Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, ENERGY EFFICIENCY NEWS - Tarih : 17 January 2013
Bir yandan körüklenen tüketim odaklı yaşam, teknolojinin çok hızlı ilerlemesi -belki insanoğlunun ihtiyaç duyabileceğinden daha hızlı-, nüfus artışı ve “büyüme” niyetli politikalar, öte yandan fosil yakıtların tükenme noktasına gelişi, ülkeleri enerji çıkmazından kurtulmak için kirli, pahalı ve toplu ölümlere yol açacak kadar sağlıksız enerji kaynaklarına yöneltti. 1970′lerdeki petrol krizini ve çevre kirliliğiyle ilgili kaygıları takip eden süreçte dünya, yenilenebilir enerji kaynakları üzerine durmaya başladı.
Yapı sektörü, giderek artan enerji ihtiyacına bağlı olarak, dünya genelindeki malzeme ve enerjinin %40′ını kullanması dolayısıyla enerji verimliliğini sağlamak zorunda olduğunun bilincine varmış durumda. Bu yüzdendir ki yeşil binaların en hassas oldukları konu, enerji ve atmosfer kalemleridir. Peki yeşil bir bina, enerji verimliliğini nasıl sağlar? Öncelikle operasyonel enerjisini düşürmekle işe başlayabilir. Kullanılmayan elektrik-elektronik aygıtları, aydınlatmaları kapalı durumda tutmak, enerji tüketimi az ürünler kullanmak kişisel olarak ilk adımda yapabileceklerimizden…
Az enerji harcamak. Türkiye’de binalarda kullanılan enerjinin %70-%90′ı ısıtma ve soğutma için harcanıyor. Geri kalan kısmı da elektrik ve aydınlatma için kullanılıyor. Isı yalıtımsız binalarda dışarıya kaçan sıcak/soğuk hava dolayısıyla hem ısınıp soğuyamıyoruz hem de kullandığımız enerjiyi israf etmiş oluyoruz. Binayı gereği gibi yalıtmanın, %50′ye varan oranlarda tasarruf sağladığı biliniyor (Yeni yapılan binalarda ısı yalıtımı devlet tarafından zorunlu hale getirildi. Eski binalar ise 2017 yılına kadar ısı yalıtımı yaptırmak zorunda). Isıtma, soğutma ve havalandırmayla ilgili doğal havalandırma olanaklarını değerlendirmek (pasif havalandırma) binanın tasarım aşamasında önemli bir yer tutuyor. Binanın güneşe göre konumu, havalandırma pencereleri, havalandırma avluları ve hava sirkülasyonu sağlayacak şekilde iklime göre tasarlanmış boşluklar/pencereler, ısıtma-soğutma yükünü azaltacak cephe kaplama malzemeleri ve cam özellikleri, proje aşamasında enerji tasarrufu sağlayacak seçimlerdir. Isıtma-soğutmaya peyzajın da bir katkısı olabilmekte (sürdürülebilir peyzaj). Yapılarda kullanılabilecek ısıtma-soğutma sistemlerinin yüksek verimli, geri kazanımlı olanlarını piyasada bulabilmek olanak dahilinde. Yapı ölçeğine bağlı olarak otomasyon sistemleri kurmak da enerji tasarrufu sağlamanın bir yolu.
Aydınlatma-elektrik kaleminde enerji tasarrufu, verimli cihazlara (özellikle beyaz eşya seçiminde), sensörlü aydınlatmalara, tasarruflu ışık kaynaklarına, dimlenebilir ve doğal aydınlatma sistemlerine yönelmek gibi kolay ve ekonomik seçimlerle mümkün olabilmekte. Enerji tasarrufu, suyun ısıtılmasında kullanılacak enerji giderini düşüren oldukça basit ve ülkemizde de yaygın olan güneş panelleriyle su ısıtma sistemlerleriyle de sağlanabiliyor.
Yenilenebilir enerji kaynakları. Rüzgar, güneş, toprak ve sudan elde edilen enerjinin bina içinde ısıta-soğutma ve aydınlatma-elektrikte kullanılabiliyor olduğunu biliyoruz. İster yapı kompleksleri, ister tek tek binalar bazında olsun, rüzgar tribünleri, güneş panelleri (bazı durumlarda ikisi bir arada), toprak ve su kaynaklı sistemler, sıcak hava panelleri, evaporatif soğutma sistemleri gibi teknolojilerle nispeten temiz ve kesinlikle yenilenebilir enerjileri yüksek verimde kullanmak mümkün.
Verimli ve/veya yenilenebilir enerji kullanan akıllı sistemler, genel anlamda tasarruf sağlamanın yanında karbon salımını da azalttığı ve gelecek kuşakları enerji bakımından sıkıntıya sokmadığı için oldukça önemli sistemler. Mart 2012′de yayınlanan yönetmelikle Türkiye’de artık herkes lisanssız olarak 500kW’ya kadar kendi elektriğini üretebilecek, hatta fazla elektriği devlete satabilecek. Yenilenebilir enerji sistemleri satan firmaların yerli üretime yönelmeleri ve bireysel kullanıcıya yönelik makul fiyat politikalarıyla güneşli bir geleceğimiz olduğunu söylemek mümkün.
Kaynak: Yeşil Platform