Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, GÜNEŞ ENERJİSİ, HES & HİDROELEKTRİK SANTRALİ, JEOTERMAL ENERJİ, RÜZGAR ENERJİSİ & RES - Tarih : 27 Ekim 2013
Hızla artan nüfusun ve gelişen sanayinin enerji gereksinimleri kısıtlı kaynaklarla karşılanamamakta, enerji üretimi ve tüketimi arasındaki fark giderek artmaktadır. Küresel enerji tüketiminin , 2035 yılına gelindiğinde 1998 yılında tüketilen enerjinin iki katı ,2055 yılına gelindiğinde ise üç katı olacağı tahmin ediliyor.
Bununla birlikte ”yenilenemeyen” petrol, doğalgaz, kömür gibi enerji kaynakları insan sağlığını giderek daha fazla tehdit eder hale gelmiştir. Öte yandan ulaştırma sektöründe kullanılan enerji tüketiminin %95’i petrolden karşılanmaktadır. Bu oranın gelecek 5 yıl içerisinde gelişmiş ülkelerde %1.5 ,gelişmekte olan ülkelerde ise %3.6 düzeyinde olacağı tahmin edilmektedir.
Fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan karbondioksit (CO2) miktarı ormanların azalmasıyla giderek artmakta, bu nedenle atmosferdeki diğer gazlarla güneş ışınlarının yansımasını engellemekte bu sebeple ” sera etkisi ” oluşmaktadır. Küresel ısınmanın bu şekilde artmasıyla 2040 yılına gelindiğinde deniz seviyesinin bir metreye kadar yükseleceği ve bazı şehirlerin sular altında kalacağı öngörülmektedir.
Diğer taraftan, İkinci Dünya Savaşı sonrasında barışçıl amaçlarla kullanılmaya başlanan nükleer enerjiye duyulan güven ,bugün dünyadaki elektrik enerjisinin %17’sini üretse de ”Çernobil Nükleer Kazası” sonucu azalmaya başlamıştır. Günümüzde 1000’i aşkın ticari, askeri ve araştırma amaçlı nükleer reaktör işletilmekte, ancak yeni tesisler açılması yoğun tartışmalara sebep olmaktadır.
Bütün bu gelişmelerin yanı sıra petrolün 50 yıl, doğalgazın 200 sene içerisinde tükeneceğinin tahmin edilmesiyle insanoğlu doğa dostu, temiz ve daha ucuz enerji kaynaklarına yönelmiştir. Bu kapsamda dünyanın her yerinde kullanılma alanı olan ve sürdürülebilir olması özelliği taşıyan ”yenilenebilir enerji kaynakları” nın daha fazla kullanılmasına yönelik adımlar atılmaya başlanmıştır.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Nedir ve Neden Önemlidir ?
Yenilenebilir enerji kaynağı ”Doğanın kendi evrimi içerisinde bir sonraki gün aynen kalabilen enerji kaynağı” olarak tanımlanmaktadır. Bu kaynakların en büyük özellikleri, CO2 emisyonlarını azaltarak çevrenin korunmasına yardımcı olmaları, yerli kaynak oldukları için enerjide dışa bağımlılığı azaltmaları ve kamuoyundan ciddi destek almalarıdır. Böylelikle yenilenebilir enerji kaynakları, ulaşılabilirlik (Accessibility), mevcudiyet (Availability), kabul edilebilirlik (Acceptability) özelliklerinin hepsini taşımaktadır.
Yenilenebilir enerji kaynakları; hidro, jeotermal, güneş, rüzgar, odun, bitki artıkları, biyokütle, gel-git ve dalga olarak kabul edilmektedir.
Rakamlarla Yenilenebilir Enerji
Hidro enerji ve barajlar, atmosferi etkileyen zehirli gaz ve parçacık deşarjlarının olmaması, yenilenemeyen enerji kaynaklarıyla kıyaslandığında işletim maliyetlerinin azlığı sebebiyle vazgeçilmez olmaktadır. Günümüzde potansiyel hidro enerjinin yalnızca üçte biri kullanılabilmektedir. Bu oran dünya elektrik üretiminin %17 sine karşılık gelmektedir.
Enerji tüketiminde dünya ortalamasının çok altında olan ülkelerde hızla artan nüfusun ihtiyaçları karşılamak için kalkınmış ülkelere göre çok daha fazla güç ve enerjinin çok kısa sürede oluşturulması gerekmektedir. Dünyada güneş enerjisinden ısı elde etme projelerinin yaygınlaştığını görüyoruz. İsveç gibi güneşi çok az gören bir ülkede bile dışarıda sıcaklık -4 dereceyken güneş enerjisi depolayan araçlardan 70 derecede su elde edilebilmektedir. Gürültü kirliliğine neden olduğu, televizyon ve radyo sinyallerini engellediği ve kuşlara zarar verdiği iddia edilen rüzgar türbinlerininde yaygınlaşmaya başladığı görülmektedir. Kapasitesi 5 MW’a kadar çıkan rüzgar türbinleri Amerika, İngiltere, Danimarka ve Almanya da yaygın olarak kullanılmaktadır.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2002 tarihli raporunda, küresel enerji üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının % 13.8 olduğu belirtilmiştir. Bu orandan yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının kısıtlı olduğu görülse de önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde bu oranın daha da artacağı tahmin edilmektedir. Nitekim, Shell Uluslararası Petrol Şirketi 2025 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji üretimine olan katkılarının günümüzde fosil yakıtların ürettiği enerjinin üçte ikisi olacağını açıklamıştır.
”Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli” ( Intergovernmental Panel of Climate Change) 1995 yılı değerlendirmesinde bu oranın beşte iki seviyesinde olacağını açıklamıştır. Bazı kaynaklara göre, 2020 yılında dünyada üretilen elektriğin %50’sinin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanacağı iddia edilmektedir. Bu da yenilenebilir enerji kaynaklarının önümüzdeki yıllarda dünya elektrik üretimine olan katkısını gözler önüne sermektedir.
Yazan: Fatih MİRZEOĞLU – Makina Mühendisi / Enerji Gazetesi
Yayıncı: Enerji Gazetesi