Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 16 Şubat 2019
Katı atık yönetimi çevre sorunlarının artması sonucunda gündeme gelen ve her geçen gün daha fazla önemsenen bir sistem haline gelmiştir. Bu yöntem katı atıkların çevreye ve insan sağlığına zarar vermemesi için toplanıp yeniden kullanıma sunulması, geri dönüşümü ve nihai olarak bertaraf edilmesinin kontrollü bir şekilde uygulanmasıdır.
Entegre katı atık yönetimi ise bir yerleşim merkezinde oluşan atığın toplanması, ayrıştırılması, geri dönüştürülmesi, geri kazanılması ve nihai olarak bertaraf edilmesi faaliyetlerinin tek bir kuruluş tarafından gerçekleştirilmesiyle sağlanmaktadır. Entegre katı atık yönetiminde, atık yönetiminin tüm unsurları bir bütün olarak değerlendirilerek hem çevresel hem de ekonomik açıdan sürdürebilirliğin sağlanması hedeflenir. Türkiye’de özellikle AB uyum yasaları nedeniyle katı atık yönetimi belediyeler için bir zorunluluk haline gelip katı atık yönetimini benimseyen belediyelerin sayısı artmaya başlamışken, dünyada katı atık yönetimi endüstrisinin değeri 410 milyar $ civarında olup bu konuda uzmanlaşmış pek çok ülke bulunmaktadır. Ülkemizde gelişmekte olan bu katı atık yönetimi platformundan önce atıklar genellikle kontrolsüz bir şekilde düzensiz depolama alanlarına dökülmekle beraber günümüzde hızla düzenli depolama alanları inşa edilmekte ve işletmeye alınmaktadır. Halen toplam 2000 küçük ölçekli ve 50 büyük ölçekli düzensiz depolama sahası bulunmaktadır. T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından atık yönetimi eylem planı çıktılarına göre 2023 yılı itibariyle öngörülen ülke genelinde yakma kapasitesi 410 bin ton/yıl ve düzenli depolama kapasitesi de 650 bin ton/yıl olarak saptanmıştır. Katı atık yönetiminin olmadığı mevkilerin çevre ve insan sağlığına zararları ise uygun şekilde depolanmamış çöpler; yer altı ve yüzeysel su kirliliğine, çevreye kötü kokuların yayılmasına, görüntü kirliliğine ve mikropların taşınmasına da neden olur.
Bununla birlikte ülkemizde yeni yeni gelişmekte olan bu platformun uygulama süreçlerinde elbet sorunlar yaşanmaktadır. Yapılan çalışmalarda atık depo alanlarının seçimi, uygulamanın başlatılmasıyla birlikte üzerinde durulması gereken çevreye zararlı konuların çözüme ulaştırılması gerekmektedir. Özellikle atık depolama alanlarının büyük çoğunluğunun orman alanları içerisinde ya da yakın bölgelerde olması doğal yapı üzerinde, bölgenin yaban hayvanları, havası, suyu ve toprağı için önemli dezavantajlar oluşturmaktadır. Üzerinde durulması gereken bu konuda üretilebilecek çözüm depolama alanları ile doğal alanlar arasında bir alan oluşturup, toprağa ve çevreye vereceği zararları engellemek adına bu alanın bitkilerle yeşillendirme çalışmalarının yapılmasıdır. Bununla birlikte boş alanlara kurulmuş depo alanlarına hâkim rüzgâr yönünde bir bitkisel bariyer oluşturulması yakın çevrede ki yaşam alanlarının kötü kokudan korunması açısından da gereklidir.
İlayda BALIK – Elektrik / Elektronik Mühendisi – ilayda.balik@enerjigazetesi.ist