Zorlu Enerji, jeotermal enerji alanındaki uzmanlığını 15-16 Haziran tarihleri arasında İTÜ Maden Fakültesi İhsan Ketin Konferans Salonu’nda gerçekleşen 27. İTÜ Petrol ve Doğal Gaz Semineri ve Sergisi’nde geleceğin mühendisleriyle paylaştı.
Etkinliğin ikinci gününde gerçekleşen Jeotermal Rezervuar Yönetimi Paneli’nde konuşan Zorlu Ener
Jeotermal enerji santrallerinin baz santral olarak çalışabildiğini belirten Kındap, “Baz enerji üretim kaynağı olarak kullanabiliyor olması jeotermal enerjiyi, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından ayırıyor. Jeotermalde 1500 MW’lık bir kurulu güç, rüzgarda 4500 MW, güneş enerjisinde ise 8-9 bin MW kurulu güce eşdeğer” açıklamasında bulundu.
“Özel sektör – üniversite iş birlikleri çok önemli”
Jeotermal enerji yatırımlarının uzun soluklu yatırımlar olduğunu vurgulayan Kındap, sürdürülebilir bir büyüme için özel sektör ile üniversite iş birliklerinin önemli olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu: “Sektörde en büyük sorun rezervuar yönetiminde yaşanıyor. Bu alanda yönetimin doğru yapılamaması sürdürülebilirliği ve doğal olarak da verimliliği olumsuz etkiliyor. Bilimselliği sağlayabilmek biz Zorlu Enerji olarak üniversite iş birliklerine büyük önem veriyor, bu alanda öncü bir rol üstleniyoruz. İşlettiğimiz tüm sahalarda bir üniversite ile iş birliği içindeyiz. Önümüzdeki dönem için planladığımız yatırımlarımızda da bu iş birliklerine devam edeceğiz.”
Türkiye’deki toplam kurulu gücünün yüzde 73’ünü yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayan Zorlu Enerji, jeotermal enerji alanındaki tüm yatırımlarını sorumlu yatırımcı vizyonuyla hayata geçiriyor. Hali hazırda 3 jeotermal enerji santralinin yatırımcısı olan Zorlu Enerji, 165 MW kurulu güce sahip olacak Kızıldere III santralini de yılsonuna kadar devreye alarak toplam kurulu gücünü 300 MW üzerine taşımayı hedefliyor.
Panel sonunda İTÜ Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği Bölüm Başkanı Gürşat Altun tarafından Kındap’a katkılarından dolayı teşekkür plaketi verildi.