Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 09 Ekim 2015
Uzmanlara göre Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadele politikaları yetersiz ve hatalı.
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekreterliği’ne ilettiği iklim değişikliği ile küresel mücadeleye sunacağı katkı planına
Sivil toplum örgütü 350Ankara tarafından yapılan basın açıklamasında plan Türkiye’nin düşük karbon değil, yüksek karbon hedeflediği şeklinde yorumlandı.
350 Ankara açıklamasında planın enerji tarafı Türkiye’nin şimdiye kadar 2023 için 20 GW olarak belirlenmiş resmi rüzgar enerjisi hedefinin 2030 için 16 GW’a geriletilmesi, güneş enerjisi tarafından için ise aynı yıl için 10 GW’lık küçük bir hedef belirlenmesine karşılık tüm hidroelektrik kapasitesinin değerlendirilmesi ve bir nükleer enerji santralinin devreye alınması planları nedeni ile eleştirildi.
Ümit Şahin: ”Hiç hedef verilmese daha iyiydi”
Bianet’den Nilay Vardar’ın sorularını yanıtlayan Sabancı Üniversitesi Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nden Dr. Ümit Şahin ise şunları kaydetti;
“Çok büyük bir hayal kırıklığı, Türkiye bunu vereceğine hiç vermeseydi daha iyiydi. Türkiye 2030’da 1 milyar 175 milyon ton sera gazı salacağı projeksiyonu koymuş. Bu yanlış. Daha önceki resmi devlet projeksiyonunda büyüme hızı yüzde 5 hesaplandığında dahi bu rakam 1 milyar tondu. Nasıl oldu da bu arttı, açıklanmamış. Muhtemelen büyüme hedefi yüzde 5’in üzerinde hesaplanmış. Yani devletin resmi projeksiyonu üzerinden hesaplandığında 2030’da 929 milyon tona düşüldüğünde yüzde 21 değil, yüzde 7 azaltma hedefi koymuş oluyor. 2030’da 929 ton bile salamaz. Üstelik bizim yaptığımız bir araştırmaya göre, devletin kendi 1 milyar ton olan resmi projeksiyonuna bile ulaşması mümkün değil. Çünkü Türkiye’nin 15 yılda her yıl yüzde 5 büyümesi mümkün değil. Gerçekçi büyüme tahmini yapıldığı zaman Türkiye zaten 2030’da 929 milyon tona çıkamaz. Dolayısıyla aslında hiç sera gazı azaltımı olmayacak. Türkiye sera gazı salımını arttırmaya devam edecek. Ve bunu Paris’te hiçbir uzmana anlatamazlar. Oysa gerçekçi bir projeksiyonda yüzde 21 azaltım hedefi anlamlı olabilirdi.”
Kaynak: YeşilEkonomi