Enerji sektörünün dünyadaki en önemli buluşma noktalarından biri olarak gösterilen Reuters Global Transition Summit, 07-08 Haziran 2023 tarihlerinde ABD’nin New York kentinde düzenlendi. Kamu, özel sektör, sivil toplum ve akademi dünyasından, 750’den fazla ismin katıldığı organizasyonda, enerji sektörünün karşı karşıya kaldığı küresel problemlerin yanı sıra ‘net sıfır’ yolculuğuna ilişkin çözüm önerileri masaya yatırıldı.
Dünyanın önde gelen enerji şirketlerinden yöneticilerin konuşmacı olarak yer aldığı toplantılarda, Türk iş dünyasını temsil eden tek isim Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Kıvanç Zaimler oldu. Etkinlikte ana konuşmacılar arasında yer alan Kıvanç Zaimler, “Gelişmekte Olan Ekonomilerde Geçişe Öncülük Etmek” başlıklı oturumda, enerji sektöründeki mevcut duruma ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, Sabancı Topluluğu’nun enerji ve iklim teknolojileri alanındaki
“MEVCUT TEKNOLOJİLER, ÜÇ KRİTERİN AYNI ANDA SAĞLANMASI İÇİN YETERSİZ”
Bugün dünya enerji sektörünün ‘imkansız üçlü’ olarak adlandırılan bir sorunsalın içerisinde yer aldığını ifade eden Kıvanç Zaimler, “Bu üçlünün birinci unsuru enerji arzı. Bugün insanlığın yaşamını devam ettirebilmesi için güvenli bir enerji arzına ihtiyacı var. İkinci olarak, ülkelerin enerji üretimlerini ekonomik olarak karşılayabilmesi gerekiyor. Ve son olarak, enerji üretiminin sürdürülebilir olması ve 2050 yılına kadar sıfır karbon hedefine ulaşılması, insanlığın geleceği için hayati öneme sahip. Dünya Enerji Konseyi’nin de sürekli altını çizdiği üzere, bugün var olan teknolojilerle bu üç kriterin üçünün de aynı anda karşılanması imkansız. Bunun için enerji alanında yıkıcı inovasyonlara ihtiyacımız var. Bunların keşfedilmesi, ticarileştirilmesi, günlük hayatta kullanılır hale getirilmesi sektörün en büyük önceliklerinden bir tanesi” dedi.
“SEKTÖRÜN TÜM PAYDAŞLARI, ORTAK BİR ‘ENERJİ GEÇİŞİ VİZYONU’NDA BULUŞMALI”
Bugün dünyada paydaşlar arası iş birliğinin her zamankinden daha önemli bir hal aldığını ifade eden Kıvanç Zaimler, “İstediğimiz yıkıcı inovasyonlara ulaşsak bile, bunları gelişmiş ülkelerin ötesine taşıyamazsak, insanlık için kalıcı bir çözümden bahsetmemiz de mümkün olamaz. ‘Hepimizin aynı gemide olduğu’ bilinciyle, yeşil enerjiye geçişi gelişmekte olan ekonomilere de taşımak zorundayız. Uluslararası Enerji Ajansı’nın baz senaryosuna göre, dünyanın 2050 net sıfır hedeflerine ulaşabilmesi için 2030 yılına kadar yıllık uluslararası temiz enerji yatırımlarının 3 kat artışla 4 trilyon dolara ulaşması gerekiyor. Ve bunların büyük bölümünün de gelişmekte olan ekonomilerde yapılması gereken yatırımlar. Bunun için de kamunun, özel sektörün, akademi dünyasının ve finans kuruluşlarının ortak bir ‘enerji geçişi vizyonu’nda buluşması şart” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’DE YEŞİL ENERJİ SEFERBERLİĞİNİN ÖNCÜSÜ KONUMUNDAYIZ”
Bugün Türkiye’nin, dünyanın en önemli enerji koridorlarının merkezinde yer aldığını; nüfusu, üretimi ve büyüme potansiyeliyle, Avrupa’nın en büyük enerji pazarı olduğunu ifade eden Kıvanç Zaimler şunları söyledi: “Böylesine önemli bir pazarda, özel sektörün en büyük oyuncusu olmaktan mutluluk duyuyoruz. Sabancı Holding – E.ON ortaklığında yatırımlarına devam eden Enerjisa Üretim ve Enerjisa Enerji şirketlerimiz, hem üretim hem de dağıtım alanındaki yetkinlikleriyle, Türkiye’nin yeşil enerji seferberliğinin de öncüsü konumunda. Üretim tarafında, 4GW’a yaklaşan kurulu gücümüz, yenilenebilir enerjide başlattığımız büyüme hamlesiyle birlikte 2026 yılına kadar 5GW’a ulaşacak. Bu yatırımlarla birlikte, yenilenebilir enerjinin portföyümüz içerisindeki payı da yüzde 57’ye ulaşacak. Tüm bunların yanında, geçtiğimiz yıl içerisinde, Türkiye’de özel sektör tarafından gerçekleştirilen ilk yeşil hidrojen üretimine imza attık ve bu alandaki çalışmalara öncülük ediyoruz. Dağıtım iş kolumuzda ise, 10 milyondan fazla müşteriye ulaşarak, 25 milyona yakın kullanıcıya hizmet sağlıyoruz. Bir yandan şebeke yatırımlarımıza devam ederken bir yandan da dağıtık üretim, dekarbonizasyon ve verimliliğe odaklanarak müşterilerimize çevre dostu enerji çözümleri sunuyoruz. Ayrıca, bugün Türkiye’deki en büyük elektrikli şarj istasyonu ağının sahibiyiz.”
“GELECEĞİN YIKICI TEKNOLOJİLERİNİN MÜŞTERİSİ DEĞİL, GELİŞTİRİCİSİ OLACAĞIZ”
Türkiye’deki bu tecrübelerini yurt dışına da taşımak adına geçtiğimiz yıl önemli bir adım attıklarını da sözlerine ekleyen Kıvanç Zaimler şöyle devam etti: “Sabancı İklim Teknolojileri şirketimizle, ABD’de yenilenebilir enerji portföyü oluşturmak için çalışmalara başladık. Texas’ta inşaat çalışmaları devam eden 272 MW’lik güneş enerjisi santralımızın yanı sıra gerçekleştireceğimiz yeni yatırımlarla ABD’deki yeşil enerji portföyümüzün büyüklüğünü 1GW’a ulaştırmayı hedefliyoruz. Diğer yandan, ‘geleceğin yıkıcı teknolojilerinin müşterisi değil, geliştiricisi olmak’ amacıyla, ABD merkezli çeşitli girişim sermayesi fonlarına ve start-up’lara stratejik yatırımlar yapıyoruz. Bu kapsamda, yıl içinde ABD’li Safar Partners ile stratejik ortaklığımız neticesinde füzyon teknolojisi üzerine çalışan Commonwealth Fusion Systems ile derin jeotermal odaklı Quaise Energy start-up’larına doğrudan yatırım gerçekleştirdik. Bu çerçevede yatırımlarımıza devam ederken, enerjide geleceğin dünyasını şekillendirecek teknolojilerin merkezinde yer alacağız. Topluluk Vaadimizde de altını çizdiğimiz üzere, en büyük hedefimiz dünya ile Türkiye arasında bir köprü görevi görmek. Yurt dışında edindiğimiz tecrübeyi ve bilgi birikimini, Türk enerji sektörünün ve ekonomisinin gelişimi için seferber etmek; gelişmekte olan ve gelişmiş pazarlar arasındaki boşluğu doldurarak, bölgemizde enerji ve iklim geçişine öncülük etmek.”
SABANCI TOPLULUĞU, ‘ENERJİ GEÇİŞİNİN SESİ BİLDİRGESİ’NİN TEK TÜRK İMZACISI
Öte yandan, organizasyon kapsamında bir araya gelen dünyanın önde gelen enerji şirketleri, “Enerji Geçişinin Sesi” adı altında ortak bir vizyon açıklamasında bulundu. Türkiye’den sadece Sabancı Topluluğu’nun imzacı olarak yer aldığı bildiriyle, söz konusu enerji geçişinin 6 kritere sahip olması gerektiği vurgulandı. “Kapsayıcı ve adil”, “cinsiyet bilinçli”, “çevresel sorumluluğa sahip”, “yılmazlık merkezli, “Aksiyonu önceliklendiren” ve “iş birlikçi” olarak belirlenen bu kriterlerle, Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne katkıda bulunulması amaçlanıyor.