Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, PETROL ve AKARYAKIT SEKTÖRÜ - Tarih : 16 Eylül 2015
Vadeli İşlem ve Emtia Piyasaları Uzmanı Zafer Ergezen, petrol ücretlerinde yaşanan fiyat değişiminin bir kırılma dönemine işaret ettiğini belirterek, “Petrolde yaşanan dalgalanmanın daha daha başında olduğumuzu söyleyebiliriz” dedi.
muhabirine petrol ücretlerinde nihai dönemde gözlenen sert düşüşlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ergezen, petrol ücretlerindeki düşüşün, Türkiye ekonomisi üzerindeki tesirinin döviz kurundaki artışa rağmen nihai 1 senede yaklaşık 7 milyar dolar meydana gelmesinin beklendiğini kaydetti.
Ergezen, petrol ücretlerinde yaşanan fiyat değişiminin, 1980 ve 1998 senelerinde yaşanan kriz zamanları gibi bir kırılma dönemine işaret ettiğini belirterek, 1970 yılında başlayan ve 10 yıl devam eden süreçte, petrol ücretinin yaklaşık 5 kat artış gösterdiğini anımsattı.
Aynı şekilde 1998 yılında başlayan ve 10 yıl devam eden yükselişte petrol ücretinin yaklaşık 7 kat değer kazandığını aktaran Ergezen, “Fakat düşüşlerde aynı şekilde uzun dönemli ve sert oldu. 1980 yılında başlayan ilk düşüş trendi 1998 seneye kadar, yaklaşık 18 yıl sürdü. İkinci Dünya Savaşı ertesi başlayan düşüş trendi ise yaklaşık 15 yıl sürmüştü. Kısaca petrolde yaşanan ana trendler yaklaşık 15-20 yıl vadeli olmaktadır. Aynı fiyat hareketini altın işlemlerinde de görüyoruz” diye konuştu.
Altındaki fiyat hareketlerinin de aynı dönemde benzer davranışlar gösterdiğini kaydeden Ergezen, “Bu açıdan bakıldığında petrolde yaşanan dalgalanmanın daha daha başında olduğumuzu söyleyebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Ergezen, Türkiye’de Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre sabit ücretlerle yüzde 3,8 arttığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Doların değer kazanması ile büyümenin beklentileri aşması piyasa tarafından beklenmiyordu. Lakin nihai bir senede emtiaların genelinde yaşanan fiyat düşüşleri, Türkiye’nin büyümesine olumlu olarak yansıyor. Bu dönemde Brent petrol fiyatı nihai bir senede yaklaşık yüzde 53 değer kaybederken, kahve ve bakır gibi pek çok emtia evvelki yila göre düşüş göstermişti. Enerji ve ara mal girişinin büyük bir bölümünü dışalım ile karşılayan Türkiye’de, emtia ücretlerindeki gerilemenin arz ve gelir tesiri bulunuyor. Fiyat düşüşleri nedeniyle daha fazla ürün alınabilmekte veya elde kalan gelir, düşük maliyet nedeniyle daha fazla olmaktadır. Bu da kur kaynaklı negatif etkiyi azaltmış oldu. Böylece yılın ikinci çeyreğindeki büyüme rakamı beklentilerin üzerinde gerçekleşti.”
“Son yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin enerji köprüsü olma hayallerini de vurdu”
Zafer Ergezen, TL’nin dolar karşısında yıl başından bu yana yaklaşık yüzde 30 değer kaybettiğini belirterek, nihai iki aydaki değer kaybının ise yüzde 40 meydana geldiğini ifade etti. Brent petrol ücretindeki değer kaybının ise yaklaşık yüzde 12 olarak gerçekleştiğini aktaran Ergezen, evvelki yila göre ise değer kaybının yaklaşık yüzde 53 meydana geldiğini dile getirdi.
Ergezen, nihai iki yıldaki döviz kuru ve petrol fiyatları göz önüne alındığında, petrol ücretinin yaklaşık yüzde 13 değer kaybettiğini belirterek, “Böylece petrol ücretlerindeki düşüşün, Türkiye ekonomisi üzerindeki tesirinin döviz kurundaki artışa rağmen nihai 1 senede yaklaşık 7 milyar dolar olması beklenmektedir. Bu hesaplamada enerji ithalatında uzun dönemli sözleşmeler olsa bile, petrolün plastikten temizliğe birçok alanda kullanıldığının göz önüne alınması gerekir” şeklinde konuştu.
Enerji sektöründe bütün bunlar yaşanırken, Türkiye’nin yeni enerji merkezi olma hayalleri olduğuna işaret eden Ergezen, “Hatta Rusya ve Avrupa ile yaşanan kriz ve İran’a uygulanan ambargoların hafifletilmesiyle, Türkiye’nin enerji köprüsü olma yolunda önü açıldı. Bu dönemde en önemli gelişme ise Türkiye içerisinde yaşanan terörün ve istikrarsızlığın azalmış olmasıydı. Böylece pek çok analist Türkiye’nin yeni enerji merkezi olma gücüne dikkati çekiyordu. Lakin nihai yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin enerji köprüsü olma hayallerini de vurmuş oldu. Aynı zamanda Suriye ve Irak’ın kuzeyinde yaşanan istikrarsızlık da bu endişeleri destekliyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Enerji Enstitüsü