Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ - Tarih : 18 Haziran 2021
2023 yılına kadar, üretimdeki tüm sivil uçak motorlarının % 100 sürdürülebilir havacılık yakıtlarıyla uyumlu olduğunu kanıtlamayı ve sürdürülebilir havacılık için BM Race to Zero hedefine katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Sıfır karbon ekonomisine geçişi hızlandırıyor
Net sıfır karbon ekonomisini güçlendirme yolunda attığı adımları açıklayan Rolls-Royce, en geç 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmak için aksiyonlar belirlediğini duyurdu. Çizdikleri yol haritası kapsamında havacılık, ulaşım ve enerji üretimi dâhil olmak üzere küresel ekonominin önemli alanlarında 2050 yılına kadar net sıfır karbona ulaşılmasını sağlamada öncü bir rol oynayacaklarını belirten Rolls-Royce, bu doğrultuda teknolojik yeteneklere nasıl odaklanacaklarını açıkladı. Hedeflenen bu odağın, sürdürülebilir yakıtların daha hızlı bir şekilde devreye alınmasını ve verimlilikte kademeli iyileştirmeleri sağlayan yeni teknolojilerin geliştirilmesini içerdiği ifade edildi. BM Race to Zero kampanyasına katılımından bir yıl sonra şirket, tüm yeni ürünlerini 2030 yılına kadar, hizmette olan tüm ürünlerini ise 2050 yılına kadar net sıfırla uyumlu hâle getirme planlarının olduğunu açıkladı. Net sıfıra uyumlu hale getirilecek bu ürünlerin hâlihazırda ekonominin karbon oranı en yoğun olan alanlarından bazılarına güç sağladığı belirtildi. Buna ek olarak, özellikle uzun mesafe havacılık olmak üzere bazı pazarların karbondan arındırılmasında kilit rol oynayan sürdürülebilir yakıtların kullanımını hızlandırmak için kısa vadeli hedefler de belirlendiği de vurgulandı. Güç Sistemleri portföyünde oldukça ileri seviyede bulunduklarını belirten şirket, bunun sonucu olarak da 2030 yılına kadar satılan yeni ürünlerin ömür boyu emisyonlarını % 35 oranında azaltmak amacıyla bilime dayalı bir ara hedef tanımlayabilmek için yeterince güvenilir verilere sahip olduklarına dikkat çekti.
Paris Anlaşması iklim hedeflerini karşılamak için sistem değişikliği sağlıyor
Net sıfır karbona ulaşmak için tek bir çözüm yolu bulunmadığını belirten şirket, eş zamanlı olarak birden fazla alanda yenilik yapıldığını açıkladı. Yapılan açıklamalarda teknolojik çözümlerin hızı ve önceliklendirilmesinin yanı sıra politikada küresel tutarlılık ve işbirliğinin de başarıya ulaşmada kilit önem taşıdığı belirtildi. Bu nedenle de ilerlemeyi hızlandırmak için faaliyet gösterdikleri 3 kritik alanda (ulaşım, enerji ve kentsel dönüşüm) iş ortakları, endüstri liderleri ve hükümetlerle işbirliklerinin genişletildiği ifade edildi. Rolls-Royce, karbondan arındırılması zor olan bu sektörlerde, Paris Anlaşması iklim hedeflerine ulaşmak ve küresel sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlamak için teknolojik atılımlar gerektiğinin BM Race to Zero tarafından kesin olarak tespit edildiğini vurguladı.
Konu hakkında açıklamada bulunan Rolls-Royce CEO’su Warren East, şunları söyledi: “Rolls-Royce olarak teknolojinin pozitif ve dönüştürücü potansiyeline inanıyoruz. Bu doğrultuda modern dünyanın etkin işleyişinin merkezinde yer alan güce öncülük ediyoruz. İklim kriziyle mücadele etmek için bu gücün net sıfır karbon emisyonu ile uyumlu hâle getirilmesi gerekiyor. Bu, toplumsal bir zorunluluk ve aynı zamanda günümüzün en büyük ticari ve teknolojik fırsatlarından biri. Ürünlerimiz ve hizmetlerimiz; dünya nüfusu arttıkça güce olan talebin fazlalaştığı, şehirleşmenin ve refahın giderek arttığı ve daha fazla elektriğe ihtiyaç duyulan havacılık, ulaşım ve enerji üretiminde kullanılıyor. Bu sektörler aynı zamanda net sıfır karbona ulaşmanın en zor olduğu sektörler. Sonuç olarak, yenilikçi teknolojimiz, net sıfır karbonlu bir geleceğe küresel geçişi sağlamada ve hatta hızlandırmada önemli bir role sahip. Dünya COVID-19 pandemisinin etkilerinden çıkmaya ve toparlanmaya çalışırken, küresel ekonomik büyümenin net sıfır karbonlu bir gelecekle örtüşebileceğine ve Rolls-Royce’un bunun gerçekleşmesine yardımcı olabileceğine inanıyoruz.”
COP26 BM Üst Düzey Destekleyicisi Nigel Topping ise konu hakkında şunları belirtti: “En geç 2050 yılına kadar sıfır emisyonlu bir ekonomiye giden yarışı kazanmak için ekonominin karbondan arındırılması en zor olan kritik alanlarında (enerji, ulaşım ve inşa edilmiş çevre) radikal işbirliği ve teknolojik atılımlar yapılması gerekiyor. Endüstriyel teknoloji çözümlerini toplumun ihtiyaç duyduğu sistem değişikliğini sağlamak için düzenleyen Rolls-Royce, kendisini günümüzün belirleyici ekonomik fırsatının ön saflarına koyarak, müşterilerin satın almak istediği, yatırımcıların desteklediği ve en akıllı yeteneklerin kullanıldığı çözümleri bizlere sunuyor.”
Geçişi sağlayabilecek yeniliklere öncülük ediyor
En güç teknolojik zorluklardan bazılarına çözümler üretme konusunda uzun yıllara dayanan deneyime sahip olan Rolls-Royce, bir süredir çabalarını sürdürülebilir güç yaratmak üzerinde yoğunlaştırdıklarını belirtti. Hâlihazırda dünyanın en verimli sivil uçak motorunu hizmete alan şirket, Trent XWB ve ondan sonra gelen UltraFan® motorlarının, ilk nesil Trent motorlarına kıyasla % 25 daha verimli olacağını ve sürdürülebilir havacılık yakıtları ekonomisini önemli ölçüde iyileştireceğini ifade etti. Rolls-Royce yetkilileri ayrıca, bir mikro şebeke şirketi kurduklarını ve buna bağlı olarak şehirlere veya endüstriyel süreçlere verdikleri gücü dönüştürme potansiyeline sahip küçük bir modüler reaktör (SMR) elektrik santrali tasarladıklarını da hatırlattı. Öte yandan, şirketin batarya depolama teknolojisine yatırım yaptığı, yakıt hücrelerinin tanıtımlarını hayata geçirdiği, tamamen elektrikli ve hibrit elektrikli uçuşta lider konumunda olduğu açıklandı. Bu kapsamda, önümüzdeki ay tamamen elektrikli uçak olan Spirit of Innovation’ın dünya hız rekorunu kırmak için göklerle buluşacağını belirten Rolls-Royce, müşterek ve bireysel tüm bu teknolojilerin, şirketin net sıfır karbon bir dünya imkânı sunmak için sahip olduğu kapsamlı uzmanlığı temsil ettiğini belirtti.
Ar-Ge yatırımını daha düşük ve net sıfır karbonlu çözümlere yönlendiriyor
BM Race to Zero kampanyası kapsamında verdikleri taahhütler doğrultusunda Rolls-Royce, iş modelini Paris İklim Anlaşması hedefleriyle uyumlu hâle getirdiklerini ve küresel ekonomiyi net sıfır karbona taşıyacak yol haritasını belirlediklerini açıkladı. Bu doğrultuda şirket, mevcut kapsamlı Ar-Ge harcamalarına ayırdıkları payı % 50‘den 2025’e kadar en az % 75‘e çıkaracaklarını, böylece daha düşük karbon ve net sıfır teknoloji çözümleri için daha fazla kaynak sağlayacaklarına duyurdu.
Karbondan arındırma stratejisi
Stratejinin birbiriyle bağlantılı 3 ayağı vardır:
1- Faaliyetleri karbondan arındırmak: Rolls-Royce, 2030* yılına kadar kendi faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonları ortadan kaldıracağını belirtti. (Kapsam 1 & 2). Bu doğrultuda, 2022 yılında net sıfır karbon statüsüne ulaşan ilk Rolls-Royce tesisi olacak olan İngiltere’nin Bristol kentindeki üretim tesisi gibi bazı tesislerin şirketi bu hedefe daha erken ulaştıracağı açıklandı.
2- Karmaşık ve kritik sistemleri karbondan arındırmak: Ürünlerinin net sıfıra uyumlu bir şekilde kullanılmasını sağlayacağını açıklayan şirket, net sıfıra küresel geçişi hızlandırabilecek yeni teknolojilere öncülük edeceğini ifade etti. Öte yandan şirket, net sıfır karbona ulaşmak için küresel ekonominin omurgasını oluşturan sistemlerin büyük çapta bir dönüşüm gerektirdiğini açıkladı. Sürdürülebilir yakıt ekonomisini iyileştirmek için Rolls-Royce, ilk olarak motor portföyünün verimliliğini yeni nesil teknolojilerle daha da geliştirerek bu geçişi hızlandırmaya yardımcı olacaklarını belirtti. İkinci olarak, yakıt hücreleri, mikro şebekeler, hibrit elektrikli ve tamamen elektrikli teknolojiler dâhil olmak üzere yeni düşük veya sıfır emisyonlu ürünler sunulabileceği ifade edildi. SAF’lerin devreye alınmasını hızlandırmaya yardımcı olmak için ise, üretimdeki tüm sivil uçak motorlarının 2023 yılına kadar testler yoluyla % 100 SAF ile uyumlu hâle getireceğini açıklandı. Bu hedeflerin, mevcut Trent jet motor filolarının üçte ikisinin** ve iş jeti motor filolarının beşte üçünün, 3 yıl içinde SAF‘ye hazır olacağı ve 2030 yılına kadar havacılıkta kullanılan tüm yakıtın % 10‘unu SAF’in oluşturacağı şeklindeki BM Race to Zero hedefiyle uyumlu olacağı anlamına geldiği belirtildi. Buna ek olarak, günümüz SAF’leri, karbon emisyonları yaşam döngüsünü % 70’e kadar azalttığı ancak sentetik olarak türetilmiş yakıtlar için üretim yolları olgunlaştıkça bu oranın % 100‘e kadar yükselebileceği ifade edildi. Rolls-Royce, ürettiği motorları kullanan silahlı kuvvetlerdeki müşterileriyle de aynı hedefe ulaşmak için birlikte çalışacağını ve SAF’lerin kullanımı arttıkça gelecekteki savaş sistemlerinin net sıfır karbon ile uyumlu olmasını sağlayacağını açıkladı. 2023 yılına kadar, yeni nesil mtu 2000 ve 4000 Serisi motorlarının sürdürülebilir yakıtlarla kullanımını da belgelendirmeyi planlayan Rolls-Royce, bunların ürettiği pistonlu motorların büyük kısmını oluşturduğunu, enerji üretiminden demiryolu ve taşımaya kadar çeşitli uygulamalarda kullanıldığını ifade etti. Belirlenen tüm bu 2023 hedeflerine ulaşmanın artık şirketin yönetici ücret politikalarının bir parçasını haline geldiği belirtildi.
3- Fikir savunuculuğu: Şirket, bu hedefe ulaşmak için kamu ve politika desteğiyle gereken etkin ortamı aktif olarak savunacağını duyurdu.
Teknolojik inovasyonlar:
– Kentsel hava hareketliliği pazarında göstericiler üretme dönemini tamamlayan Rolls Royce, tamamen elektrikli havacılıkta İngiliz Vertical Aerospace, İtalyan uçak üreticisi Tecnam ve Norveç havayolu Wideroe gibi şirketlerle ticari anlaşmalara doğru geçiş yaptıklarını açıkladı. Ayrıca, hâlihazırda havacılık alanındaki en güçlü hibrit-elektrikli tahrik sistemini test ettiklerini belirten şirket, birinci nesil Trent motorlarına kıyasla % 25 daha verimli olacak ve SAF ekonomisini iyileştirecek UltraFan uçak motorunda da ilerlemeler kaydedildiğini ifade etti. İngiltere’deki Tempest programına katılımları kapsamında şirket, savunma uygulamalarında SAF’lerin kullanımıyla ilgili incelemeler yaptıklarını belirtti.
– Yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda, ücra yerleşim bölgelerinde yenilenebilir enerji kullanımını yaygınlaştırmaya ve enerji oranı yoğun olan dijital ekonomiyi genişletmeye yardımcı olmak için tamamen şirket tarafından geliştirilen batarya depolama çözümleri ile mikro şebekelerin geliştirilip, müşteriyle buluşturulduğu belirtildi. Ayrıca, endüstriyel taşıtlar ve süreçler için temiz güç sağlamak üzere yakıt hücreleri sunularak ek işlevsellikler üzerinde araştırmalar yapıldığı da ifade edildi.
– Rolls-Royce’un Almanya’daki Power Systems tesisinde ise hidrojen yakıt hücresi modüllerinin test edildiği ve 2023 yılına kadar 2 MW‘lık hidrojen yakıt hücrelerinin operasyonel mikro şebeke göstericilerine entegre edilmesinin planlandığı açıklandı.
– Parçası olduğu SMR konsorsiyumuyla şirketin enerji üretimine yenilikçi bir yaklaşım getirdiği ve bu sayede nükleer enerjinin maliyetinde ciddi değişiklik yaratarak net sıfır karbona önemli bir katkı sağlamaya hazırlandığı ifade edildi. Bu doğrultuda 470 MW‘lık her bir SMR’ın, bir milyon evden oluşan bir şehrin karbondan arındırılmasına yardımcı olabileceği belirtildi. Birleşik Krallık Hükümeti desteği ve üçüncü kuruluş yatırımlarıyla geliştirilen programın tasarım onayı yolunda yeni bir aşamaya gelindiği ve gelecek 10 yıl içinde şebekeye güç sağlanabileceği açıklandı.
Sürdürülebilir net sıfır güce öncülük etmeyi amaçlayan Rolls-Royce, gelecekteki inovasyon çalışmalarının ve büyüme hedeflerinin merkezinde bu stratejiyi bulunduracaklarını vurguladı. Karbondan arındırma stratejisi ile Rolls-Royce’un yalnızca net sıfır odaklı gelecekle uyumlu olmasının değil, net sıfırı etkinleştirmesinin de sağlanacağı açıklandı.
Rolls-Royce net sıfır rapor özeti için https://www.rolls-royce.com/~/media/Files/R/Rolls-Royce/documents/others/rr-net-zero-exec-summary.pdf adresini ve şirketin net sıfır karbona geçişe öncülük etmek için attığı adımlar ve izlediği yola ulaşmak için https://www.rolls-royce.com/~/media/Files/R/Rolls-Royce/documents/others/rr-net-zero-full-report.pdf ziyaret edebilirsiniz.