Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ - Tarih : 12 Aralık 2012
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 18. Taraflar Toplantısı, daha kısa adıyla “iklim müzakereleri” bu yıl da sona erdi.
Bu yıl Katar’ın Doha kentinde gerçekleştirilen toplantılara 200′e yakın ülkenin delegesi ile toplam 17 bine yakın kişi katıldı. Türkiye de, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi katılımcılar arasındaydı. Ama maalesef Türkiye, sera gazı salımlarını hızla artırmasına rağmen bu toplantılarda aktif bir rol almadı ve sera gazlarını azaltma yönünde yine bir taahhütte bulunmadı. Oysa artık Türkiye’nin böyle bir lüksü olamayacağı çok açık ortada.
Doha’da iklimi konuştuğumuz son iki hafta içinde bile birbiri ardına yayımlanan raporlar, Türkiye’nin iklim ve çevre karnesinin hiç de ‘pekiyi’lerle dolu olmadığını gösterdi. Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün raporuna göre, dünyanın en büyük dördüncü kömür tehdidi Türkiye. Ve kömür, dünyada iklim değişikliğine neden olan sera gazı salımlarının birinci nedeni. Yine dünyada 230 iklim ve enerji uzmanının hazırladığı İklim Değişikliği Performansı Endeksi’ne göre Türkiye, 58 ülke içinde sondan beşinci. Yani iklim değişikliğine karşı tedbir almadığımızın bir göstergesi bu.
İklim değişikliği konusunda durumumuz pek parlak değil, peki enerji güvenliği, çevresel etkiler ve sosyal eşitlik konusunda ne durumdayız? Maalesef 94 ülke arasında 64. sırada. Bu bilginin kaynağı, 4 Aralık’ta Doha’da duyurusu yapılan Enerji Sürdürülebilirlik Endeksi adlı rapor. Raporda değerlendirilen konular enerji güvenliği, sosyal eşitlik ve çevresel etki azaltımı. Özellikle çevre etkisi azaltımı konusunda 94 ülke arasında 84. sıradayız.
Kaynak: Enerji Enstitüsü