Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ - Tarih : 13 Aralık 2012
TEMA Vakfı, Taraflar Konferansı’nı, Genel Müdür M. Serdar Sarıgül ve Çevre Politikaları Koordinatörü ve İklim Projeleri Sorumlusu Gökşen Şahin’in katılımıyla başından sonuna kadar takip etti.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 18. Taraflar Konferansı, 26 Kasım – 08 Aralık tarihleri arasında Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirildi. TEMA Vakfı, Taraflar Konferansı’nı, Genel Müdür M. Serdar Sarıgül ve Çevre Politikaları Koordinatörü ve İklim Projeleri Sorumlusu Gökşen Şahin’in katılımıyla başından sonuna kadar takip etti.
Bilimin tavsiye ettiği sera gazı azaltım seviyelerine ulaşmamız neredeyse imkânsız görünüyor!
195 ülkenin taraf olduğu Taraflar Konferansı’nı değerlendiren TEMA Vakfı Genel Müdürü M. Serdar Sarıgül, Doha’da gerçekleştirilen iklim müzakerelerinin ‘tutulmamış sözler’ ve ‘kirletmeye devam’ olarak özetlenebileceğini söyledi. Sarıgül şöyle devam etti: “Birkaç hafta önce Uluslararası Enerji Ajansı ve Dünya Bankası tarafından yayınlanan bilimsel raporlarda, sera gazı azaltımları konusunda ülkelerin çok daha hevesli davranmaları gerektiği belirtilmişti. 1 Ocak 2013’te başlayacak Kyoto Protokolü ikinci yükümlülük döneminde, ilk dönemde bazı ülkelere tanınan sera gazı artırım haklarının yani kirletme haklarının devam etmesine karar verildi. Bu durum yalnızca politik iradeyi ve azaltım hedeflerini geciktirmeye yarayacak. Böyle devam edersek, bilimin tavsiye ettiği sera gazı azaltım seviyelerine ulaşmamız neredeyse imkânsız görünüyor.”
Uzun dönemli adil ve bağlayıcı bir anlaşma bu politikalar ile çok zor
TEMA Vakfı Çevre Politikaları Koordinatörü ve İklim Projeleri Sorumlusu Gökşen Şahin de bağlayıcı nitelikte yeni bir anlaşmanın oluşturulması ve bu anlaşmanın 2015’te imzalanarak, 2020’de yürürlüğe girmesi konusunda çalışan Durban Platformu Çalışma Grubu’nun çıktılarını değerlendirdi. Şahin şunları söyledi: “Katar’da oluşturulan metinlerin iklim değişikliği ile mücadele için gerçekten yapılması gerekenler seviyesine gelebilmesi için ülke delegasyonlarının, başkentlerine dönüp gerçekten çalışmaya başlamaları gerekiyor. Şu anda alınan kararlar ile bağlayıcılığı olan, adil ve sera gazı azaltım konusunda gerçekten doğru adımları hayata geçirecek bir anlaşma mümkün görünmüyor. İklim değişikliği bağlantılı felaketlerden etkilenen ülkelerin zarar ve kayıpları ile ilgili çalışma programının oluşturulmasının dahi önümüzdeki yıla bırakılması da birçok ülkenin süreçten kaçmak konusundaki çabalarına işaret ediyor” dedi.
Türkiye, iklim müzakerelerinde üzerine düşen sorumluluğu gerçekleştirmek için şunları yapmalıdır:
• Türkiye sera gazı salımları için mutlak azaltım hedefi koymalı ve yeni bağlayıcı bir anlaşmanın oluşturulması sürecinde etkin rol oynamalı.
• Bu hedef, iddialı enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji hedefleri ile desteklenmeli, bu alanlara yatırım artırılmalı.
• İklim değişikliğine uyum kapasitesini zayıflatan projeler derhal durdurulmalı, ekosistemleri bütünsel bir şekilde koruyacak uyum planları hazırlanıp uygulamaya konulmalı.
• Fosil yakıtlara uygulanan vergilerden elde edilen gelirlerin yine fosil yakıt yatırımlarını teşvik etmek için kullanılıyor. Söz konusu gelirler iklim değişikliği ile mücadele ve iklim değişikliğine uyum çabalarında kullanılmalı.
Kaynak: Yeşil Ekonomi