Kategori : DOĞALGAZ ENERJİSİ, ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 15 Mart 2013
Kazancı Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Cemil Kazancı, Türkiye’nin geleceğinin Kuzey Irak’taki gaz ve TANAP projeleri olduğunu belirterek, her ikisinde de aktif rol almak için görüşmeler yaptıklarını söyledi.
Kazancı Grubu, elektrik üretimi alanında 2 bin megawatt’a (MW) üzerindeki kurulu gücüyle en büyük özel sektör oyuncularından biri. Yönetim Kurulu Başkan Vekili Cemil Kazancı, Aksa Enerji’nin halen 2045 MW ile birinci sırada bulunduğunu, holding çatısı altındaki bazı santrallerin de Aksa Enerji bünyesine alınmasıyla 2200 MW düzeyine ulaşılacağını söyledi. Grubun elektrik satış şirketi Aksa Elektrik son zamanlarda sokak, cadde ve ana yollardaki “indirimli elektrik” afişleriyle öne çıktı. Cemil Kazancı’ya sektördeki gelişmeleri, grubun faaliyetlerini ve hedeflerini sorduk.
Yolları caddeleri ‘indirimli elektrik’ afişleriyle donattınız. Ne oluyor?
Serbest tüketici limiti yıllık 25 bin kWh’tan 5 bin kWh’a düştü. Bu da aylık yaklaşık 150′TL lik faturaya tekabül ediyor. Bu nedenle hemen hemen bütün ticaret âlemi ve hatta yüksek tüketimli konutlar elektrik piyasasında potansiyel müşteri haline geldi. Dolayısıyla ciddi bir rekabet oluşmaya başladı. Bunda Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi’ndeki (PMUM) arz talep dengesinin de etkisi var. Bu sebeplerle daha önce başlatmış olduğumuz reklam kampanyasını biraz daha yaygın bir hale getirdik. Çünkü bu işin adı artık perakendedir.
Serbest tüketici limitinin düşmesi yeni ve çok geniş bir müşteri potansiyeli ortaya çıkardı. Bu durumda böyle bir rekabete ne gerek var?
Çünkü bunlar iyi müşteriler. Ticarethaneler, konutlar, yüksek tarifeli müşteriler. Hem tahsilat sorunu görece daha az, hem de zaten gerekli teminatları da alıyorsunuz. Halen bu tip müşteriler, megawatt saat (MWh) başına 200 liranın üzerinde ödeme yapıyor. O fiyattan indirim yaparsanız ciddi bir fark ortaya çıkıyor. Diyelim ki yüzde 10 indirim sağladınız, 180 liraya müşteri alıyorsunuz. Böylece müşterinin 12 aylık faturasının 1 tanesini siz üstlenmiş oluyorsunuz.
Afişlerinizdeki ifadesiyle soralım, “indirimli elektrik” satışında ne durumdasınız?
Acayip, inanılmaz bir hızla ilerliyoruz. Bundan bir sene kadar önce 1000 müşteri sayımız vardı. Şimdi 2 bin 500′ü geçtik. Bu artış yılın son çeyreğinde oldu. Ve bu iş milyonlara doğru gidiyor. GSM şirketlerini düşünün, elektrik işi de bu hale gelecek. 150 liralık faturası olan bir tüketici de enerjisini istediği üreticiden alabilecek. İngiltere’de, Avrupa’nın birçok yerinde böyle. Hatta insanlar elektrik aldığı şirketi ve kullandığı fiyat tarifesini internetten değiştirebiliyor… Giriyor siteye, bütün üreticileri aynı anda görüyor. Oradan şu şirketi ve şu tarifeyi seçiyor, en iyi fiyat bu diyor, gerekli işlemleri yapıyor. Kısa bir süre sonra yeni tedarikçiye, yeni tarifeye geçiyor.
Bizde o aşamaya ne zaman gelinir?
Bizim beklentimiz 2015 yılı sonuna kadar serbest tüketici limitlerinin sıfıra kadar indirilmesi yönünde. Avrupa’daki modele ulaşmamız için en önemli adım bu. Ancak üretim özelleştirmelerinin hangi aşamaya geldiği de önemli. Eğer özelleştirme o güne kadar tamamlanırsa olma ihtimali var. Ama bizim o noktaya gelişimiz 2020′yi bulur gibime geliyor.
Son çeyrekteki başarıyı nasıl yakaladınız?
Özelleştirme ihalelerinde çıkan fiyatlarla ilgili düşük-yüksek tartışmalarına ne diyorsunuz?
Özelleştirilenler kendi içlerinde her biri son derece değerli varlıklar. Özelleştirme sonrası kârlılıklarının artması, ekonomiye işgücü ve gelir açısından ilave katkıda bulunmaları bekleniyor. Fiyatların bu beklentiler doğrultusunda potansiyel alıcılar tarafından rekabet ortamında belirlendiği aşikâr. İşin finanse edilebilir olması da diğer önemli bir unsur. Bankalar tarafından finanse edilebilecek fiyatlar daha önceki tecrübelerden dolayı ortada zaten. Diğer yandan, bir başka Seyitömer yok. Bir Anadolu Bölgesi’nin dağıtımı, bir Avrupa Yakası’ndaki BEDAŞ… Bunlardan başka yok, hepsi tek. Siz İstanbul’un elektriğini dağıtıyorsunuz. Tüm bunları düşündüğünüzde, o mantıkla baktığınızda fiyatlar bence makul seviyelerde.
Yeni kömür ihaleleri…
Kömür sahalarıyla ilgili çalışıyoruz. Onlara da giriyoruz. Bursa’da Keles vardı onun ihalesine girdik, ikinci olduk. Yeni yeni kömür sahalarının ortaya çıkmasıyla ilgili isteğimiz var, talebimiz var. İnşallah becerebiliriz. Bu Bolu Göynük’teki işimiz, özel sektör tarafından ilk defa yapılacak bir yatırım. Enerji santrali kurma arşılığında Türkiye Kömür İşletmeleri ile rodövans anlaşmasına girdiğimiz bir iş. Ve bence bu başarılı bir iş modeli ve sektörde bu model devam edecek, destekliyoruz. Çünkü başka türlü yerli kaynakları kullanamazsınız. Cari açığımızın ne olduğu belli. Mümkün olduğunca yerli kaynaklara yönelmemiz lazım…
Doğalgaz meselesine gelirsek…
Türkiye’deki toplam 60 gaz dağıtım bölgesinden 20 adedi bizde. Bu bölgelerin çoğunu daha yatırım aşamasında aldık. Onların bütün omurgasını siz yapıyorsunuz, yatırım dönemini hep siz finanse ediyorsunuz. Bir aşamadan sonra abonelerden bağlantı geliri, güvence gelirleri alıyorsunuz, onlar size biraz destek oluşturuyor. Üstüne öz kaynak veya finansmanınızı katıyorsunuz, o bir omurgaya oturuyor. Ondan sonra o omurga kılcal damarlarla aboneye gaz servis etmeye başlıyor. Bizdeki tüm bu bölgelerin toplam gaz tüketimi, İstanbul ve Ankara’nın toplamı kadar. Yaklaşık 1.5 milyon abone var.
Gaz dağıtımındaki mevcut payınız, İGDAŞ’ın özelleştirme ihalesine girmenize engel olur mu?
Rekabet Kurumu’nun bu konudaki görüşleri her iş bazında değişik. Bu sebeple bu konuda bir yorumda bulunamayacağım. Ancak İGDAŞ çok önemli bir varlık. Özelleştirilmesi konusunda ciddi bir şekilde çalışıp hazırlanacağız. Doğalgaz dağıtıcısı olmanız, elektrik satışında avantaj sağlıyor mu? Evet, satış konusunda bir sinerji oluşuyor. Yani enerji satışında gaz sattığımız bölgelerdeki oluşumumuzu kullanabiliyoruz. Çünkü baktığınız zaman müşteri aynı müşteri. Gazı da senden alıyor, elektriği de. Şu anda satış ağını kullanıyoruz ki bu sadece gaz dağıtım ağı değil. Türkiye’nin dört bir yanında, jeneratör satış noktalarımız var, onlar da işimize yarıyor. Ofislerimiz aslında bizim hep yetkili satış noktalarımız. Elektriği de satabiliyor, doğalgazı da, jeneratörü de. Sonuçta hepsi enerjiyle ilgili, gazı, elektriği… Henüz mevzuat buna izin vermiyor ama ileride gazda ve elektrikte tek faturaya kadar gidebilir bu iş. İnşallah bir gün su da buna eklenir.
Tüm bunlarda tek fatura neden olmasın? Enerjide ithalat-ihracat meselesine nasıl bakıyorsunuz?
Ciddi şekilde üzerinde çalıştığımız bir iş bu. Gerek Gazprom’la ilişkiler, gerekse Irak, Türkmenistan ve TANAP projelerinin hepsinde şöyle ya da böyle Kazancı Holding’in çeşitli kolları var. Bizim geleceğimiz, Türkiye’nin geleceği Kuzey Irak’taki gaz ve TANAP projeleridir. Bunların her ikisinde de Kazancı Holding aktif olarak görev almak için çeşitli görüşmeler ve iş birliktelikleri yaratacak temaslar halindedir.
Ortak mı olacaksınız?
Ne olacaksa artık… Bir şekilde koşturuyoruz oralarda. Türkiye’nin gaz işini çözmesi lazım. Cari açığımızdaki en büyük kalemlerden birisi bu. Dolayısıyla da biz mümkün olduğunca yurtdışına bağımlılığı çözmek ve bağımlı olduğumuz noktalardaki fiyatları da mümkün olduğunca minimize etmek zorundayız. Şu anda doğalgazda Gazprom yüzde 60 paya sahip ve monopolistik bir yapı var. Geçtiğimiz günlerde Gazprom’un 22 ülkeye satış miktar ve fiyatları ortaya çıktı. Biz en pahalı gaz kullanan 8′inci ülkeyiz. Bizden ucuz kullanan çok ülke varsa, fiyatı aşağıya doğru çekmek için gitmemiz gereken daha çok yol var demektir. Bunu yapabilmek için rekabet yaratmamız lazım. Gaz maalesef bavulla gelmiyor. O yüzden bu rekabeti yaratacak olan TANAP projesi, Kuzey Irak projeleri…
İletim hattı inşası ve işletilmesi?