda küresel ısınmanın 2 derece, 4 derece ve 6 derece olduğu üç senaryo ortaya konuluyor ve dünyadaki enerji sisteminin bunların her birinden nasıl etkileneceğine bakılıyor.
Dünyanın en saygın enerji ekonomistlerinin görev yaptığı kurumun analizinin altında, 2 derecelik küresel ısınma penceresinin, gelecekteki sistemlere kilitlenmiş fosil yakıt yatırımları sebebiyle 2016′da kapanacağı tahmini yatıyor.
Gagné yine de bunun, gelecekte iklimin tehlikeli ölçüde dengesiz seyretmesinin kaçınılmaz olduğu anlamına gelmediğine işaret ediyor ve ‘Bu yalnızca fırsat penceresinin mevcut altyapı bağlamında kapandığı, tartışmaların mevcut altyapının erken emekliliğe ayrılması ve bunun maliyetleri üzerine yoğunlaşması gerektiği anlamına geliyor’ dedi.
IEA, iklim değişikliğinin 2 derece ile sınırlanması için dünyada karbon fiyatlarının 2030′da ton başına 90 Euro düzeyinde seyretmesi, 2050′de ise 150 Euro’ya çıkması gerektiğini varsayıyor.
IEA şu anda karbon ücretlendirme sistemlerinin yatırımcıları inandırmak için gerekli güç, istikrar ve güvenilirliğe sahip olmadığını, bunun da karbon konusundaki vurdumduymazlık riskinin hiçe sayılmasına yol açtığını söyledi.
Elektrik ve petrol
Ancak kurum, enerji talebindeki payını son kırk yılda neredeyse ikiye katlayan elektrik kullanımının da artmasını bekliyor.
Gagné, ‘Önümüzdeki yüzyılın ilk yarısında elektrik, ekonomik büyümenin enerji kaynağı ve herkes için sürdürülebilir erişim açısından belirleyici rol oynayacak. Elektriğin sistemdeki payının tüm senaryolar dahilinde artacağı açıklamamız doğrudur’ dedi ve bunun karbonsuzlaştırma olmasa da söz konusu olacağını da ekledi.
Ancak karbonsuzlaştırmaya yönelik girişimler, örneğin AB ülkelerinin Birlikten ayrılması veya kıtada enerji alanındaki entegrasyonun da gevşek hale gelmesi gibi bölgesel politikalardaki bölünmüşlük engeline takılabilir.
Gagné, ‘Kazanımların önünde gördüğümüz çok önemli bir engel küresel bir karbon anlaşması bulunmaması. Böylece yaklaşımımızda daha fazla bölünmüşlük ve daha az entegrasyon oluyor, birlikte çözüm oluşturmak da daha zor hale geliyor’ dedi.
Kaynak: euractiv