Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 15 Mayıs 2014
Soma’daki faciada hayatını kaybeden madencilerimize Allah’tan rahmet, geride kalan ailelerine başsağlığı ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Acımız çok büyük… Günümüzde, sanayileşmeyi geride bırakıp teknolojiye geçen Avrupa ülkeleri, demir – çelik ve kömür madenlerini kapattı. Sanayileşmede demir – çelik ve kömür çok önemli madenlerdi. İkinci Dünya Savaşı, bir bakıma Avrupa ülkelerinin bu madenleri paylaşma savaşı idi. Savaş bitince oluşturulan Demir-Çelik ve Kömür Birliği önce AET’nin, nihayet AB’nin kuruluşuna yol açtı.
Biz de sanayileşmede başarılı olarak teknoloji aşamasına adım attıktan sonra, verimsiz ve de zor – tehlikeli kömür madeni işletmeciliğinden vazgeçeceğiz.
Herkes kaçardı…
Bizim kömürümüz (1) Düşük kaliteli – Isı değeri düşük (2) Toprağın çok altında. Bunun için yeraltı işletmeciliğine ihtiyaç var.
Kömürde 3 farklı işletme türü var. (1) Açık maden işletmeciliği. Madenin üzerindeki toprak tabakası alınıyor. Daha sonra maden makinelerle çıkarılıyor. (2) Burgu işletmeciliği. Fazla derinde olmayan maden burgu ile çıkarılıyor.(3) Yer altı işletmeciliği. Yer altı işletmeciliğinde derinlik ve madenin tabaka kalınlığı önemli. Derin olmayan ve maden tabakası geniş işletmelerde makine kullanılabiliyor. Derin ve ince tabaka işletmelerde insan emeği önemli.
Bizim kömür rezervlerimiz toprağın çok altında. Onun için kuyu ile iniliyor. Tabakalar geniş olmadığından çalışma alanları dar, makine kullanılamıyor.
(Örnek: Hattat Holding’in Enerji Grubu Hema Bartın’da kömür çıkarmaya çalışıyor. Yapılan açıklamalardan öğreniyoruz ki, Çinlilerle yürütülen ortak proje kapsamında yerin 720 metre altında 8.5 metre çapında 3 kuyu açılmış. Bunlar 25 kilometrelik hatla birbirine bağlanıyormuş. Yeraltında 400 kişi çalışıyormuş. Bunların bir kısmı Çinli işçilermiş. Görülüyor ki kömür çıkarmak işi kolay bir iş değil.)
Daha önce de yazmıştım. Benim Bartın’da ilkokula devam ettiğim yıllarda, Zonguldak, Bartın, Amasra çevresinde en büyük korku “kömür madenlerinde mecburi istihdam” korkusuydu. Köylerde 18 yaşını geçen gençler kömür ocaklarına işçi olarak sevk edilir, bu “mecburi istihdamdan kaçanlar”, asker kaçağı muamelesi görürdü.
Çalışan risk altında
Kömür ocaklarında çalışma şartlarının ağırlığı nedeniyle, ocağa bir defa giren genelde iflah olmaz, ya göçük altında hayatını kaybeder ya da sakat kalır, verem olurdu. Gençler kömürde çalışmamak için ne çare varsa denerlerdi.
Bize yumurta getiren köylü kadının oğlunun kömür ocağına gönderilmekten kaçmak için, hastalanmış gibi yapmak arayışında fazla miktarda aspirin içtiğinden öldüğü söylenirdi.
Aradan 50-60 yıl geçti. Şimdi ise işsizlik belası gençler kömür ocaklarında çalışmak için kuyrukta bekliyor. Türkiye’de kamu ve özel sektör işletmeleri yılda 2.6 milyon ton taşkömürü ve 70 milyon ton linyit üretiyor.
Kamu kaynaklı (TKİ – Türkiye Kömür İşletmeleri) bilgilere göre, taşkömürü talebi 31.3 milyon ton, linyit talebi 113.9 milyon ton. Aradaki farkı ithalat ile karşılıyoruz. Yılda 4 milyar dolarlık kömür ithal ediyoruz.
Yazının Devamı için TIKLAYINIZ>>
Kaynak: Milliyet