Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, GÜNEŞ ENERJİSİ, RÜZGAR ENERJİSİ & RES - Tarih : 28 Ağustos 2020
Dünya’da ve Türkiye’de şehirleşme, ekonomik kalkınma ve teknolojik gelişmelerin son yıllarda hızlı bir şekilde artmasıyla beraber enerji ihtiyacı da artmaya devam etmekte. Dünya genelinde teknolojik gelişmeler yenilenebilir enerji maliyetlerini düşürse de arz-talep dengesizliği ve fosil yakıtların fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar ilerleyen günlerde yenilenebilir enerjide daha çok yatırımın gerçekleştirileceğinin bir habercisidir.
Kasım 2016’da Türkiye’nin de aralarında olduğu 190’ın üzerinde ülkenin katıldığı Paris Antlaşması yürürlüğe girmiştir. En fazla sera gazı salımını yapan Çin ve ABD’ninde aralarında bulunduğu 97 ülke tarafından da imzalanmıştır. Antlaşma; iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında sera gazı salımının azaltılması ve küresel sıcaklık artışının 2 derecenin altında tutulması için aksiyonlar alıp bunları uygulamaya koymak üzerinde dizayn edilmiştir. Böylece, yenilenebilir enerjinin dünya genelinde giderek daha hızlı artması beklenmektedir. Türkiye özelinde bakıldığında son yıllarda enerji sektöründe yerli kaynakların kullanılması, enerji bağımsızlığı ve cari açığın azaltılması konuları oldukça önem kazanmış ve hem devlet tarafından verilen teşvikler hem de enerji maliyetlerinin düşürülmesi adına bir çok adım atılmıştır. 2018 yılı sonunda Türkiye enerjisinin %51,7’sini ithal ederken %48,3’ünü ise yerli üretim ile gerçekleştirmektedir (Yerli enerji üretimi 464.247 MWh, ithal enerji satın alımı ise 483,705 MWh ).
Yenilenebilir enerji kaynaklarının 2017 yılı sonu itibariyle toplam kurulu güç içerisindeki payı %43,26 iken 2018 yılında %44,70’e yükselmiştir. Toplam termik santral kurulu gücün oranı ise 2017 yılında %56,74 iken 2018 yılında %55,30’a düşmüştür. Bu durum bize yıllar içinde Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarına ne kadar önem verdiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Aşağıda Türkiye’nin yıllar içinde değişen yıllık enerji üretimi grafiği verilmiştir.
Ülkemizde de yenilenebilir kaynakların kurulu güç kapasitesi içindeki payı son 10 yılda ciddi biçimde artarken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Şubat 2019 başında yayınladığı verilere göre, geçtiğimiz yıl ocakta Hidrolik’ten üretilen elektriğin payı % 17,03 olarak hesaplanırken bu yıl % 30’a yükseldi. Rüzgar’ın elektrik üretimindeki payı % 7,21’den % 8,40’a, Güneş’in payı % 0,99’dan % 1,52’ye yükselmiştir. Jeotermal kaynaklardan gerçekleştirilen elektrik üretiminin payı da % 2,48’den % 2,96’ya yükseldi.
Dünya’daki yenilenebilir kaynak büyüme oranına göre ise Türkiye’nin yenilenebilir kaynak üretim hızı birazda HES’lerin katkılarıyla daha fazla olduğu su götürmez bir gerçektir. Bu da Türkiye’nin son yıllarda yaptığı yatırımların ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Hazar DEMİR – İstanbul Teknik Ünv. / Makina Müh. – hazardemir11@gmail.com
Sercan KARA – İstanbul Teknik Ünv. / Maden Müh. – karaserc@gmail.com