Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 14 Temmuz 2014
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Bakanlık’taki Türkiye Madenciler Derneği yöneticilerini kabulünün ardından, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bakan Yıldız, “Barzani’nin 3 bakanıyla Türkiye’ye girişiyle Halk Bankası’nda biriken petrol parasından Kuzey Irak kısımına düşen miktarının tahsilatının gerçekleştiği söyleniyor. Bunu teyit edebilir misiniz? Merkezi yönetimin tahsilatı ne zaman gerçekleşecek?” şeklindeki soruyu yanıtladı.
“3 bakanın parayla alakalı tahsilat için geldiği yönünde bir haber duyuyorum. Bunun doğru olmadığını söylemem lazım. Geçici olan hesapların, kalıcı hesaplar haline gelmesi ve yetkililerle bu hesapların açılması için geliyorlar. Bunun sürdürülebilir bir iş olması için gayret ediyoruz” dedi ve şöyle devam etti:
“Irak’taki istikrarın bozulmasıyla beraber petrolün sahibinin el değiştirdiği bir ortamdayız. Yalnızca Kuzey Irak petrolüyle alakalı değil, aynı zamanda Bağdat petrolleriyle alakalı da konuşuyoruz. Kuzey Irak’ın hakkının o bedel içinden alınmasıyla ilgili gündemimiz yok. Tabii ki bunlar ileride olacak. Hem Bağdat’ın hem de Erbil’in haklarıyla alakalı çalışma içinde bulunduğumuzu söylemem lazım.”
“İsrail’e Jet Yakıtı Satmadık”
İlk tankerin parasının henüz gelmediğini ifade eden Yıldız, şöyle devam etti:
“Bunların satışlarından, ihale edilmesinden Kuzey Irak sorumlu. Petrolün sahibi Irak. Bunu ihale eden ve satan, sevkiyatını yapan Irak. O yüzden, bu satışın sorumlusu Irak’tır. İsrail’e mi, başka bir yere mi satıyor, biz o kısmına girmiyoruz. Ama kendilerine sordum, İsrail’e satmadıklarını söylediler.
Bizim Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak İsrail’e herhangi bir satışımız söz konusu değildir. Biz kamu olarak da böyle bir satış gerçekleştirmiş değiliz. Hele hele Gazze’deki ve Filistin üzerindeki İsrai’lin yaptıklarının bu soruyu daha önemli hale getirdiğini biliyorum. Ne geçen ay, ne de ondan önceki ay biz İsrail’e herhangi bir jet yakıtı satmadık. Bu konudaki hassasiyetimizin, (bunu) soranlardan daha az olmadığının bilinmesini isterim.”
Kuzey Irak Petrolünün Paylaşımı
Kuzey Irak petrolünün paylaşımı konusunda da bilgi veren Yıldız, şunları kaydetti:
“Birleşmiş Milletler kararlarının bağlayıcı olduğu ülkelerden biriyiz. Kuveyt’teki savaş tazminatlarıyla alakalı, yüzde 5′lik payın buradan ayrıldığını söylemem gerekiyor. Bu bizim için zorunluluktur. Geriye kalan kısmın, Iraklı kardeşlerimizin kendi verdiği karar doğrultusunda, yüzde 83′ünün Bağdat’a, yüzde 17′sinin de Kuzey Irak’a aktarılması gerektiğini söylemiştik. Bu Irak’ın kendisinin belirlediği bir hak paylaşımıdır. Bu oranın ne olacağına biz değil, Irak halkı karar verdi. Gerek IŞİD’in yaptıkları, gerekse istikrarın bozulmasıyla alakalı bir ortamda prensiplerimizin değişmeyeceğini söylemem lazım.”
Yıldız, “Havrami’nin akaryakıt sorununu aşmak için yeni rafineri kuracağı yönündeki açıklamaları var. Türkiye ile bu konuda işbirliği olacak mı?” sorusu üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Beyci rafinesinin IŞİD’in eline geçmesiyle ham petrolü olan ama üretemeyen, üretirse de rafine edemeyen bir Kuzey Irak karşımıza çıktı. Dolayısıyla ham petrolle ilgili farklı sıkıntılar var. Türkiye bu manada her zaman olduğu gibi elinden gelen gayreti gösterecektir. Buradaki önemli nokta ürün tedariği ama Habur sınır kapısında lojistik ve trafiğinin rahat işleyebiliyor olduğunu görmemiz lazım. Hem Musul’a verilecek elektriğin tedariğiyle alakalı, hem de petrol ürünleriyle alakalı Türkiye yaklaşık artı 4 bin tonluk günlük ihtiyacını karşılayacak durumdadır. Hazırlıklarımızı buna göre yaptık. Bugün görüşülecek konulardan birisi de enerji sektöründeki konular olacaktır.”
Yaşam Odaları
Bir gazetecinin “Torba tasarının komisyondaki görüşmelerinde CHP’nin yaşam odaları ile ilgili önergesi reddedilmişti. Yönetmelikle torba tasarı yasalaşmadan sağlanacağı söylendi. Böyle bir çalışma var mıdır? Yönetmelik her madende yaşam odasını zorunlu hale getirecek mi?” sorusu üzerine Yıldız, şunları kaydetti:
“Bu son derece bilimsel bir konu. Dünyadaki uygulamalarına ilişkin Rusya, Almanya, Kanada, ABD gibi ülkelerdeki en son yapılan çalışmaları incelemek üzere bir heyet kurduk. Kömür ile metalik madenlerin uygulamaları farklı. Özellikle Avustralya bu işin en önemli merkezlerinden birisi ve Çalışma Bakanlığımızın yapacağı yönetmelik ile bunların düzenlemesi söz konusu ama Plan ve Bütçe Komisyonu’nda alınan kararda bunun yönetmeliğe bırakılması yönünde tavsiyede bulunuldu.
Her maden bunun için uygun olmayabilir. Özetle kömürde bunun yerine belli aralıklarla maske değişimi istasyonları… Yaşam odalarının yangın içinde kalan kısmının daha farklı riskler oluşturduğu gözlemlenmiş. Bir işi doğru yapmamız lazım. Sırf kamuoyundaki algıdan dolayı, bir görüş üzerine yoğunlaşmamak gerekiyor. Bilimsel olarak dünyadaki uygulamaları nedir ona bakıyoruz. Şu anda en seri olan ve tehlikeden en hızlı kaçış noktalarını oluşturabilecek, madenin dışına kendini atabilecek maske değişimi istasyonlarının bulunması. Oradan yeni, taze maskelerin alınması dünyada daha fazla uygulanan bir sistem olarak görülüyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile alakalı hangi sistemin uygulanması daha uygunsa, onlar yapılacak. Bu manada iyi olan bir şeyi reddetmiş gibi, piyasada bir algı görüyorum. Bunun doğru olmadığını söylememiz lazım. Kamu ve özel sektör olarak çalışmalarımız devam ediyor. Kısa sürede bunu tamamlayacağız.”
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ>>>
Kaynak: Enerji Enstitüsü