McKinsey danışmanlık kurumunun yaptığı teknik araştırmalardaki Enerji Dönüşüm göstergelerine ve ilgili ölçütlere göre Almanya’nın bir çok hedefe ulaşabilmesi pek olası gözükmemektedir.
Rüzgar ve güneşten elektrik üretiminde son yıllarda büyük ilerleme gösteren Almanya‘da gerek havaya salınan CO2 miktarı, gerekse birincil (primer) enerji tüketimi azalacağı yerde arttı, öngörülen elektrik tüketimi ise çok az düşüş gösterdi. İlk aşamada, 2020 yılında, havaya salınacak CO2 miktarının
Rüzgar ve güneş enerjilerinin sürekli olmaması, endüstri için gereken büyük ölçüde depolanamaması, AB çapında bunlara uygun projeler yapılarak yeni elektrik ağları kurulamaması (mali yükün ilgili ülkelerce üstlenilmesindeki güçlük) nedenleriyle YE enerjilerle endüstrinin ayakta durabilmesi olası değil. AB çapında yeni elektrik ağları öyle projelendirilmelidir ki örneğin Finlandiya’nin belirli bir yöresinde o gün güneş ya da rüzgar varsa, bundan üretilen elektrik, bunların o gün olmadığı Almanya’da devreye girebilmeli ya da tersi olmalı. YE’ler ancak böyle projelendirilir ve elektrik akımı yeni şebekede bilgisayar sistemleriyle en uygun şekilde yönlendirilebilirse YE’lerin verimi artacak ve AB ölçeğinde bunlardan daha çok yararlanabilinecektir. Belki ileride AB elektrik ağına Türkiye de katılabilir umarız.
Almanya’da 2023 sonrası nükleer santralların yanı sıra kömürlü santrallar da kapatılırsa, özellikle endüstrinin enerji gereksinimi karşılanamaz, ekonomi zayıflar, işsizlik artar ve halkın yaşam düzeyi bozulursa, neredeyse hiç CO2 salmayan nükleer enerjiye tekrar dönüş de gündeme gelebilir.
Haberin Devamı İçin TIKLAYINIZ>>>
Yüksel Atakan, Dr., Fizik Y.Müh. ybatakan3@gmail.com, Almanya