Kategori : DOĞALGAZ ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 21 Eylül 2014
Dünyanın özellikle Avrupa’nın enerji dengeleri açısından Bakü’de yarın önemli bir adım atılıyor. Rus doğalgazına bağımlı olan Avrupa’nın elini rahatlatacak, Azeri gazının Avrupa’ya ulaştırılmasını sağlayacak projeye kaynak olacak doğalgazın çıkarılması için ilk temel atılıyor.
Hem Türkiye hem de Avrupa ülkeleri, her geçen gün artan enerji ihtiyacını, büyük ölçüde tek kaynaktan, Rusya’dan karşılıyor. Başka alternatif bulunmaması nedeniyle ortaya çıkan bu zorunluluk, doğalgaza bağımlı ülkelerin dış politikalarının belirlenmesinde büyük bir etken halini alıyor ve Rusya’nın elini güçlendiriyor.
Hem Avrupa ülkelerinin hem de Amerika Birleşik Devletleri’nin uzun süredir bu dengeyi değiştirmek için verdiği uğraşlar bundan birkaç yıl önce Azeri gazının Avrupa’ya ulaştırılması projesiyle meyvelerini verdi. Güney Gaz Koridoru olarak da adlandırılan bu proje kapsamında ilk somut gelişme yaşanıyor. 20 Eylül’de, Bakü’nün 60 km güneyindeki Şahdeniz sahasından bu hatta sağlanacak gazın çıkarılması için yapılacak yatırımın temeli atılacak.
Bu, Avrupa ülkelerinin, 2009 yılı kış aylarında ilk sinyalleri alınan Rusya-Ukrayna kriziyle birlikte enerji güvenliğini sağlama amacıyla başladıkları alternatif arayışında ilk somut adım. Daha önce yıllarca üzerinde çok tartışılan ancak hayata geçirilemeyen Nabucco’nun ardından geliştirilen bu proje üç aşamada gerçekleşecek.
Birinci aşamada, doğalgaz Şahdeniz sahasından çıkarılıp Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Türkiye sınırına ulaşacak. Proje, ikinci aşamada yani Türkiye’de Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) adını alıyor ve1841 kilometre uzunluğundaki hat 19 ilden geçerek Bulgaristan-Yunanistan sınırında Avrupa’ya ulaşıyor. Bu noktadan itibaren artık adı Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) oluyor. Bu aşamada da 870 kilometrelik bir boru hattı inşası öngörülüyor. Son durak gazın Avrupa pazarlarına satılacağı İtalya kıyıları.
Artan ihtiyaç, azalan üretim, güçlenen Rusya
20 Eylül’de Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de atılacak bu adım, sadece bu proje için değil tüm Avrupa, Türkiye ve artık enerji ihtiyacını bağımsız olarak kendi kendine karşılıyor olsa da enerji satrancının en büyük oyuncularından Amerika Birleşik Devletleri için de çok anlamlı.
Güney Kafkasya Gaz Koridoru için kurulan konsorsiyumun liderliğini yürüten BP tarafından yayınlanan istatistikler bu tabloyu net olarak ortaya koyuyor. Buna göre, gelecek 20 yılda doğalgaz, tüm dünyada talebin en çok artacağı enerji kaynağı. Yine aynı istatistiklere göre, dünyanın en büyük gaz ithalatçısı konumundaki Avrupa kıtası ülkelerinin kendi ihtiyaçlarını karşılayacak enerji kaynakları üretimi, giderek azalıyor.
BP tarafından yapılan projeksiyon, bundan birkaç yıl önce 2012 yılında toplam enerji ihtiyacının yarısını kendi üretimiyle karşılayan Avrupa’nın, 2035 yılında 600 milyar metreküpe çıkacak ihtiyacın yarısından fazlasını Rusya’dan karşılamak durumunda kalacağını gösteriyor.
Yani aslında Avrupa için tablo şu sözlerle özetlenebilir, “İhtiyaç artıyor, kendi ülkelerinde üretim azalıyor ve tek ülkeye bağımlılar ve o ülkenin Rusya olması da tabloyu biraz daha içinden çıkılması zor bir hale getiriyor.”
Avrupa, Rusya’nın bu tablo üzerindeki etkisini Ukrayna kriziyle birlikte hiç olmadığı kadar net görme imkanı buldu. 2009 yılında iki ülke arasında yaşanan ilk ve aslında bugün yaşananlara göre çok daha küçük olan krizde Rusya, Ukrayna’nın gazını kesmiş ve Türkiye’den başlayıp, Bulgaristan ve diğer Avrupa ülkelerine kadar uzanan bir çizgide önemli sorunlara neden olmuştu. Ve o tarihten bu yana Avrupa’nın üzerinde demoklesin kılıcı gibi asılı duran bu tehdit, muhtemelen esas etkisini bu kış gösterecek.
Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimde ağırlığını Ukrayna’dan yana koyan Avrupa, kış ayları yaklaşırken gaz kesintisi ihtimaline karşı olası senaryolar üzerinde çalışıyor. Ve yazılan senaryoların her birinin sonunun kötü bitmesi, Avrupa’yı gündemdeki tek somut alternatif olan Azeri gazının Avrupa’ya taşınması konusuna daha da dört elle sarılma noktasına getiriyor. Çünkü Azeri gazı artık çoktan kaybedilmiş olan bugünü kurtarma anlamında bir fayda sağlamasa da 5-6 yıl sonrasında Avrupa’nın elini rahatlatma konusunda tek somut alternatif.
Haberin Devamı için tıklayınız>>>
Kaynak: Aljazeera