Develer, develeri bilirsiniz değil mi? Balkonda otururken bir çan sesi duyuldu. Herkes bu sese kulak verdi ve kısa bir mutabakat sonucunda bunun deve çanı olduğuna karar verildi. Geçiyordu sokaktan aheste aheste, devenin sahibi ona arada bir bağırıyordu. Belli ki sünnete gidiyordu bu deve.
Bir çan sesi iki çan sesi ve benim hatıralarımda bir parlama. Dedemler kullanmıştı bu develeri Doğu Türkistan’dan Çin zulmü altından dayanamayıp gelirken. Belki de dedemim kullandığı devenin torunu idi bu deve belki iki torun bakışıyorduk şuan. Öyle olmasa bile düşüncesi güzel. Dedemi andım sonra bizim dilimizde ata deriz dedeye. Okuma yazma bilmez bir adam ile karısı bir bilgi çınarı yetiştirmişler babam olur. O da ileride iyi yerlere gelmek isteyen ve size bu yazıları yazan bir çocuk yetiştiriyor.
Ne garip atam varoluşçuluktan anlamazken ben onunla ilgili kitaplar okuyorum. Atam Sartre’ının adını bilmezken ben onun felsefesini ezbere biliyorum. Yani diyorum ki kuşaktan kuşağa gelişiyoruz, bizim yaptıklarımız bize başarı oluyor. Çocuğumuza ve hatta torunumuza bir hiç gibi gelecek.
İnsan kendini geliştiriyor önemli olan doğru çıngırağın sesini duymak…
Muhammet Alperen ERTAŞ – Kişisel Gelişim / Ar-Ge ve İnceleme Editörü – alperenertasss@gmail.com