Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ - Tarih : 14 Mayıs 2024
Fransa Savunma Bakanlığı Savunma ve İklim Gözlemevi eş direktörü Bilim İnsanı François Gemenne, Fransız Konsolosluğu’nda Çiğdem Yorgancıoğlu Chi Ci Talks’da…
Institut français Turkey, 2025 yılında Fransa’nın Nice kentinde düzenlenecek Birleşmiş Milletler Okyanus Zirvesi ve 2026 yılında “Akdeniz Mevsimi” öncesinde denize biyoçeşitlilik konusunda farkındalık yaratmak amacıyla “Akdeniz, Baskı Altında Bir Deniz” başlığı altında bir dizi konferans, çalıştay ve sergi etkinliği düzenliyor. Etkinlik dizisi, kıyı bölgesi yönetişimini, iklim zorluklarını ve biyolojik çeşitlilik kaybının ve ekolojik çöküşün sosyal sonuçlarını multidisipliner bir bakış açısıyla ele almayı amaçlamakta. Bu kapsamda Prof. François Gemenne, Selcan Serdaroğlu Polatay moderasyonu ile Fransız Konsolosluğunda bir söyleşi gerçekleştirdi.
Sürdürülebilirlik sorununun göç boyutlarını açıklamak ve bunlarla ilgilenmek için sosyal bilimin barışçıl ve hakkaniyetli bir yolla küresel kapasitesini geliştirilmesi adına yapılan her nevi çalışma ve inisiyatifin dünya genelinde savunucusu ve beş kıtada farklı coğrafyalarda bizzat katılımcısı olarak hareket eden Enerji Sözleşmeleri Uzmanı Adli Bilirkişi dünya gezgini ekonomist, araştırmacı Çiğdem Yorgancıoğlu bu söyleşinin aynı zamanda davetli konuğu idi. Yorgancıoğlu, dünyaca ünlü bir bilim insanı olan Fransa Savunma Bakanlığı Savunma ve İklim Gözlemevi eş direktörü akademisyen Çevre jeopolitiği ve göç dinamikleri uzmanı Dr. François Gemenne Fransız Konsolosluğu etkinliği sunumu ardından dar kapsamlı Chi Ci Talks short söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşiden kesit olan yayının youtube linki bu yazının sonunda yer almaktadır. İklim krizinin uluslarüstü bir mesele olduğunun altını çizerek göç dinamiklerini de dahil ederek sürdürülebilirliğe yönelik dönüşümlere ilişkin bilgiyi genişletmek için teori ve sıkı ampirik araştırmalarının önemine de dikkat çeken Siyaset bilimci ve IPCC üyesi François Gemenne, küresel ısınmayla mücadelenin neden tüm siyasi partiler için bir öncelik olmadığını, aynı zamanda aşırı iklim olaylarına rağmen fosil yakıt kullanımının neden hala geçerli olduğuna dair açıklamalarda bulundu. AB ve Yeşil partilerin stratejilerini içeride ve dışarıda nasıl değiştirebileceklerini anlattı.
Bu makale yazısı Prof. Dr. Gemenne’nin genel anlamda iklim, göç, kalkınma ve bilimsel bakış açısı anlamında fikriyatını ve Çiğdem Yorgancıoğlu’nun izlenim, değerlendirme ve Chi Ci Talks ‘da bilim insanıyla yaptığı kısa sohbeti konu etmektedir. Makalenin kapsamı bu olmakla birlikte Chi Ci Talks’da Gemenne’ye yönelen soru Doğu Akdeniz’deki Hidrokarbon kaynaklarına ilişkin politikalara yönelik olmuştur.
Öncelikli olarak bilinmelidir ki Gemnenne sadece bir bilim insanı değil aynı zamanda bir siyasetçi ya da siyasi bakış açısı güçlü bir akademisyen bir bilim insanıdır. Bunu kendisinin doktora tezi ve araştırmalarına dair açıklamalarında da bulmak mümkündür. Gemenne’in kendi ifadesi de dikkate alındığında; doktora araştırması çoğunlukla tanımlayıcı nitelikte. Araştırmada çevresel göçle ilgili politika boşluklarını belirlemek amaçlanmış. AXA tarafından finanse edilen doktora sonrası araştırma, bu çalışmanın doğrudan devamı olmuş. Hem uluslararası hem de bölgesel düzeyde bu boşlukları doldurabilecek çözümler aranmış. Doktora sonrası araştırma ileriye dönük bir yönelim içermiş. Ayrıca bu araştırma geliştirilebilecek olası normatif çerçeveleri ve bunların nasıl uygulanabileceğini incelemiş. Bu nedenle, doktora araştırmasından çok daha fazla politika odaklı olmuş. Bu çalışma iklim değişikliği nedeniyle yerlerinden edilenlerin korunmasıyla ilgili olarak doğrudan pratik açıdan alakalı olmayı amaçlamış.
Kısaca, iklim değişikliğinin bilimsel temeli iyice oluşturulmuş olmasına rağmen, iklim değişikliğinin insan üzerindeki etkileri ve özellikle de göç şekillerini nasıl etkileyebileceği konusunda daha az araştırma yapılmış olması motive etmiş Gemenne’yi. kendisinin bu konudaki öngörüsü ve çalışması şöyle yönlenmiş;
Çoğu durumda, iklim değişikliğinin neden olduğu göç, etkilenen nüfuslar için bir risk azaltma stratejisinden ziyade “uyum sağlamada başarısızlık” olarak algılanıyor. Asya Kalkınma Bankası ve Oxford Üniversitesi Mülteci Çalışmaları Merkezi ile birlikte çalıştığı esnada Prof.Dr. François Gemenne, mevcut çevre ve göç politikalarının iklim değişikliğinin neden olduğu göç akışlarını yeterince ele alamadığını ve dolayısıyla göç eden nüfusları koruyamadığını göstermiş. Prof.Dr. Gemenne ilk olarak bir felaketten sonra göç kalıplarının nasıl etkilendiğini ve aynı zamanda çölleşme veya deniz seviyesinin yükselmesi gibi yavaş başlayan değişim durumlarını da incelemiş.
Avrupa’nın Karbon Denizinde Karbondan Arınmış Bir Ada Haline Gelmesinin Hiçbir Anlamı Yok. Avrupa’nın Önceliği, Enerji Geçişlerine Yönelik Yatırımları Teşvik Etmek Ve Küresel Olarak Düşük Karbonlu Teknolojilere Erişimi Artırmak Olmalı
Avrupa iklim diplomasisine bakılınca Avrupa, iklim değişikliği meselesinde rol model olacağını ve dünyanın diğer ülkelerinin de onu takip edeceğini düşünüyor. Ancak bu, bilhassa da Avrupa modelinin olumlu görülmediği mevcut jeopolitik bağlamda işe yaramıyor. Pek çok ülke – örneğin bazı Afrika hükümetlerini düşününce, yenilenebilir enerjileri Avrupa’nın Küresel Güney ülkeleri üzerindeki hakimiyetini sürdürmesinin bir yolu olarak görüyor. Çoğu zaman Avrupa ve diğer sanayileşmiş ülkeler üzerlerine düşeni yapmaları gerektiğini ve paylarının temsil ettikleri sera gazı emisyonları oranıyla sınırlı olduğunu düşünüyor. Bu yaklaşım asla işe yaramayacak. 2030 yılına gelindiğinde Avrupa, emisyonlarının sadece bir miktarı hedeflerin altına düşecek. Avrupa’nın karbon denizinde karbondan arınmış bir ada haline gelmesinin hiçbir anlamı yok. Ama Avrupa şayet dikkat etmezse olacak olan budur.
Siyasi Önceliklerimizin Ve Kıtanın Ve Kurumlarının Yaptığı Seçimlerin Acilen Yeniden Değerlendirilmesini Gerektiriyor
İklim felaketlerinden korumanın yanı sıra karbonsuzlaştırmaya da aralıksız bir odaklanma gerekmekte. İklim bilimciler, çeşitli gelecek senaryolarını yüksek derecede tahmin gücüyle değerlendirebilirler. İklim acil durumunu kontrol altına alamazsak, yaşamlara ve geçim kaynaklarına yönelik çeşitli tehditler de söz konusu. Öte yandan insani ve kurumsal davranışları tahmin etmek çok daha zordur. İklim felaketleri bir asit testidir; Devletlerin ve elitlerin bunlara yanıt olarak yapacakları tercihleri henüz bilmiyoruz. Ancak bu seçimlerin nesiller boyu geleceği belirleyeceğini biliyoruz. İklim değişikliği sınır tanımıyor ancak mevcut eşitsizlikler kimin en çok etkileneceğini belirliyor. Sıcak hava dalgaları, Yunanistan’ın güneyinden Suriye’ye kadar yerlerinden edilen kamplarda, halihazırda zor durumda olan insanlara daha yüksek hastalık, ölüm, susuzluk ve açlık tehlikesi getirdi. Çevre ve iklim krizlerinin harap ettiği ülkelerden kaçışların her biri sosyolojik olarak ele alınmalı.
Küresel Isınma ve İklim Meselesi Sınır Kontrolünden Daha Önemsiz Bir Konu Değil
Dünyanın en güçlü ekonomileri, ihtiyacı olanlara yönelik iklim finansmanına kıyasla yeni sınır kontrollerine çoklarca kat daha fazla harcama yapıyor ve Avrupa Komisyonu göç için avro kaynak talep etmekte. Talep ettiği miktarın büyük bir kısmı sert sınır denetimlerinden kaynaklanmaktadır. Bu çeşit yaklaşımlar, yerinden edilmiş insanlar için insani krizin çözülmesinden ziyade yaratılmasına yardımcı oldu ve Avrupa sınırı artık dünyanın en ölümcül sınır bölgelerinden biri haline geldi Ancak insanların hareket etmesini büyük ölçüde engelleyemediler, yalnızca bu yolculukları daha tehlikeli hale getirdiler.Bu esnada, Avrupa’nın siyasi odağı sınır kontrolüne ilişkin bitmek bilmeyen tartışmalarla meşgul olduğundan, dikkatin esas önemli olandan uzaklaşma riski de mevcut. Kısaca Avrupa için en büyük tehdit göç değil iklimdir ve bir numaralı önceliğimiz olmalıdır. Birçok politika yapıcı bunu gerçekten takdir ediyor; ancak manşet konuşmalarının tonundan bunu söylemek zor.
Göç ve İklim İkilemi
Gelişmekte olan ülkelerin farklı bir kalkınma yolu izleyebilmeleri için bazı alternatifler de sunmak gerekiyor. Şu anda Küresel Güney’de düşük karbonlu enerjiye yapılan yatırımlar oldukça düşük seyrediyor. Avrupa, bu yatırımları büyütmek için dünyanın dört bir köşesindeki ülkelerle birlikte çalışmayı taahhüt etmelidir. Avrupa’nın bol parası, yatırımcıları, büyük bankaları ve teknolojisi mevcut, elinde kaldıraçlar var. Sorun Avrupa’nın kendisi için iklim teknolojileri geliştirmeye odaklanmış olmasıdır. Nükleer enerji ve yapay zeka da aynı. Avrupa enerji sistemlerini iyileştirmek yeterli değil. Bu teknolojilerin dünyanın her yerinde kullanılabilir hale getirilmesi çok önemli. Avrupa bu bağlamda, dış ve kalkınma politikasının ilk itici gücü olan göç kontrolünden ziyade iklim değişikliğinin hafifletilmesine öncülük etme konusunda güçlü bir konumdadır.
Paris Anlaşması
Esasen, COP’un (yıllık BM küresel iklim konferansı) ve Paris Antlaşmasının varlığı, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin, kolektif olarak ele alınması gereken küresel bir sorun olarak algıladıkları konu etrafında toplandıklarının kanıtıdır. Her ne kadar daha sonrasında yapılanlar yetersiz kalmış olsa bile, tüm ülkeler bir şeyler yapmayı kabul etti ve resmi bir taahhütte bulundu. Şu anda jeopolitikteki bölünmelerin iklim müzakerelerine nasıl yansıyacağı konusu muğlak. 2015 senesi Paris Anlaşması zamanında, küresel toplum bugün olduğundan çok daha az bölünmüş vaziyette idi. Günümüze gelindiğinde Paris Anlaşması’nın bugün tamamı ile başarıyla müzakere edilebilmesine dair şüpheliyim. Ülkeler arasındaki ittifakların yanı sıra şirketler ve sivil toplum kuruluşları da COPlerin ilerlemesinin en etkili yoludur. COPler yalnızca hükümetlerin vardığı fikir birliğine göre değil, aynı zamanda gelişmesini sağlayan diğer girişimlere göre de değerlendirilmelidir.
SONUÇ
François Gemenne’nin doktora tezi Sciences Po Paris’teki Uluslararası Çalışmalar ve Araştırma Merkezi’nde (CERI) ve Liege Üniversitesi’nin (Belçika) Etnik ve Göç Araştırmaları Merkezi’nde (CEDEM) ortaklaşa yürütülmüş. AXA Araştırma Fonu’nun doktora sonrası bursu sayesinde Sürdürülebilir Kalkınma ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde (IDDRI) araştırma görevlisi olarak görev yapabilir hale gelmiş. Aynı zamanda Sciences Po Paris’te iklim değişikliğinin uluslararası politikası ve göçün yönetimi konularında dersler vermekte. Araştırmasında, çevresel değişiklikler nedeniyle yerinden yurdundan edilen nüfusları yönetmeyi ve bazen de korumayı amaçlayan politika tepkilerini ele almış. Katrina Kasırgasının ardından New Orleans’ta, deniz seviyesinin yükselmesi tehdidi altındaki Tuvalu takımadalarında, Çin’de ve Orta Asya’da saha çalışmaları yapmış. Sözkonusu Araştırması iklim değişikliğinin küresel göç üzerindeki etkilerine ve bu etkileri giderebilecek normatif çerçevelere odaklanmış. Bu göç akışlarıyla baş edebilecek yeni politikaların ve araçların olası gelişimini incelemiş. Normatif çerçeveleri değerlendirirken bunları risk değerlendirmeleri ve uyum stratejileriyle entegre etmeyi amaçlamış. Söyleşide ve söylemlerindeki geçen sözlerindeki bahse konu olan saptamalarının derinlik ve değerinin bilinmesi açısından öncelikle bunlardan da bahsetmek gerek. Değerli Bilim İnsanlarının kıymeti harbiyesini bilmenin önemini önemseyen biri olarak söylüyorum bunu.
İklim eğilimleri ve bunların doğal kaynaklar ve Akdeniz’deki farklı ana faaliyet sektörleri üzerindeki potansiyel etkilerine dair güncel bilgilerin aktarıldığı bir söyleşi idi bu. Ekoloji ve çevre korunması alanlarında çalışan (üniversiteler, STK’lar, araştırma merkezleri, belediyeler ve ulusal park ve koruma alanları) bilim insanları ve STK temsilcilerinin katıldığı “Akdeniz Baskı Altında” temalı bu seri kapsamda bilim insanlarından Çevre ve göç jeopolitiği alanında uzman olan Prof. François Gemenne. göç, yeni nesil teknolojiler ve iklim konulu pek çok konuyu ele aldı. Bunlar içinde iklim hedefleri ve Avrupa’nın buradaki pozisyonlanması konusundaki açıklamaları oldukça çarpıcıydı.
Gelişmekte olan ülkelerin farklı bir kalkınma yolu izlemeleri hususunda çeşitli, alternatifler sunmak gerekmekte. Halihazırda Dünyanın kimi bölgelerinde düşük karbonlu enerjiye yapılan yatırımlar oldukça düşük ve yetersiz seyrediyor. Avrupa, bu yatırımları büyütmek konusunda için dünyanın dört bucağındaki ülkelerle birlikte kararlı şekilde çalışmayı ve bu konuda işbirliği anlayışı içinde olduğunu taahhüt etmelidir. Avrupa’nın gerek parası, yatırımcıları, büyük bankaları ve teknolojisi mevcut, elinde kaldıraçlar da var. Buna rağmen neden yavaş adımlarla ilerliyoruz sorusunun en önemli cevaplarından biri Avrupa’nın kendisi için iklim teknolojileri geliştirmeye odaklanmış hatta buna saplanmış olmasıdır. Nükleer enerji ve yapay zeka da durum çok farklı değildir. Tek başına sadece Avrupa enerji sistemlerini iyileştirmek yetmemektedir. Söz Konusu bu teknolojilerin dünyanın her yerinde kullanılabilir hale getirilmesi çok önemli. Avrupa bu bağlamda, dış ve kalkınma politikasının ilk itici gücü olan göç kontrolünden ziyade iklim değişikliğinin hafifletilmesine öncülük etme konusunda güçlü bir konumdadır.
Çiğdem Yorgancıoğlu bu noktada, Gemenne’nın konuşmalarına ve konuşmalarından aldığı esinlenmeye istinaden göç ve iklim ikilemine dair önerdiği olmazsa olmaz gerekliliklere dair, antropojenik bakış açılarını da içerisinde barındıran şu bulgulara varıyor. Gemeine, çevresel göçü ele alan politikaların güvenlik veya insani gündem yerine kalkınma gündemi çerçevesinde çerçevelenmesini önermekte. Bu nevi politikalar arasında göçmenlere yönelik sosyal hakların taşınabilirliği, bölgesel işbirliği ve geride kalan, genellikle en savunmasız durumdaki kişilere daha fazla ilgi gösterilmesi yer alıyor. Doğru politikalarla göç, çevresel stres durumlarında etkili bir uyum stratejisi olabilir. Paris Anlaşması üzerine de şunlar söylenebilir. COP’lar sadece hükümetlerin vardığı fikir birliğine göre değil, aynı zamanda gelişmesini sağlayan diğer girişimlere karşı da değerlendirilmedikçe dünyayı net-zero’ya yaklaştırma hedefinden uzak kalacaktır.
Prof. Dr. François Gemenne
6. IPCC raporunun (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Altıncı Değerlendirme Raporu) başyazarı. Ayrıca Sciences Po Paris ve Sorbonne dahil olmak üzere birçok üniversitede iklim politikası ve uluslararası göç konularında ders veriyor. Araştırmaları iklim ve göçün uluslararası yönetişimine odaklanan Gemenne, çevresel sorunlarla bağlantılı nüfus yer değişiklikleri, iklim değişikliğine uyum politikaları ve sığınma ve göç politikaları üzerinde çalışmıştır.
Çevre jeopolitiği ve göç dinamikleri uzmanı olan Prof. Dr. François Gemenne, Hugo Gözlemevi’nin Direktörü olduğu Liège Üniversitesi’nde FNRS kıdemli araştırma görevlisidir. Aynı zamanda Fransa Savunma Bakanlığı Savunma ve İklim Gözlemevi’nin eş direktörlüğünü yapmaktadır. Aralarında Sciences Po (Paris ve Grenoble) ve Bernheim Barış ve Vatandaşlık Kürsüsü’nün bulunduğu Özgür Brüksel Üniversitesi’nin de bulunduğu çeşitli üniversitelerde çevre ve göç politikaları üzerine dersler vermektedir.Araştırmaları çoğunlukla çevre ve göç yönetimiyle ilgilidir. IPCC nin baş yazarıdır ve bu konularda çok sayıda uluslararası araştırma projesinde yer almıştır. 2015 yılında Princeton Üniversitesi’nde araştırma yapmak üzere Fulbright bursunu kazandı. Daha önce Sciences Po’da (Dünya Siyaseti araştırma programının genel müdürü olarak), Versailles Üniversitesi’nde (UVSQ) ve IDDRI’de araştırma görevlisi olarak çalışmıştır. Aynı zamanda ‘Yerli Topraklar’ sergisinin bilimsel danışmanlığını da üstlendi. Paris’teki Fondation Cartier pour l’Art Contemporain’de “Çıkarmayı Durdurun”. Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Asya Kalkınma Bankası (ADB), Dünya Bankası, ACP Göç Gözlemevi ve İngiliz hükümeti (Öngörü) dahil olmak üzere birçok kuruluşa danışmanlık yaptı. 2010 yılında bilimin halka ulaştırılmasındaki başarısı nedeniyle ISDT-Wernaers Ödülü’ne layık görüldü.
Sciences Po Paris ve Liege Üniversitesi’nden (Belçika) siyaset bilimi alanında ortak doktora derecesine sahiptir. Ayrıca Louvain Üniversitesi’nden Kalkınma, Çevre ve Toplumlar alanında yüksek lisans derecesine ve London School of Economics- Siyaset Bilimi alanında Araştırma Yüksek Lisans derecesine sahiptir. 2008-2010 yılları arasında AXA Araştırma Fonu’ndan doktora sonrası burs almaya hak kazandı. Science ve Global Environmental Change dahil olmak üzere çeşitli dergilerde makaleleri yayınlanmış, birçok kitap yazmıştır ve aynı zamanda Presses de Sciences Po’da Sürdürülebilir Kalkınma serisinin direktörüdür.
Doç.Dr. Selcan Serdaroğlu Polatay
Söyleşiyi Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Selcan Serdaroğlu Polatay modere etti. Polatay’ın çalışmaları Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma ve biyolojik bütünlüğün büyük ölçekli kaybının yarattığı sorunlar ışığında hareket etme kapasitesine odaklanıyor ve hem ekoloji hem de insan sağlığına vurgu yapıyor. Marmara Üniversitesi Frankofon Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun olan ve Strasbourg Üniversitesi’nde ekonomi doktorası yapan Selcan Serdaroğlu Polatay, IDDRI’de (Sürdürülebilir Kalkınma ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü) biyoçeşitliliğin uluslararası yönetişimi üzerine misafir araştırmacı olarak çalışmıştır. Araştırma alanları arasında gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir kalkınmanın uygulanması, Latin Amerika siyaseti ve ekonomisi, uluslararası biyoçeşitlilik yönetişimi ve uluslararası ticarette işbirliği konuları yer almaktadır. Sürdürülebilir kalkınmanın yönetişimi, biyoteknoloji ve biyoçeşitliliğin uluslararası yönetişimi, ticaret savaşları ve çevre politikası konularında uluslararası ve ulusal hakemli dergi ve kitaplarda yayınları bulunmaktadır. Adım Sıfır Atık Derneği Yönetim Kurulu üyesidir.
Çiğdem Yorgancıoğlu
Enerji Konularındaki makaleleri akademik araştırmalara refere edilen ve hakemli dergilerde yayınlanan Enerji Sözleşmeleri Uzman ve Adli Bilirkişi Çiğdem Yorgancıoğlu Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme ve Ekonomi Mezunudur. Halen İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde 3. Üniversitesini okumakta olup Türkiye’de ve dünyada muteber pek çok şirkette yönetici ve uzman olarak farklı konularda (Dış Ticaret IT -Telekomünikasyon ,Enerji vb ) çalışmış çeşitli Üniversitelerde Türkiye’yi yurtdışında temsil ederek akademik makaleler sunmuş ve sunumlar yapmıştır. Karbon Ayakİzi Küçültme, Sürdürülebilirlik ve Temiz Enerji konularında CLC 360 ve MIM CHI 360 Eğitimleri vermektedir. Doğu Akdeniz’de Enerji, Mavi Vatan doktrini konularında politikalar üzerine araştırmalar yapmakta ve makaleler yayınlamaktadır. Denizcilik Sektörü Deniz Kirliliğini Önlemeye yönelik (MARPOL vb ) sözleşmelere dair eğitimleri ve geliştirdiği senaryoların da Denizcilik Sektörü Küresel risklerinin konuşulduğu ve Çiğdem Yorgancığlu’nun konuk olduğu radyo programından dinlenebilir. ( (https://radyo.stendustri.com.tr/h-cigdem-yorgancioglu-cetin-unsalan-ile-iste-bunu-konusalim/Çetin Ünsalan’ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Risk Uzmanı, Ekonomist ve Eğitmen H. Çiğdem Yorgancıoğlu konuk oldu. ) Enerji konulu panel ve fuarlarda moderatörlük de yapan Yorgancıoğlu UPA Uluslararası Politika Akademisi yazarı ve aynı zamanda Enerji Gazetesi kıdemli editör köşe yazarıdır.
CHI CI TALKS Yayın linki: https://youtu.be/xipKdWHeKGc