CLA Akademi | Enerji Gazetesi

Makale: Venezüella’dan Yakın Dönem Enerji Görünümü

Kategori : DOĞALGAZ ENERJİSİ, ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, PETROL ve AKARYAKIT SEKTÖRÜ - Tarih : 11 Mayıs 2019


GİRİŞ

Bu makalenin amacı 1998’de Hugo Chavez’in iktidara gelmesinden bu yana sosyalist rejimle idare edilen hali hazırda ABD yönetimi destekli muhalefetin baskısına sürekli maruz haldeyken ittifak desteğini asker ve kiliseden almaya çalışan Maduro idaresinde olan, ekonomisi petrol gelirlerine dayalı ve dahi enflasyonu 7 haneli rakamlara dayanmış olan Venezuela’nın insani, siyasi ekonomik askeri konjonktürüne yakın tarihten enerji özelinde bir bakış sunmaktır.

Venezuela toprakları yaklaşık 28.384.000 nüfusuyla 916.445 kilometrekare civarındadır. İspanyolca resmi dildir. Venezuela’nın doğal kaynakları, onu engin ekonomik potansiyele sahip bir ülke yapmaktadır. Petrol sektörü, merkezi yönetim gelirinin % 50’sini ve ihracatın % 90’ını oluşturuyor. Orta Doğu dışındaki dünyanın en büyük geleneksel petrol rezervlerine ve aynı zamanda en büyük doğal gaz rezervlerinden birine sahiptir.

Güney Amerika kıtasının kuzeyindeki tropik kuşakta yer alan, resmi adı Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti olan Latin Amerika ülkesi. Venezuela’da temel yönetim birimi eyaletler. 23 eyalet, biri başkent olmak üzere 10 idari bölge ve 72 adadan meydana gelen Venezuela başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Nüfusun %96’sı Katolik Hristiyan, halkın % 2’sinin çeşitli Protestan Hristiyan mezheplerine, geri kalanlar da diğer dinlere mensuptur. Resmi dilin İspanyolca olduğu Venezuela’da yerli kabilelerin dilleri de konuşulmaktadır. Ülkenin ismi olan Venezuela, 1499’da bölgeye düzenlenen yeni bir sefere komutanlık yapan İspanyol denizci Alonso de Ojeda’ya dayandırılıyor.

Venezuela’daki ilk İspanyol yerleşimi ise Coquibacoa bölgesinin yönetiminin 1502’de Ojeda’ya verilmesiyle fiilen gerçekleşti. 1522 yılında, bugün Venezuela’nın Sucre Eyaleti’nin başkenti olan Cumana’da Güney Amerika ana karasındaki ilk kalıcı İspanyol yerleşimi kuruldu. Ardından 1525’te Margarita Adası, 1527’de Venezuela, 1532’de Trinidad, 1568’de Nueva Andalucia (Yeni Endülüs) ve Guayana’da İspanyol sömürge yönetim birimleri oluşturuldu. Venezuela toprakları, bu tarihten itibaren bölgedeki madencilik ve tarım faaliyetleri açısından adeta bir merkez üssü işlevini kazandı. 1717’de Nueva Granada (Yeni Granada) Alt krallığı haline gelen bölgedeki İspanyol yönetimi, 1777’de Venezuela Genel Yüzbaşılığı (Capitania General) adını almış.

Başarısız darbeler Venezuela’nın siyasetinde önemli olaylar oldu. Hugo Chavez, 1992 yılında seçilmiş cumhurbaşkanı Carlos Andrés Pérez’i devirmek için başarısız bir darbe girişimde bir grup subay yönettiğinde darbenin “şimdilik” başarısız olduğunu yayan televizyon yayınlarıyla ünlendi. Sonrasında Chavez, 1998 seçimlerinde oy sandıklarından iktidara geldikten sonra 2002’de  onu devre dışı çıkarmak için kısa bir başarılı girişimde bulunsalar da, sadık birlikler onu cumhurbaşkanlığına getirdiğinde otoritesini daha da güçlendirmişti.

Venezuela’da 1998’den itibaren Chavez’in “21. yüzyıl sosyalizmi” dediği plan çerçevesinde enerji sektörü haricinde, bankacılık ve medyadan madenciliğe kadar farklı sektörlerde faaliyet gösteren özel girişimler kamulaştırıldı. Bu haliyle dünyanın en az rekabetçi ekonomilerinden biri olan Venezuela, gelirlerinin %90’ından fazlasını petrol ihracatından elde ediyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü(OPEC) dünyanın en geniş petrol rezervini barındıran ülkeler listesinde Venezuela’yı 2012’de Suudi Arabistan’ın önüne geçirerek ilk sıraya yerleştirdi. OPEC raporuna göre dünya petrol rezervinin % 24,8’i Venezuela toprakları altında yatıyor. Ülkenin diğer ihraç kalemleri ise tarım ürünleri, çelik, boksit, alüminyum ve bazı mamul maddelerden ibarettir.

Venezuela 1999’da Chavez’in iktidara gelmesinden bu yana Venezuela’nın iplerini elde tutma çabası politikasının bir uzantısı olan Ocak(2019) ayında Guaido’nun Trump tarafından yasal geçişin meşru devlet başkanı olarak tanınmasının yarattığı kriz esnasında ve ABD’nin iç savaşa ve darbeye çanak tutan Maduro aleyhtarı politikası karşısında bir kere daha arkasında durduğu bir ülke. Türkiye’nin başkent Karakas’ta Ticaret Müşavirliği bulunmaktadır. Kaynaklar Türk İnşaat firmalarının ülkede sosyal konut inşaatı gibi projelerini başarıyla gerçekleştirdiğine işaret etmektedir. Türkiye ile Venezuela arasında 2010 senesinde Ankara’da imzalanmış Enerji İşbirliği Anlaşması mevcuttur. Venezuela lideri Nicolas Maduro’nun belirttiği Türkiye’nin yer aldığı konsorsiyumun temelleri; Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Petrol ve Madencilik Bakanlığı arasındaki tamamlayıcı anlaşma ile atılmıştı. Bu anlaşma Bakanlar Kurulu tarafından onaylanarak 13 Ocak 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, Türkiye adına Turkish Petroleum International Company, Venezuela’daki rafineriden sağlanacak petrokoku rekabetçi bir fiyatla pazarlayıp satabilecektir. Bu satıştan sağlanacak finansmanla Venezuela’daki mevcut liman ve taşıma sistemi iyileştirilmesi hedeflenmiştir. Venezuela devlet petrol ve doğalgaz şirketi iki ülke arasındaki petrokok projesinin yatırım süresi boyunca ve sonrasında gerekli finansal garantileri sağlayacaktır. Ortak enerji stratejileri doğrultusunda Türkiye’de, Akdeniz havzasına yönelik petrol depolama tesislerinin kurulması için fizibilite çalışmalarına başlanacaktır. Venezuela havalimanlarını kullanan Türk Hava Yolları (THY) filosuna ait uçaklara, ekonomik ve rekabetçi şartlarda jet yakıtı ikmal edilecektir. Söz konusu anlaşma ile ayrıca Venezuela’nın inşaat, altyapı, ilaç, yiyecek ve benzeri ihtiyaçlarının Türkiye tarafından temin edilmesi için bir barter mekanizması oluşturulacaktır. Ham petrolün rafinasyonu sırasında oluşan petrokok, karbonca zengin ve ısıl değeri çok yüksek bir katı yakıt türü olarak bilinmektedir. Venezuela Madencilik Bakanı Victor Cano’nun açıkladığı bir diğer anlaşmada kamu maden şirketleriyle küçük maden işletmelerinin Venezuela’da çıkardıkları altını işlenmesi ve altın paraya çevrilmesi için Türkiye’ye yollanması ve sertifikalandırma sürecinin gerçekleştirilmesidir.

Enerji Bilgi Dairesi (EIA), Şubat (2019) Yıllık Enerji Görünümü raporuna göre Venezuela’nın düşüşüne ilişkin açıklamanın kritik bir kısmı, ulusal petrol şirketi PDVSA’ya verilen zarardan kaynaklanmaktadır. Hugo Chavez’in 1998’de Cumhurbaşkanı seçilmesi sonrası, PDVSA’nın “siyasi ve askeri görevlere ağırlık verdiği ve yanlış yönetildiği” söylenmektedir. Venezuela’nın ham petrol üretimi 2000’lerin ortalarındaki seviyesinin sadece üçte biri olan 2018 Aralık’ta günde 1,1 milyon varile geriledi. Görünümde ayrıca, geçtiğimiz 10 yıl boyunca petrol gelirlerine büyük ölçüde bağımlı olan iki ekonomi örneği olan Suudi Arabistan ve Angola, Venezuela’yı ekonomik büyüme açısından kayda değer şekilde geride bıraktığını ortaya koymaktadır.

Başta petrol olmak üzere enerji bakımından hayli zengin bir ülke olup dünya devi ülkeler tarafından uygulanan ambargolarla açlığa mahkum edilen ve darbeyle kontrol altına alınmak istenen, düşük üretim seviyesi ve yetersiz ihracat altyapısındaki olumsuzluklarla petrolünün sefasını süremeyen, kanıtlanmış petrol rezerviyle dünyada ilk sırada olup varlık içinde yokluğa mahkum edilen ve enflasyonu yüzde bir milyona ulaşmış olan Venezuela’da esas hesaplaşma konusu petrol ve enerji yönetimi politikasıdır. Petrol İhracatçısı Ülkeler Organizasyonu (OPEC) 1960 yılında  kurulduğunda Venezuela’nın günlük 2.8 milyon varil petrol üretimi onu diğer OPEC kurucu ülkeleri olan  İran, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan arasında lider konuma getirmişti. Diğer OPEC ülkeleri varil petrol üretimleri ise Kuveyt günde 1.7 milyon varil, İran 1.1 milyon varil, Irak 1 milyon varil, Suudi Arabistan ise 1.3 milyon kadardı. Günümüze geldiğimizde  Kuveyt günde 2.7 milyon, İran 3.8 milyon, Irak 4.5 milyon, Suudi Arabistan ise 10 milyon varil petrol üretirken, 300 milyar varil ile dünyanın en büyük kanıtlanmış petrol rezervine sahip Venezuela’nın üretimi  ise günde 2 milyon varile düşmüş vaziyettedir. Hatırlarsak bu yıl Ocak sonunda Washington’un Venezuela’da  yönetimin değişmesini sağlayabilmek için ülkeden petrol alımını durdurmak veyahut ülkenin tüm petrol ihracını İran’a uygulananlara benzer bir yasak silsilesiyle bitirmek gibi seçeneklerin de dahil olduğu bir dizi yaptırımı gündeminde tuttuğu konuşulmaktaydı. Orta Doğu’da enerji savaşları için uygulanan politikaların benzeri Venezuela’da uygulanmaktadır. 2013’te Kansere yenik düşerek Hugo Chavez’in ölümünü müteakiben idareyi eline alan Nicolas Maduro kendisinin de aralarında bulunduğu 40 kişiye yolsuzluk ve politik baskı suçlamasıyla getirilen ambargo yaptırımlarının hedefi haline gelmiştir.

Ekonomisi neredeyse tamamen petrol ihracına dayanan bir ülkede, hali hazırdaki görünüm ve gelişmeler orta vadede petrol fiyatlarının pek toparlanacağı yönünde sinyaller vermediğinden Venezuela’nın içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizden çıkması meşakkatli bir süreci işaret etmektedir.

Nisan sonu ve içinde bulunduğumuz Mayıs ayına gelindiğinde işler iyiden iyiye kızıştı. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, başkent Caracas’taki başkanlık sarayı Miraflores’te Savunma Bakanı Vladimir Padrino Lopez ve Kurucu Meclis Başkanı Diosdado Cabello ile bir araya gelerek sadakati nedeniyle Venezuela ordusuna ve verdiği destek için halka teşekkür ederek başladığı “Ulusa Sesleniş” konuşmasında kendisini Geçici Devlet Başkanı ilan eden Juan Guaido tarafından başlatılan darbe girişiminin cezasız kalmayacağını vurguladığı açıklamasında “Girişime katılanlar Anayasa ve toplum huzurunu hedef almaktan yargılanacak” şeklinde ifadelere yer verdi.

Geçtiğimiz hafta muhalefet lideri Juan Guaidó ABD, bir çok AB üyesi ve Latin Amerika’nın da dahil olduğu 50’den fazla ülke tarafından Venezuela’nın haklı geçici cumhurbaşkanı olarak tanındı ve Chavez’in halefi Cumhurbaşkanı Nicolás Maduro’yu devirmek için ülke çapında bir ayaklanma çağrısında bulundu. Ancak hafta boyunca protestocular ve hükümet güçleri arasındaki çatışmalardan sonra, 3 Mayıs 2019 gününe kadar Maduro halen görevdeydi ve Caracas’taki bir ordu üssünde askerlerin yanında göründü. Bir Venezuela mahkemesi, Bay Guaidó’nun müttefiki olan muhalefet lideri Leopoldo López’in tutuklanmasını emretti ve kendisini medyaya siyasi ilanlarda bulunmasını yasaklayan bir emre karşı çıktığını söyledi. Bay López, İspanya Büyük elçisinin ikametgahına sığınırken, Guaidó’nun tutuklanmanın yanında olabileceği yönündeki spekülasyonlar alıp başını gitmişti. Bay Guaidó, insanları Maduro’yu vurmaya ve protesto etmeye çağırıyor ve Cuma günü destekçilerine ülke çapındaki Venezuela birlikleriyle konuşmalarını ve hareketlerine katılmaları için ikna etmelerini söyledi. Ve İspanya büyük elçisinin evinden yaptığı konuşmasında Bay López, görünüşte başarısız olan ayaklanmasının Venezuela için önemli bir olay olacağını söylüyordu.

Reuters’in bildirdiğine göre, ülkedeki kargaşanın Nisan ayında artmasıyla Venezuela, ABD’nin yaptırımlarına rağmen petrol ihracatını günde yaklaşık 1.06 milyon varil seviyesinde sabit tutmayı başardı. Ancak, Maduro’nun iktidarda kalması durumunda, Venezuela petrol üretiminin sıfıra düşebileceği, ABD yaptırımlarının daha da sıkılaştırılması ve ülke kaosa girmesi yönünde uyarılar oldu. Ülkenin 2008’den bu yana istikrarlı bir şekilde istikrarlı olan üretimindeki düşüş 2017’de çökmeye neden oldu.

Neler olmaktaydı Venezuela’da ?

Nisan sonu ana akım medya ABD Başkanının, Venezuela’daki darbe girişimine ilişkin ikinci kez açıklama yaparak Küba’yı suçladığını manşetlerde haber yaparken Trump, Twitter hesabından yaptığı açıklamada; “Eğer Küba askerleri ve milisleri, Venezuela anayasasını mahvetme ve ölümlere sebep olma amacı güden tüm askeri ve diğer operasyonlarını derhal sonlandırmazsa, en üst düzeyde yaptırımlarla birlikte tam ve kapsamlı bir ambargo Küba adasına uygulanacaktır. Umarım tüm Kübalı askerler derhal ve barışçıl bir şekilde kendi adalarına dönerler.” şeklinde ifadelerine yer veriyordu. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalarda; “ABD Başkanı Trump Venezuela hakkında bilgilendirildi ve durumu takip ediyor.”şeklinde ifadeler kullanılmıştı. ABD’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’da açıklamasında Venezuela ordusuna çağrıda bulunmuştu. Bolton; “Ordu anayasayı ve Venezuela halkını korumalı, Ulusal Meclis’in yanında durmalı. ABD, Venezuela halkının yanındadır.” şeklinde konuşurken ilaveten, “Bir süredir Maduro’dan sonraki gün yapacaklarımız konusunda planlama yapıyoruz. Bu, uzun süredir biriken bir şey. Bu çaba başarısız olursa, Venezuela halkı çok az muhtemel alternatifin bulunduğu bir diktatörlüğün içinde batacak.” diyor ABD’nin iktidar değişiminin barışçıl yollarla olmasını desteklediğini ancak “tüm seçeneklerin masada olduğunu” belirtiyordu.

Saharan Blend (Cezayir), Girassol (Angola), Oriente (Ekvador), Iran Heavy (İran), Basra Light (Irak), Kuwait Export (Kuveyt), Es Sider (Libya), Bonny Light (Nijerya), Qatar Marine (Katar), Arab Light (Suudi Arabistan), Murban (BAE) ve Merey (Venezuela) petrol fiyatlarından hesaplanan OPEC tarafından referans fiyat olarak belirlenen OPEC Petrol Sepetinin varil fiyatı 26 Nisan’da sona eren haftada, 2,64 dolar artışla ortalama 73,13 Amerikan  dolarına yükselmesini de takiben içinde bulunduğumuz 2019 yılının Nisan ayı son gününde Venezuela’da kendisini geçici devlet başkanı ilan eden ve ABD ile birlikte Avrupa ülkelerinin de tanıdığı Juan Guaido, askeri birlikleri ve Venezuela halkına “sokağa çıkın” çağrısında bulundu. Venezuela hükümeti, muhalefetle bağlantılı bir grup askerin darbe girişimi başlattığını ve girişimin bastırılmaya çalışıldığını açıklarken darbe girişiminin ardından Nicolas Maduro yaptığı açıklamada “Komutanlar anayasaya bağlılıklarını ifade ettiler. Halkı, vatanı ve anayasal düzeni muhafaza etmek için için sokağa davet ediyorum.” dedi. Venezuela hükümeti, bir grup askerin darbe girişimi başlattığını ve girişimin bastırılmaya çalışıldığını beyan etti.

Ertesi gün 1 Mayıs’ta  ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, gerekmesi durumunda Venezuela’ya askeri harekatın mümkün olduğunu ancak barışçıl geçiş sürecini tercih edeceklerini söyledi.

O günün aksamına servis edilen haberler Maduro’nun; “Ülkenin cumhuriyet başsavcısıyla konuştum. Bu iş için özel üç ulusal savcı atadım ve onlar şu an bu olaya karışan herkesi sorguluyor ve soruşturmayı yürütüyorlar. Anayasa ve toplum huzurunu hedef almaktan yargılanacaklar.” şeklinde konuşmasına ve başlatılan darbe girişiminin cezasız kalmayacağının altını çizdiği “Ulusa Sesleniş” konuşmasına odaklanmıştı.

Maduro, başkent Caracas kent merkezi Devlet Başkanlığı Sarayı Miraflores’in karşısındaki Sucre Bulvarında, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü kapsamında düzenlenen etkinlikte 1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününe bu sene oldukça yüksek katılım olduğunu vurguladıktan sonra, “İşçi kardeşlerim, 1 Mayıs kahraman işçi sınıfı gününde yeni bir darbe teşebbüsü daha bozguna uğratılmıştır. Bu 1 Mayıs’ta düzenlenen gösteri ne pahasına olursa olsun Venezuela halkının vatanını ve devrimini koruyacağını ifade ediyor. Komutan Chavez’i devirememişlerdi ve bizi de deviremediler ve deviremeyecekler.”şeklinde konuşmuştu. İlaveten konuşmasında darbe teşebbüsünde ABD’nin parmağı olduğunu ifade ederek, “Bir Avrupa gazetesi dün Donald Trump ve John Bolton’ın gün doğmadan önce askeri darbenin bütün operasyonlarını koordine ettiğini yazdı. Şili, Brezilya, Arjantin ve Kolombiya hükümetlerini arayıp desteklemelerini istemişler. Dün girişilen darbe teşebbüsü bizzat Beyaz Saray’dan, John Bolton tarafından yönetildi.” şeklinde değerlendirmelere yer vermişti.

Gerilere gidildiğinde içinde bulunduğumuz 2019 yılı  6 Mart tarihinde Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Venezuela’daki duruma ilişkin, “ABD’nin Venezuela’ya yönelik askeri müdahalede bulunma senaryosu geçerliliğini koruyor.” şeklinde konuştu. TASS haber ajansına göre Ryabkov, Venezuela’daki gelişmeler ve Kore Yarım adasının nükleer silahlardan arındırılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ryabkov, ABD’nin, son yıllarda Birleşmiş Milletlerin (BM) şartlarına aykırı olarak başka ülkelerde askeri faaliyetlerde bulunduğunu belirtti .Rusya’nın Venezuela’daki durumdan endişe duyduğunu belirten  Ryabkov, “ABD’nin, Venezuela’ya yönelik askeri müdahalede bulunma senaryosu geçerliliğini koruyor.” ifadesini kullandı.  Ryabkov, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen hafta Vietnam’ın başkenti Hanoi’de görüştüğünü hatırlatarak, “Kore Yarım adası’nın nükleer silahlardan arındırılması sorunun çözümü karşılıklı çıkar ve imtiyazlarla mümkün olabilir.” dedi. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Ryabkov, ABD’nin Kuzey Kore’ye yönelik yaptırımlarını kaldırılmasının önem teşkil ettiğini kaydetmişti. Ertesi gün bir karanlığa boğulacaktı olaylar, ülkedeki elektrik kesintileri gibi.

Yine içinde bulunduğumuz 2019 yılında 8 Mart’ta Venezuela’da akşam yaşanan elektrik kesintisiyle ülkenin tamamına yakınının karanlığa gömüldüğüne şahit oldu. Maduro hükümeti olayın muhalefetin sabotajı olduğunu iddia etti. Venezuela’nın büyük bir bölümüne elektrik sağlayan Simon Bolivar Hidroelektrik Santrali’nde meydana gelen arıza nedeniyle yerel saatle dün 16:00’da 23 eyaletten 22’sinde elektrik kesintisi yaşandı. Venezuela Elektrik Bakanı Luis Motta Dominguez, hidroelektrik santrale yapılan saldırıyla oluşan hasarın yaklaşık üç saat içinde giderileceği açıklamasında bulundu. Venezuela’nın ulusal elektrik şirketi Corpoelec, Guri ismiyle bilinen Simon Bolivar Hidroelektrik Santraline sabotaj düzenlendiği, çalışmaların sürdüğü ve bunun hükümete karşı yürütülen savaşın bir parçası olduğu iddiasında bulundu. Ardından Venezuela bir haftaya yaklaşan kesintilerin nedeninin ABD’nin siber saldırıları olduğunu açıklamıştı. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro 7 Mart’tan itibaren ülkedeki elektrik kesintilerine yol açan saldırı hakkında soruşturma açılması için Çin, Rusya, Küba, İran ve Birleşmiş Milletlere başvuracaklarını belirtmişti. 13 Mart tarihinde Çin Venezuela’nın elektrik nakil hatlarını onarmak için yardım ve teknik desteğe hazır olduklarını açıkladı.Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lu Kang, Pekin’in Venezuela’daki elektrik kesintisine siber saldırının yol açtığına ilişkin haberleri not ettiğini belirtti. “Çin bu konuda derin endişe duyuyor” şeklinde konuşan  Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lu, Pekin’in Venezuela’nın bu duruma yol açan nedeni en kısa sürede ortaya çıkarmasını ve normal enerji tedariki ve sosyal düzene dönmesini umduğunu dile getirdi. Lu; “Çin Venezuela’nın enerji nakil hatları şebekesini onarmak üzere yardım ve teknik destek sunmaya amadeyiz.” şeklinde konuşmuştu.

2019 yılı Şubat ayı sonunda ise CNN’in haberine göre Washington’un Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu devirmek amacıyla 28 Ocak’ta uygulamaya koyduğu yaptırımlar, ABD rafinelerini ağır petrol için alternatif kaynaklar bulma sorunu ile karşı karşıya getirdi. Benzin, dizel ve jet yakıtı üretmek için ABD’de bulunan hafif petrol ile Venezuela’dan gelen ağır ham petrolü harmanlayan Citgo, Chevron ve Valero liderliğindeki ABD körfez rafinerilerinin üretiminde yaptırımlar nedeniyle düşüş kaydedildi. Kanada, Suudi Arabistan ve Meksika’nın ardından ABD’nin dördüncü petrol ihracatçısı olan Venezuela’dan petrol alamayan bu şirketler, açığı kapatmaya çalışıyor. Chevron İcra Kurulu Başkanı Mike Wirth, Şubat başında yaptığı açıklamada, şirketin günde ortalama 70 bin varil ham petrolle çalışan Mississippi rafinerisine olan tedariki sürdürmek için “acil durum planını” devreye aldığını belirtti. Venezuela’nın ulusal petrol şirketi PDVSA ile ortaklığı bulunan diğer Batılı firmalar da anlaşmazlığın ortasında kalırken, Rabobank Enerji Stratejisti Ryan Fitzmaurice, geçen hafta müşterilerine gönderdiği bir raporda, “yaptırımların, petrol arzı üzerinde felç edici bir etkiye neden olduğunu” yazdı. Şubat sonu ABD’nin Venezuela’da uluslararası gözlemciler denetiminde seçim düzenlenmesi çağrısı yapan tasarısı, BMGK’de Rusya ve Çin tarafından veto edildi.

ABD’nin Venezuela’da uluslararası gözlemcilerin denetiminde başkanlık seçimi yapılması çağrısı yapan tasarısı Rusya ve Çin tarafından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) veto edildi. Rusya’nın Venezuela’nın siyasi bağımsızlığına yönelik güç kullanımına ve iç işlerine müdahaleye karşı çıkan tasarısı ise yeterli desteği alamadığı için kabul edilmedi. ABD ve Rusya BM Güvenlik Konseyine ayrı ayrı iki rakip karar tasarısı sundu. Rusya ve Çin, ABD tarafından hazırlanan, barışçıl bir siyasi sürecin başlaması için uluslararası gözlemcilerin denetiminde özgür, adil ve güvenilir başkanlık seçimi yapılması ve uluslararası insani yardım çağrısı yapan karar tasarısını veto etti. ABD’nin tasarısına konseyin geçici ülkelerinden Güney Afrika da karşı çıktı. Tasarıya 9 ülke destek verdi, Ekvator Ginesi, Endonezya ve Fildişi Sahili ise çekimser kaldı. ABD’nin hazırladığı karar tasarında, 20 Mayıs 2018’de yapılan başkanlık seçimlerinin adil ve özgür olmadığından derin endişe duyulduğu  kaydedilerek, barışçıl bir siyasi sürecin başlaması için uluslararası gözlemcilerin denetiminde özgür, adil ve güvenilir başkanlık seçimi yapılması çağrısı yapılmaktaydı Tasarıda, Venezuela Ulusal Meclis ve muhalefet partisi üyelerinin güvenliğinin sağlanması gerektiği de belirtiliyordu. ABD’nin Venezuela Özel Temsilcisi Elliott Abrams dün BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada, kendini “geçici devlet başkanı” ilan eden Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido’nun güvenliğinden endişe duyduğunu  belirtmişti. İlaveten, mezkur karar tasarısında, ülkedeki insani durumun daha kötüye gitmemesi için uluslararası insani yardımların ulaştırılmasının sağlanması gerektiği çağrısı yapılıyordu. Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, ABD’nin Venezuela tasarısına dair ”ABD’nin amacı rejim değişikliği, insani yardım konusundaki endişesi ise sis perdesi. Tasarıya destek vererek bu absürd tiyatroya suç ortağı olacağınızı anlamıyor musunuz.” Değerlendirmelerini yaparken  ABD’nin Venezuela Özel Temsilcisi Abrams ise, ”Bu tasarıya karşı çıkan bazı konsey üyeleri Maduro ve yandaşlarının suçlarını korumaya devam ediyor. ” şeklinde konuşmuştu.

Rusya’nın Venezuela’nın siyasi bağımsızlığına yönelik güç kullanımına ve iç işlerine müdahaleye karşı çıkan tasarısı ise 9 üye ülkenin desteğini alamadığı için kabul edilmedi. Rusya’nın tasarısına 4 ülke destek verirken 7 ülke karşı çıktı, 4 ülke ise çekimser oy kullandı.

Bu meyanda hatırlatmak için, BM Güvenlik Konseyi’nde bir tasarının kabulü için 15 üyeden en az 9’unun olumlu oy kullanması ve beş daimi üye Rusya, Çin, ABD, Fransa ve İngiltere’nin veto yetkisini kullanmaması gerekmekte.  Rusya’nın tasarısında Venezuela’nın toprak bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanımı tehdidinden ve iç işlerine müdahale girişiminden endişe duyulduğu belirtilmekteydi. Tasarıda ayrıca, memleketteki  krize siyasi çözüm bulunması konusunda tüm girişimlerin desteklenmesi, uluslararası destek girişimlerinin başlatılması, organizasyonu, koordinasyonu ve uygulanmasında ise Venezuela hükümetinin ilk muhatap olarak görülmesi çağrısı yapılıyordu.

Guaidó, 23 Ocak 2019 da  mitingde daha Başkanlık yemini eder etmez akabinde  ABD başta olmak üzere çeşitli ülkelerden destek görmeye başladı. Mezkur gelişmeleri Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro için “darbe” niteliğinde idi ve  kısa süre içinde  başta Türkiye, Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti  olmak üzere çeşitli ülkelerden de Maduro yönetimine destek geldi. Gündemdeki tartışmalar, büyük ölçüde ABD’deki Donald Trump yönetiminin Maduro’yu askeri bir müdahale ile saf dışı bırakma ihtimali ve Venezuela halkının yaşadığı ağır sosyo – ekonomik sorunlar etrafında yürütülüyor.

Venezuela Anayasasının 333. Maddesini Konuşur Hale Geldik

Guardian’ın haberine göre 7 Şubat 2019’da Venezuela için insani yardım taşıyan ilk kamyonlar, Kolombiya sınırındaki Cúcuta kentine ulaşmıştı. Maduro, Venezuela bir insani krizin varlığını reddediyor ve yönetim üyeleri yardım çabalarını hükümetlerini istikrarsızlaştırmak için tasarlanmış bir yabancı komplo olarak kınadılar. ABD’deki muhalif eylemciler ve destekçileri, yardım gönderilerinin Venezuela’nın başına örülen çorap  değerlendirmekteydi .Öte yandan Venezuelalı birlikler, Kolombiya’dan gelen yardımı durdurmak için köprüleri engelledi. Birleşmiş Milletler, 2015’ten bu yana  yiyecek ve ilaç sıkıntısından kaçınmak, çökmüş sağlık ve ulaştırma sistemlerinden ve dahi yokuş aşağı giden ağır ekonomik şartlardan kurtulmak için 3 milyon insanın ülkeden kaçtığını tahmin etmektedir. Yardım operasyonunu koordine eden muhalefet milletvekili Miguel Pizarro, Guardian’a köprüyü engellemenin Venezuela’nın ne derece “düzenli bir geçişe – orderly transition” ihtiyaç duyduğunun altını çizdiğini söyledi.

ABD, Venezuela’ya 20 milyon dolar yardım sözü verdi, ancak analistler bunun gıda kıtlığını hafifletmek için çok az çaba sarf edeceğini söyledi.

2019 yılı Ocak Ayının son haftalarında S&P Global Platts’in konuyla ilgili kaynaklardan aldığı bilgilere göre, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi  Nicolas Maduro’yu serbest ve adil bir seçime gitmeye zorlama gerekçesini ileri sürerek Venezuela’nın ham petrol ihracatına yönelik yaptırımlar uygulamayı değerlendirdiği bir dönemdi. Mezkur yaptırımların askeri alanın yanı sıra, Venezuela’nın ABD’ye ihraç ettiği günde yaklaşık 500 bin varil (bpd) ham petrol üzerinde yoğunlaşacağı bildirilmekteydi.  Verilere göre ABD’li rafineriler, 2018 yılı Ekim ayında ortalama 505,870 milyar ton Venezuela ham petrol ithal etti. Bu oran Eylül ayında yaklaşık 629.480 milyar ton seviyesindeydi. Yapılan açıklamalarda Trump yönetiminin henüz nihai bir karara varmadığı kaydediliyor. ABD hali hazırda Venezuela’nın altın sektörüne yaptırım uyguluyor ve yatırımcıların Venezuela’nın temerrüde düşmüş borçları için yeniden müzakere yürütmelerini engelliyor. ABD iki yıl önce Venezuela hükümeti ve devlet petrol şirketi PDVSA tarafından çıkarılan borç ve öz sermaye alım satımını yasaklayan yaptırımlar uygulamıştı. İlaveten Hazine Bakanlığı  Venezuelalı üst düzey hükümet yetkililerine karşı çeşitli kısıtlamalar getirmiş ve . Venezuela Devlet Başkanı Maduro, ABD tarafından kara listeye alınanların arasında olmasının bir şeref olduğunu söylemişti.OPEC tarafından yayınlanan bildiride, Venezuela Petrol Bakanı Manuel Quevedo’nun, BAE Enerji Bakanı Suhail El-Mazrui’nin yerine OPEC Konferansı başkanı seçildiği açıklandı. Söz konusu bildiride “Konferans, Venezuela Cumhuriyeti Petrol Bakanı Manuel Salvador Quevedo Fernandez’i görev süresi 1 Ocak 2019’da başlamak üzere, bir yıllığına OPEC Konferansı Başkanı olarak seçti. Cezayir Enerji Bakanı Mustafa Gitouni de aynı dönem için başkan yardımcısı olarak seçilmiştir.”12 ülkenin birleşerek meydana getirdiği ‘Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’ OPEC, dünya üzerindeki petrol rezervlerinin üçte ikisini elinde bulundurduğu ifadelerine yer verilmişti.

OPEC Petrol Sepeti, bir önceki hafta ortalama 74,96 Dolar seviyesindeydi. OPEC Haber Ajansı OPECNA’dan yapılan açıklamaya göre, OPEC tarafından referans fiyat olarak belirlenen sepetinin varil fiyatı 7 Eylül’de (2018) sona eren  haftada, 0,23 dolar artışla ortalama 75,19 dolar oldu. Bilindiği üzere ; OPEC Petrol Sepeti, Girassol (Angola), Saharan Blend (Cezayir), Oriente (Ekvador), Iran Heavy (İran), Basra Light (Irak), Qatar Marine (Katar), Kuwait Export (Kuveyt), Es Sider (Libya), Bonny Light (Nijerya), Arab Light (Suudi Arabistan), Murban (BAE) ve Merey (Venezuela) petrol fiyatlarından hesaplanmakta  ve OPEC Petrol Sepeti, Eylül’ü ilk haftası  0,23 dolar yükselerek ortalama 75,19 dolara ulaştı.Burada dikkat çekmek istediğimiz nokta Venezuela’nın bu sepette yer almasıydı zira  Venezuela’da, petrol devletin ekonomisi anlamına geliyor.  Yüzde 95 oranında petrole bağlılık kilit bir sözcük. Dünyanın en büyük petrol stoğu olan, petrol üretiminin azaldığı, ülkenin ekonomisinin krizde çalkalandığı ve borçlarını ödeyeme noktasına gelen bir memleket Venezuela. 2017 Aralık ayında petrol üretimi, kamunun açıkladığı verilere göre bir ayda yüzde 12 azalmış. 2017 yılının tümünde ise üretim yüzde 29 azalmış. Günümüze değin  hiçbir petrol ülkesinde geçmişte böylesi bir boyutta üretim azalması kaydedilmemiş  olması hasebiyle konu bir hayli önem arz etmektedir. Uzmanlar savaş ya da  grev benzeri halen olmamasına rağmen oluşan söz konusu azalmayı OPEC’e göre, Irak’ın 2003 savaşı sonrasında petrol üretiminin yüzde 23 azalması veya Rusya’nın, Sovyetler Birliği’nin ortadan kalkması esnasındaki azalmasından daha da fazla bir çöküş olarak yorumlamakta. Petrol üretiminin  azalması, ülkenin  yurt dışından  makine, gıda  ilaç  vb ek çok alımının önünde engel teşkil ediyor.

2018 yılının Eylül ayı başında  açıklanan  verilere istinaden Venezuela’nın ABD’ye petrol ihracatı Ağustos’ta günde 468.300 varil olarak gerçekleşti ve bu senenin  en düşük seviyelerinden biri oldu. Mezkur veri 2018 yılının en düşük üçüncü verisi olarak kayda geçti. İhracat düşüşünün temel nedeninin ihraç limanı olan Jose’de tanker çarpışmasına bağlı olarak gelişen aksaklıklar olarak  belirtilmekte. Tam da ABD Başkanı Trump’ın da darbe planının konuşulduğu günlere denk geliyor bu gelişmeler. Zira yine Eylül başında (2018) New York Times ABD hükümetinin Venezuela askeri yetkilileriyle darbe yapılması için gizlice görüştüğünü iddia etti. Beyaz Saray “demokrasi isteyen tüm Venezuelalılarla” görüşüldüğünü açıklamakla yetindi.

Öte yandan Venezuela’nın kripto parası Petro, Ekim ayında döviz piyasasında işlem görmeye başlayacak konuşmaları  da bir başka gelişmeydi. Güney Amerika ülkesi Venezuela’nın ABD yaptırımlarını aşmak ve ekonomisini toparlamak için piyasaya sürdüğü petrol rezervleri tarafından beslenen petro adlı şifreli para birimi Petro Ekim ayında döviz piyasasında işlem görecek. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Ekim ayından itibaren kripto para petronun resmi döviz kurunun belirlendiği Dicom ihalelerinde sistemin bir parçası haline geleceğini açıkladı. Buna göre günlük olarak yapılacak ihalelerde petro da alınıp satılabilecektir.

2018 yılı Haziran ayının ikinci yarısında İran, Irak ve Venezuela petrol üretimini artırmak isteyen Rusya ve Suudi Arabistan’a karşı ortak hareket edeceği haberi manşetlere yerleşti. İran, Rusya ve Suudi Arabistan gündeme getirdikleri üretim artırımını 22 Haziran’da Viyana’da yapılacak toplantıda Venezuela ve Irak ile birlikte veto edeceklerini  anons etti . İran’ın OPEC temsilcisi Hüseyin Kazempour Ardebili ‘de; “OPEC’in 3 kurucu üyesi bu üretim artırımını durduracaklar. Şayet Suudi Arabistan ve Rusya üretimi artırmak istiyorlar ise, bunun için oy birliği gerekli. Eğer iki ülke tek başlarına hareket ederler ise, bu işbirliği anlaşmasının ihlali olur.” şeklinde konuştu.

2018 yılı Ocak ayı ortasında   Dünyanın en zengin ham petrol rezervlerinin bulunduğu ve Venezuela’nın  hükümeti ABD’nin hükümete uyguladığı mali yaptırımlar ve yolsuzluk nedeniyle ülkede artan açlık krizi ve yağmalamalarla mücadele etmek amacıyla petrol üretimini artırmayı kararlaştırdı. Venezuela Petrol Bakanı Manuel Quevedo, petrol üretimini günde 1 milyon 900 bin varile çıkaracaklarını ve 2018’in düzelme yılı olacağını söyledi. Bakan, hedeflerinin ham Hali hazırda petrolün ihracattaki payı %90’ı bulan petrolün üretimini yeniden 2 milyon varilin üzerine çıkarmak olduğunu belirtti.

Mart 2017 sonunda Venezuela’da muhaliflerin kontrolündeki Kongre’nin yetkilerini üzerine aldığını açıklayan Yüksek Mahkeme  geniş çaplı protestolar ülkeyi sarınca, Kongre’ye yetkilerini iade etti. Muhalefet, kararın, diktatörlüğe giden yolda dönüşü olmayan bir noktaya gelindiğini gösterdiğini savunmuş başkent Caracas’ta halk, sokaklara dökülerek kararı protesto etmişti.

Nisan 2017 ‘de   Ekonomik krizin yaşandığı ve muhalefetin sokaklara çıkarak eylemlerini şiddetlendirdiği bir atmosferde Venezuela Devlet Başkanı Maduro’nun Trump’ın ocaktaki başkanlık yemin törenine 500 bin dolar bağış yaptığı açıklandı. Fox News’un Trump’ın tören komitesinin yaptığı açıklamaya dayandırdığı haberinde Venezuela’dan Yakın Dönem Enerji Görünümü devlet petrol şirketi PDVSA’nın iştirakı olan Citgo Petroleum adlı petrol şirketinin törenin en büyük bağışçılarından biri olduğu belirtildi. PDVSA, olaydan kısa süre önce Rus petrol şirketi Rosnfet’ten alınan 1.5 milyar dolarlık kredi  karşılığında Citgo’nun yüzde 50’ye yakın payını teklif etmişti. Bu teklif  Rusya’nın ABD petrolünde söz sahibi olacağı endişesiyle ABD’de Cumhuriyetçilerin de tepkisini çekmişti.

9 Ağustos 2017’de Venezuela’daki siyasi ve ekonomik krize rağmen bu ülkede enerji sektöründeki faaliyetlerini sürdürmek isteyen Rus devlet enerji şirketi Rosneft, devlete ait PDVSA (Petroleos de Venezuela) şirketine yatırımlarını artırdı. Rusya ve Venezuela’dan dev petrol anlaşması manşetleriyle ana akım medyaya yerleşen mevzuda Rosneft’ten yapılan açıklamaya göre PDVSA, gelecekte yapacağı ham madde tedarikleri için Rus şirketten 1 milyar dolarlık avans aldığı belirtilirken PDVSA’ya yapılan ön ödemelerin faiziyle birlikte yaklaşık 6 milyar dolara ulaştığını kaydeden Rosneft, yatırımların 2019 yılının sonuna kadar kendisini amorti etmesini beklediklerinin altı çizilmişti. Esasen Venezuela, Rosneft’in Rusya harici en büyük ham madde kaynağı vaziyetinde. Firma, PDVSA’ya bağlı ABD’li merkezli Citgo şirketinin yüzde 49.9 hissesini elinde bulunduruyor. PDVSA, yakın zaman önce Rus petrol şirketi Rosnfet’ten alınan 1.5 milyar dolarlık kredi karşılığında Citgo’nun % 49.9’a yakın payını teklif etmişti. Bu teklif Rusya’nın ABD petrolünde söz sahibi olacağı endişesiyle ABD’de Cumhuriyetçilerin de tepkisini çekmişti. Rosneft ve PDVSA, 2015 yılında 14 milyar dolarlık petrol yatırım anlaşması imzalamıştı.

Venezuela’da 2017 yılı Ağustos başında  yapılan seçimlerin ardından Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile muhalefet arasındaki siyasi gerginliğin tehlikeli boyutlara ulaştığı bir noktada, ekonomik krizdeki ülkeye dolaylı desteğin Rusya’dan gelmesini ana akım medya haber başlıklarına bir hayat öpücüğü olarak taşımıştı. Devlete ait Rus petrol devi Rosneft’in, Venezuela’dan satın alacağı petrol için ön ödeme olarak bu ülkeye 6 milyar dolar ödediği bildirilmişti. Vedomosti gazetesinin haberine göre de , Rosneft Başkanı İgor Seçin’in danışmanı Aleksandr Krastilevski, Rusya’nın Venezuela’ya, petrol satışı için 5,7 milyar doları ön ödeme, geri kalanı faizler olmak üzere 6 milyar dolar ödeme yaptığını duyurmuştu. Venezuela ile ön ödemeli sevkiyatların 2016 yılında başladığını belirten yetkili, bu tarihten itibaren Venezuela’nın Rosneft’e 743 milyon dolar tutarında petrol ihraç ettiğini, bu ülkeye 489 milyon dolarlık da faiz ödemesi yapıldığını belirtmişti.

Rosneft Başkan Yardımcısı Pavel Fedorov, ön ödemelerin garanti altına alınması için her türlü önlemin alındığını söylemişti.

Rusya, Venezuela ile 2014 ve 2015 yıllarında iki petrol satış anlaşması imzalamış,  İgor Seçin, Rosneft’in Venezuela’dan Yakın Dönem Enerji Görünümü ile enerji sektöründe işbirliğini geliştirmeyi arzu ettiğini açıklamıştı.
Bu ön ödeme medyada, “Moskova’nın zor durumdaki Maduro yönetimine desteği” olarak da yorumlandı. Venezuela’da seçimlerin ardından yeni anayasa yazmakla görevli kurucu meclis faaliyetlerine başlasa da seçimi boykot eden muhaliflerin kontrolündeki eski meclis çalışmasını sürdürmesiyle kriz tırmanmaktaydı.Öte yandan bir grubun askeri üsse saldırı düzenleyip silah ve mühimmat çalmasının ardından hükümet yanlıları devlet başkanı Nicolas Maduro’yu desteklemek için yürüyüş düzenlemişti. Maduro, tamamen kendi destekçilerinden oluşan kurucu meclisin ülkedeki barış için tek umut olduğunu belirtirken muhalifler bunun demokratik muhalefeti imkansız hale getirip ülkeyi daha fazla diktatörlüğe iteceğini savunmaktaydı.
Bu arada Amerika kıtasında yer alan 17 ülkenin dışişleri bakanları Venezuela’da yeni oluşturulan kurucu meclisi tanımadıklarını açıklamıştı. Peru’nın başkenti Lima’da Venezuela’daki krizi tartışmak için biraraya gelen bakanlar ülkede bozulan demokratik düzenin barışçıl müzakereler yoluyla düzeltilmesini istemiş. Peru Dışişleri Bakanı Ricardo Luna Nicolas Maduro yönetimini diktatörlük olarak tanımlamııştı. “Venezuela’da kurucu meclisin oluşturuması bir kırılma noktasıydı. Burada vurgulamak istediğim, son günlerde yaşanan hadiseler bardağı taşıran son damlalar oldu ve artık Venezuela’da bir diktatörlük hüküm sürmekte.” Öte yandan Venezuela’da kurucu meclis üyeleri askerlerin de yardımıyla parlamento binasının ana salonunu kullanmaya başladı. Üyeler zırhlı araçlarla sıkı güvenlik önlemleri altında binaya giriş yaptı. Buna muhalif milletvekili José Guerra’nın tepkisi sert olmuş; ” Bir grup asker ve kurucu meclisin başkanı parlamentodaki genel kurul salonunu işgal etti.” şeklinde konuşmuştu.

İlk genel kurulunu yapan kurucu meclis üyeleri artık sorumluluğu ele aldıklarını ve bundan sonra ülkenin ana sorunlarını tartışmaya başlayacaklarını bildirdi. Kurucu meclis kendisini ülke yönetimindeki en yetkili kurum olarak ilan etmişti.

ABD’nin dönem itibarıyla , Venezuela’dan günde 740 bin varil petrol ithal ettiği 2017 senesi Ağustos ayında ABD’de John Cornyn, Thad Cochran, Bill Cassidy ve Roger Wicker isimli  dört Cumhuriyetçi senatör ABD Başkanı Donald Trump yönetimine uyarı niteliğinde  gönderilen mektubun içeriği  ABD’nin Venezuela’ya yaptırımlarının parçası olarak bu Ülke’nin petrol sevkiyatlarını engellemekten kaçınması gerektiğini,aksi takdirde bunun  akaryakıt maliyetlerini artıracağı yönünde ikazda bulunmasıyla ilgiliydi. Trump’a bir mektup gönderen Senatörler Venezuela’nın petrol sevkiyatının engellenmesinin ABD’de akaryakıt maliyetlerini artıracağı ikazında  bulunmuşlardı.

Geçmişe ilişkin değerlendirmelere dair daha da gerilere gidilirse peşpeşe diktatörler tarafından yönetilip siyaset sahnesinde epey kaos dönemi geçirdikten sonra  1958 senesinde demokrasiye geçip 2002’ ye kadar  1992’deki başarısız darbe girişimi hariç       sayılmazsa Bolivarcı sosyalist Devlet Başkanı Hugo Chavez’e yönelik sadece 48 saat süren darbeye kadar darbe ve cunta yönetimine maruz kalmamış olan Venezuela, Demokratik seçimlerle iş başına gelen kesintisiz hükümetler sayesinde Soğuk Savaş boyunca ‘solun güçlenip kimi yerlerde  iktidara gelmesinin beraberinde getirdiği iç savaş-askeri darbe’ döngülerinin dışında kalabilmişti. Esasen Venezuela 1990’lara kadar, müttefiki ABD tarafından Latin Amerika’nın model ülkesi olarak lanse edilmekteydi. Bir nevi proje devlet idi.Peki ne oldu da birden ABD’nin üvey evlat haline getirdiği bir ülke oluverdi. Elbetteki herşey geceden sabaha olmadı.

1970’lerde Venezuela, Latin Amerika’daki en yüksek büyüme oranına ve en düşük eşitsizliğe sahipti. Petrol bonanzası sayesinde hükümet, 1974’ten 1979’a kadar bütün bağımsız geçmişinden daha fazla para harcadı (mutlak anlamda). Nitekim, bu süre zarfında, bu Büyük Venezuela bölgedeki kişi başına en yüksek GSYİH’ye sahipti. Scotch viski dünyadaki en yüksek seviyeydi, orta sınıf Cadillacs ve Buicks’i sürdü ve serbest harcama yapan üst sınıf, “bana iki tane ver” (dame dos) olarak bilinen alışveriş girdabına sarmalanmış halde  Miami’ye gitti. Siyasi olarak ülke, 1977’de Kosta Rika ve Kolombiya ile birlikte Latin Amerika’da yalnızca üç demokrasiden biriydi. Nasıl oldu da   Krizin insani masrafları, yiyecek ve ilaç sıkıntısı, yükselen bebek ölümleri ve dünyanın en yüksek şiddete dayalı suç oranlarına sahip bir ülke oluverdi.

Tuvalet kağıdı, süt, yemeklik yağ, tereyağı ve mısır unu gibi kıt mallar için ucu bucu tükenmeyen muazzam kuyruklar, başkalarının adına beklemek için ödenen profesyonel sıra adaylarına, yeni iş kolları yarattı bunlara “professional line standers” deniyor. Öte yandan bu gelişmeler kuyruklar  vatandaşların kıt  malları bulmalarına yardımcı olacak dijital uygulamalar ortaya çıkmasına neden oldu. Manşetlere kuyruk bekleyenlerin cinayete tanık oluşlarından, doğuran kadınlarına kadar pek çok öykü yansıdı.

Halk sağlığı da aynı derecede kötü hale geldi. Hastanelerin ithal antibiyotik, cerrahi malzeme ve tıbbi malzeme yedek parçaları tükendiğinde, bebek ölümleri %30, anne ölümleri %65 ve sıtma 2016 verileriyle %76 arttı. Silindi artık kalmadı denen hastalık Diptheria- Difteri  geri dönüş yaptı.

1973’te petrol fiyatlarını astronomik hale getiren  Arap petrol ambargosu akabinde başa geçen yapan Carlos Andres Perez hükümeti, petrol gelirlerinin ateşlediği cesaretle kamu harcamlarını 2 senede üçe katladı. Bundan mütevellit  ülkenin 1974’te 8 milyar dolar fazla veren cari işlemler dengesi, 1978’de 6 milyar dolar açık vermekteydi. Perez, çözüm olarak, 1975 senesinde  Petróleos de Venezuela, S.A. – PDVSA’yı kurarak enerji sektörünü devletleştirmeyi denedi. Ancak uzmanların bakışıyla  PDVSA’nın kasasının fütursuzca kamu harcamalarında kullanılması ve 1979’daki İran inkılabı  neticesinde artan petrol fiyatlarının talebi düşürmesi Venezuela’yı 1982’den 1989’a kadar sürecek bir mali buhrana sürükledi. Sonrasında Devletleştirmenin de pek ise yaramadığını gören PDVSA, bu sefer bir dışa açılım politikası güderek uluslararası piyasalarda paydaşlar  bulmaya çalıştı, Avrupa ve Amerika’da rafineriler satın almak gibi girişimler  neticesinde Venezuela, petrol üretimi 1989’da tekrar günlük 2 milyon varilin üzerine çıkarmayı başardı.1989’da Perez, ikinci kez seçimlerde ipi göğüsleyip, bu sefer aynı hataları tekrarlammamak adına  bir teknokratlar hükümeti kurdu, IMF desteğini de arkasına alarak  mali disiplini ön plana çıkaran, “Büyük Dönüşüm” adında bir paket açıkladı. Her ne kadar programın başarılı tarafları olduysa da , önüne geçilemeyen yozlaşma, yolsuzluk kemer sıkma politikalarının yükü, düşen petrol fiyatları ile birleşince “Caracazo” diye anılan büyük protesto dalgaları ülkeyi kasıp kavurdu. Siyasi buhran, biri Hugo Chavez tarafından olmak üzere1992’de iki darbe girişimi , 1993’te Perez’in yolsuzluk nedeniyle görevden edilmesi ile devam ederken, ekonomik krizler de peşi peşine  gelmeye başlamıştı. 1994’te hükümeti devralan Rafael Caldera petrol endüstrisine yabancı yatırımları tekrar teşvik edip, azami petrol üretimi ve ihracı stratejisi ile Venezuela’nın petrol üretimi 1974’ten beri ilk defa tekrar günde 3 milyon varilin üzerine çıkardı, 1998’de günde 3.5 milyon varile yaklaşmıtı.Caldera’nın gayesi , PDVSA’yı uluslararası ortamda rekabet eden bir firma haline getirmekti. Ancak bir kere daha 1998-2000 yılları arasındaki ekononomik krizler nedeniyle düşen petrol fiyatları tekere çomak soktular. Caldera, 1998 sonunda seçimlerde Hugo Chavez’e yenildi. Yaklaşık 14 yıllık Chavez dönemi geliyordu. Zira Rafael Caldera ‘nın hükümeti devraldığı 1994’te Chavez hapisten tahliye olmuş  yeni  siyasi partisini kurmuştu.yapılanmasını tamamlamıştı. Hugo Chavez, hükümeti 1999 başında devraldığında, Venezuela’nın petrol üretimi günde 3.5 milyon varildi, 2013’te hayata gözlerini yumduğunda ise  2.7 milyon varildi.Bu rakam, halefi Maduro’nun yönetiminde günlük 2 milyon varile düşmüş durumdaydı. 2000 senesinde rakibi Francisco Arias’a karşı yarıştığı seçimleri yüzde 20’nin üzerinde bir farkla kazanması farklı bir başarıydı Chavez için. Petrol sektörüne, ilk defa 2001’de el atan Chavez, alışıldık bir reçete ile Venezuela’daki bütün rezerv arama, petrol üretim, satış vb. işlerini hükümete bağlamış bu da  Venezuela’nın bilhassa tetkiki ve çıkarılması çok zor Orinoco Kemeri’ndeki ağır petrol rezervelerinde çalışan BP, Chevron, CNPC, Conoco, Exxon, Lukoil, Petronas, Repsol, Statoil, Total gibi büyük uluslararası firmaların yaptıkları yatırımların hesaplarını altüst eden ilk adım olmuştu. Kısaca Chavez o sene devlete ait petrol şirketi PDVSA’nın (Petroleos de Venezuela, S.A.) ham petrol arama ve çıkarma projelerinde son söz hakkını elde edecek bir yasa çıkardı. Aralık 2002’de PDVSA yönetimi, Chavez’in politikalarının ülkenin petrol üretimini olumsuz etkileyeceğini görerek genel greve gitmişti. Kaynaklar Ülkenin petrol üretiminin, Kasım 2002’de 3.3 milyon varil/gün iken, Ocak 2003’te günde sadece 700 bin varile kadar düştüğünü göstermekte. Ekonominin başaşağı gitmesine rağmen bu protestoya ve arada bir de darbe girişimine direnen Chavez, karşılık olarak 19 bin PDVSA işçisini kovmuş ve o zamana kadar özerk bir yapı olan PDVSA’yı Enerji ve Petrol Bakanlığı’na bağlamış ve “Fonden” adında, petrol gelirlerinin toplandığı ve sadece kendisinin kullanabildiği bir fon kurmuştu Uzmanlara göre ,Chavez’in Venezuela’nın petrol endüstrisine ikinci darbesi 2007’de devlet gelirlerini artırmak için ülkedeki bütün yabancı firmaların operasyonlarında çoğunluk haklarını PDVSA’ya devrederek gelmesiydii.Sert devletleştirme adımları, işten çıkarmalar nedeniyle yaşanan tecrübe ve bilgi kayıpları, Venezuela’nın petrol endüstrisine yapılan yatırımları kesmiş ve büyük operasyonel kabiliyet kaybına yol açtmıştı. Chavez’in popülist politikasının finansmanı da memleketi hayli yormaktaydı. Kanaat önderleri Venezuela’nın en büyük petrol müşterisi hala ABDPetrol endüstrisi, yüksek maliyetli bir endüstri. Üretimi arttırmak değil, sadece sabit tutmak için dahi milyarlarca dolar yatırım gerekmekte olduğu yolunda görüş belrtmekteler ve onlara göre. Yüksek petrol fiyatları, yatırımları kolaylaştıran bir etken. Venezuela’nın petrol üretimini petrol fiyatları 100 doların üzerinde seyrederken dahi arttıramamış olması, endüstrinin çok kötü halde olduğunun göstergesi. Ve  “emperyalist batı” ve “devrim” söylemleri ile atılan bütün bu adımlar Venezuela’yı daha bağımsız bir ülke yapmaktan ziyade bilakis Venezuela iflas etmemek için Batılı petrol firmalarından doğan boşluğu, daha kötü şartlara Çinli ve Rus firmalara vermek zorunda kaldı. Çin, Venezuela’ya petrol karşılığı 2007’den beri 50 milyar dolardan fazla kredi verdi, bunun yarısı civarı petrol olarak Çin’e “ödendi”. Çin’in en büyük petrol şirketi CNPC, Venezuela’da en büyük aktörlerden biri konumuna geldi. Yine kaynakalr Rusya’nın, Chavez iktidarı boyunca Venezuela’ya 11 milyar dolarlık silah sattığına işaret etmekte ve. PDVSA, Rus petrol devi Rosneft’e ortaklık ve Venezuela’nın Amerika Birleşik Devletleri’ndeki rafineri firması CİTGO’yu ipotek olarak verdiğini belirtmekte.

Ve  analizinde(Kozakoğlu) mevcut jeopolitik ironiye işaret etmekte: ABD tarafından yaptırımlara uğrayan Rusya, Venezuela’nın borcunu ödeyememesi durumunda teorik olarak ABD’nin rafineri kapasitesinin %4’üne sahip olabilir. ABD demişken, bütün bu siyasi serüven esnasında, ABD ham petrol ithalinin onda birini Venezuela’dan yaparak Venezuela’nın en büyük petrol müşterisi, bir anlamda en büyük gelir kaynağı olmayı sürdürdü. ABD, hala Venezuela’dan günde 720 bin varil petrol ithal ediyor ve Venezuela’ya günde 110 bin varil ihraç ediyor. Chavez’in popülist politikaları, iyi niyetli ya da bilgisizce, Venezuela ekonomisinin ana gelir kaynağı petrol üretiminin önümüzdeki yıllarda tekrar toparlanmasını imkansız hale getirdi. Halefi Maduro’nun siyasi yolu da benzer  istikamette gitmekte.İranlılar 1951’de Muhammed Musaddık’ı seçimle işbaşına getirmiş ve Musaddık hemen ülkedeki petrol işletmelerini yeniden kamulaştırma yoluna gitmişti. İran’ın petrol üretimi daha önce bir İngiltere – İran ortaklığı olan Anglo-Persian Oil Company’nin elindeydi. Bu şirket daha sonra British Petroleum’a (BP) dönüşecekti. Kamulaştırma kararı, İran petrolünü 2. Dünya Savaşı sonrası ekonomik yapılanma açısından hayli mühim  bir unsur olarak gören ABD ve İngiltere’de büyük kaygı uyandırmıştı. Zira  İngilizlerin İran petrolü üzerindeki imtiyazları sona ermekteydi.

2016 senesinde manşetlere yerleşen habeler Bazı tahminlere göre, 1999’dan o tarşhe kadar  2,5 milyon insan ülkeyi terk etti ve Venezuela şu anda ABD’yi yönetiyor diyordu. iltica talepleri.nin arttığına işaret ediyor, bu yıkıcı gelişmelere paralel olarak, ülke demokratik özellikleri otokratik olanlarla birleştiren bir tür siyasal sistem olan hibrit rejimden tamamen otoriterleşmeye geçti. Hükümet, bölge seçimlerini erteledi ve Ekim 2016’da Maduro’ya karşı muhalefet başkanlığındaki bir geri çağırma referandumunu askıya aldı. Maduro, Millet Meclisi’ni feshetmeye, uluslararası zıtlıkları, büyük gösterileri kışkırtmaya ve kendi partisinin üyelerinden kınanmaya çalıştı.”şeklinde haberleri servis ederken, bazı analistlerin ülkenin iç savaşın eşiğinde olabileceğinden korktuğuna da vurgu yapıyordu.

2017 Ağustos ayında  Venezuela’da binlerce hükümet yanlısı gösterici, ABD Başkanı Donald Trump’un, ülkedeki siyasi krizin çözümü konusunda askeri müdahaleyi bir seçenek olarak öne süren yorumlarına tepki olarak sokaklara çıkması sanki dün gibiydi.

Amerikan karşıtı slogan atan protestocular, hoparlörlerden yayılan salsa müzikleri eşliğinde Caracas’taki başkanlık sarayı Miraflores’e yürüyorlardı. Darbeler darbe girşimleri ve enerji işte Venezuela.

Tüm gelişmeleri sonuca bağlarsak tekrar günümüze, Nisan sonu Mayıs başına  (2019) gelmek gerekiyor.

SONUÇ

IMF -Uluslararası Para Fonu verilerine göre Venezuela ekonomisi 2018 yılında yüzde 18 küçülürken enflasyon aynı yılda yüzde 1.3 milyon düzeyinde gerçekleşti. Borç batağına batmış  ülkede halk, ekonomik zorluklar ve özellikle hiper enflasyon nedeniyle temel ihtiyaç maddelerine ulaşamama sorunlarını yakın zaanda aşacak gibi görünmüyor.

Devlet Başkanı Nicolas Maduro üzerindeki baskıyı arttırmaya çalışan Washington, yaptırım listesine Venezuela’nın petrol şefi ve kilit istihbarat yetkililerini de dahil edeli bir kaç ay geçti ve son darbe girşimi sonrası Venezuela petrolünün en büyük alıcısı olan ABD Başkanı Donald Trump, yönetimi hem İran hem de Venezuela’dan Yakın Dönem Enerji Görünümü’dan gelen ihracatı eşzamanlı olarak kesmek için yaptırımlar kullanmaya çalışırken potansiyel bir ikilemle karşı karşıya kaldı. ABD’de akaryakıt fiyatlarını artırma konusunda endişeli olduğunu ve her iki ülkenin varillerini de aynı anda kaybetmek konusunda endişeli olduğunu açıkça belirtti.3 Mayıs’ta  Reuters’e yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan’ın dünya pazarlarına tedarik sağlama konusunda isteksiz olduğunu ve Haziran’da üretimi artıracağını, ancak ihracatı artırmayacağını öne sürdüğünü bildirdi. Bununla birlikte, ABD’deki güçlü stoklar ve üretimin yardımıyla, petrol piyasalarının  bu hafta bastırılmaya devam etti. Brent ham petrolü geçen Cuma günü 71 doların altında, varil başına 1 doların altına geriledi.

PDVSA’’nın tam kapasiteyle petrol üretme kabiliyetindeki kayda değer düşüş yüzünden, Rusya ve Çin’’den aldığı  kredileri geri ödemek için hükümet ürettiklerinin çoğunu Rusya ve Çin’e ihraç etmekte ve bu bağlamda dev petrol rezervlerini Rusya ve Çin’in erişimine açan Venezuela,’da süreç nasıl ilerleyecek önümüzdeki günlerde izleyeceğiz fakat görünen o ki durum devam edecek zira,üretilen petrolün nitelikli bir şekilde değerlendirilememesi, Çin ve Rusya başta olmak üzere rakip ülkelerin Venezuela’nın petrol yatakları üzerindeki işletim haklarını her geçen gün genişletmesi, ayrıca ABD’li şirketlere Venezuela pazarından pay verilmemesi gibi sebeplerden dolayı, ABD ile Venezuela arasında gerginlik daha da artmakta. Bu arada hatırlatmak açısından Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC), Venezuela’da petrol ve doğalgaz aramalarını yapan en büyük yatırımcıların arasında yeralmakta ve  Çin Venezuela’nın en önemli kreditörlerinden. 2000’li yıllardan itibaren Çin, hızlı büyüyen ekonomisinin enerji ihtiyacını karşılamak için petrol karşılığı kredi anlaşmaları kapsamında Venezuela’ya 50 milyar dolarlık ekonomik gelir sağladı.

CNN’in bildirdiğine göre bu arada, Trump yönetimi, Guaido’nun finansmanına yardım etmenin yollarını arıyor. Rusya, Maduro’yu destekliyor ve Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov Perşembe günü yönetimin duruşunu sert bir şekilde eleştirirken BM tüzüğüne ve uluslararası hukukun ilke ve normlarına dayandığı  pozisyonun izlenen stratei ve politikalarla nasıl birleştirilebileceğine dair umut ışığı görmediğini ifade etmekteydi. Geçtiğimiz hafta Cuma günü Trump – Putin arasında yapılan konuşmada Venezuela’ ya dair, gelişmelerde iki tarafında benzer hisler içindeyiz şeklindeki konuşma ve tavırları hayli ironik ve manidar idi.

5 Mayıs 2019 tarihinde PDVSA resmi sitesinde

“Cumhurbaşkanı Nicolás Maduro tarafından görevlendirilen misyonun yerine getirilmesiyle, petrol işçi sınıfı, süreçlerin iyileştirilmesi ve Bolivarcı Devrim’in liderliğinin güçlendirilmesi ve aynı zamanda etkin bir şekilde ele alınmasının yanı sıra, tekliflerin tartışılmasını ve sistematikleştirilmesini gerçekleştirdi. Kuzey Amerika İmparatorluğu tarafından sürdürülen ekonomik saldırı. Bu sürecin sonucu, Ulusal Deneysel Güvenlik Üniversitesi (UNES) ‘nin merkezinde, Karakas’ta, ana sanayimizin operasyonel ve idari alanlarında ülke genelinde yankıyla gerçekleşti.İşçi sınıfı adına somut dönüşüm önerileri sunan kurucu Mervin Maldonado tarafından daha önce benzeri görülmemiş bir demokratik tatbikat olarak tanımlandığı gibi, “yalnızca bir Nicolás Maduro hükümetinde mümkün, çünkü bir Devrim var” dedi. Sektörel Sosyal ve Bölgesel Sosyalizm Başkan Yardımcısı Aristóbulo Istúriz, Venezuela’da diyalog için 16.800’den fazla meclisin yapıldığını belirtti. İşçi Antonio Machuca için, bu popüler ve katılımcı çağrı “, Devrim içinde işlenen yanlış yönlerin düzeltilmesinde yeni bir yol bulma ve uygulanabilir çözümler üretmek için katkı bulma olasılığını artırıyor. Petrol Bakanlığı olarak yaptığımız öneriler, kollektif çabaya dayalı olarak petrol üretimimizi geri kazanmanın tam yolunu gösteriyor.” şeklinde açıklamalara rastlıyoruz. Bu açıklamalar iki zıt kutbun olayları nasıl farklı noktalardan  anlattıklarına da bir örnek teşkil etmesi açısından önemli.

Oligarşinin bir kısmı, eksen değiştirerek ‘Boli-burjuvazi’, ‘Bolivarcı burjuvazi’ ye dönüşen, üretimi örgütlenememiş olmasının yanısıra mevcut küresel politikalar nedeniyle ve dahi ABD’nin yoğun baskı ve  ambargosuyla  açmazını kısa dönemde aşması beklenmeyen Venezuela’da gelişmeleri gelecekte dünyanın yenilenebilir enerjiye, sıfır emisyon, düşük karbon ve “fosil yakıta hayır” retoriğine yüzünü dönmesi ekseninden tekrar ele almak üzere haftanın kalan kısmının esenlik içinde geçmesini dileyerek  sonlandıralım o halde bu makalemizi de.

Çiğdem Yorgancıoğlu – Energy Contracts Expert / Forensic Person / ‘Enerji Gazetesi’ Author – cigdem.yorgancioglu@enerjigazetesi.ist – http://www.cigdemyorgancioglu.org/

[1] https://www.gecf.org/countries/venezuela

[1] The week in energy: ‘Operation Liberty’ in Venezuela FT-Financial Times Ed Crooks MAY 4, 2019

[1] http://www.aljazeera.com.tr/ulke-profili/ulke-profili-venezuela  The week in energy: ‘Operation Liberty’ in Venezuela FT-Financial Times Ed Crooks MAY 4, 2019

[1] The Week in Energy: Venezuela and Oil”, Financial Times February 2019

[1] https://www.theguardian.com/world/2019/feb/07/venezuela-maduro-us-aid-trucks-arrive-colombia-border

[1] Stay Out of Venezuela, Mr. Trump President Maduro needs to go, but an American-backed coup is not the answer. By The Editorial Board 11 Sept 2018

https://www.nytimes.com/2018/09/11/opinion/venezuela-donald-trump-coup.html

Venezuela Accuses U.S. of Plotting Coup Against Maduro  8 Sept 2018

https://www.nytimes.com/2018/09/08/world/americas/venezuela-coup-plot-maduro.html

[1] Nicolas Maduro © SPUTNİK

[1] https://tr.sputniknews.com/guney_amerika/201708091029630336-rusya-venezuella-pdvsa-yatirim/

[1] 10 Agustos 2017  http://turkrus.com/431411-rusyadan-zor-durumdaki-venezuela-baskani-maduroya-6-milyar-dolarlik-hayat-opucugu-xh.aspx

[1] BBC- Venezuela ekonomisi neden çöktü? Cüneyt Kazokoğlu Enerji piyasası uzmanı 2 Ağustos 2017

Ref:

http://www.pdvsa.com/index.php?lang=es

https://www.independent.co.uk/news/long_reads/how-venezuela-went-from-the-richest-economy-in-south-america-to-the-brink-of-financial-ruin-a7740616.html


Yorum Yaz
Ad Soyad :
E-mail :
Yorum :

Green Pi Enerji

EcoGreen | Biyokütle - Biyogaz - Güneş Enerjisi Santralleri



   GÜNCEL ENERJİ KÖŞE YAZILARI

   TÜM ENERJİ KÖŞE YAZARLARI VE YAZILARI>>

DİL SEÇİMİ:

  • Turkish
  • English

ENERJİ HABERLERİ KATEGORİSİ

SİTE İÇİ ENERJİ ARAMALARI

Enerji Sektörü İş İlanları & Kariyer

Enerji Kütüphanesi



WhatsApp chat