Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 28 Şubat 2013
Dünyada biyodizele hızlı bir yönelişle birlikte uçaklarda yakıt ham maddesi olarak kullanımı konusunda yapılan testlerde başarılı sonuçların alındığı ketencik bitkisinin, ülkemizde de kolaylıkla üretilebileceği belirtildi.
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Önder, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin bitkisel yemeklik yağ üretiminde kendi ihtiyacını karşılayabilecek durumda olmadığını, son yıllarda biyodizel elde etme amacıyla ihtiyaç duyulan bitkisel yağ talebinin de bu ihtiyacı artırdığını söyledi.
Türkiye’de yağ bitkileri olarak ayçiçeği, kanola, soya, aspir, susam, yerfıstığı ve haşhaş üretiminin yapıldığını ifade eden Önder, “Bu bitkilerden elde edilen toplam yağ, ihtiyacımızın yaklaşık 3′te birini karşılamaktadır. Türkiye’de henüz üretimi yapılmayan ketencik bitkisi ülkemizin yağ açığını azaltmada kullanabileceğimiz bitkilerden biri olabilir” dedi.
Ketencik bitkisinin, içerdiği yüksek miktardaki Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleri nedeniyle insan sağlığı için de önemli olduğuna dikkati çeken Önder, bu bitkinin biyodizel elde edilmesinde de kullanılabildiğini belirtti.
Jet yakıtı üretimi
Önder, yaptığı literatür taramasına göre ketencik yağından jet yakıtı üretilmesi alanında dünyada önemli çalışmalar gerçekleştirildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Japon hava yolları ve ABD hava kuvvetlerinin (USAF) uçak yakıtı olarak kerozin (jet yakıtı) kullanımını önemli oranda düşürmek ve petrol bağımlılığını stratejik seviyede azaltmak amacıyla ketencik üzerinde çalışmalar yaptığı biliniyor.
2011 yılında USAF’a ait bir F-22, yakıt deposunda yüzde 50 kerozin ve yüzde 50 ketencik bitkisinden elde edilen yakıt karışımıyla başarılı bir uçuş gerçekleştirdi. USAF bu sayede hem kerozin ihtiyacını yüzde 50 oranında düşürmüş ve dışarıya bağımlılık oranını azaltmış olacak, hem de yakıt kazanımı açısından daha çevreci ve ucuz bir çözüm olan ketencik yakıtını F-22′lerden başlayarak kullanacaktır.” Ketencik bitkisinin sadece ABD’de ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde sınırlı miktarda üretildiğini anlatan Önder, Türkiye’de ise henüz bu bitkinin üretiminin yapılmadığını dile getirdi.