Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 10 Aralık 2020
Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin SOCAR Türkiye’nin ana sponsorluğunda SAP, Boeing, Fiat, Kale Grubu, OYAK Renault Otomobil Fabrikaları ve PepsiCo’nun sponsorluğunda düzenlediği Uluslararası Yatırım Zirvesi devam ediyor. Zirvenin 3’üncü gününde dijitalleşme konusu tartışılırken, şirketlerin dijitalleşme adımlarını atarken yol haritalarında olması gerekenler masaya yatırıldı.
Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) SOCAR Türkiye’nin ana sponsorluğunda SAP, Boeing, Fiat, Kale Grubu, OYAK Renault Otomobil Fabrikaları ve PepsiCo’nun sponsorluğunda düzenlediği ve ABD’den Çin’e kadar tüm dünyadaki uluslararası doğrudan yatırımların geleceğine dair güçlü öngörülerin paylaşıldığı Uluslararası Yatırım Zirvesi devam ediyor. Zirvenin üçüncü gününde dijitalleşme konusu tartışıldı.
3’üncü günün açılış konuşmasını yapan YASED Başkan Yardımcısı ve Siemens CEO’su Hüseyin Gelis, “Önümüzdeki süreçte tartışmalarımızı şekillendirecek iki dijitalleştirme trendi var. Birincisi internet kullanımı (internet of humans) ve özellikle de sosyal medya. İkincisi ise nesnelerin interneti. Daha önce bu kadar farklı sesleri duyma, sorun çözmek için birbirimizle bu boyutta bağlantıya geçme fırsatına sahip olmamıştık. Bu dijital teknoloji, dijitalleşme ve veri sayesinde mümkün oldu. Her saniye milyarlarca veri üretiyoruz. Daha iyi bir dünya yaratmak ya da daha iyi bir hayat yaratmak için veri işlemenin anlamları, fırsatları ve sonuçları konusunda çok dikkatli olmamız gerekiyor.” dedi.
‘Bilim kurgu giderek gerçek oluyor’
Günün açılış konuşmasının ardından ‘Hız Kazanan Dijitalleşme’ başlıklı panele geçildi. Panelin açılış konuşmasını yapan Fütürist Gerd Leonhard, 2020 yılında köklü değişimler yaşanarak, bu yılın mutlak sıfırlama dönemi olduğunu kaydetti. Covid-19’un teknolojinin bütün boyutlarında müthiş bir hızlanma getirdiğini vurgulayan Leonhard, “Bilim kurgu giderek gerçek oluyor”. Filmlerde gördüğümüz şeyler gerçekleşiyor. Sesle kontrol, bilgisayar ile konuşabilme… Yapay zekalı makineler şimdiden bizim gibi konuşabiliyor. Bu da bizim iletişim şeklimizi değiştirecek. Türkiye gibi hızla büyüyen ve bölgenin merkezi haline dönüşmekte olan bir ülke için bu teknolojiler son derece önemli. Büyük veri, Bulut bilişim, nesnelerin interneti, kuantum bilişim, sesle kontrol, akıllı sistemler, blockchain, 3D yazıcılar, sanal gerçeklik uygulamaları, genetik mühendislik gibi. Gelecek 10 yılda bunların çok genişleyeceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
MIT Öğretim Görevlisi Emeritus Prof. Dr. Rodney Brooks da, yapay zeka konusunda son 10 yıldır derin öğrenme metodunun kullanıldığını ifade ederek, yapay zekada gelecek 20- 30 yılda etik sorumluluğunu insanların almasını gerektiğini kaydetti.
‘Dijitalleşmenin gerçek itici gücü Covid-19 oldu’
Açılış konuşmalarının ardından geçilen panelin moderatörlüğünü Harvard Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Mark Esposito gerçekleştirdi.
Panelde konuşan Siemens AG Yönetim Kurulu Üyesi ve Smart Infrastructure CEO’su Matthias Rebellius, “Pandemi ve iklim değişikliği gibi güncel sorunlar akıllı altyapılara, binalara, şehirlere ve şebekelere olan ihtiyacımızın altını çiziyor. Dijitalizasyon nihayet bunu başarabilmemiz için gereken olgunluk düzeyine ulaşmış bulunuyor. Ancak, bunun için teknolojik açıdan hazır olmak tek başına yeterli değil: bu değişime güç sağlayacak düzenlemelere ve toplumsal kabule de ihtiyacımız var” dedi.
Her zaman şirketlerin dijitalleşmeden çok fayda sağlayacağını ifade ettiklerini söyleyen Mckinsey & Company Kıdemli Ortağı Tamim Saleh, “Aynı şey analitik için de geçerli. Bir yıl önce çeşitli sektörleri incelediğimiz bir rapor yayınladık. Dijitalleşmede tam potansiyele ulaşılması halinde sağladığı faydaların en az yüzde 20 düzeyinde olduğu sonucuna vardık. Hatta bazı sektörlerde yüzde 50- 60. Makro düzeyde bu tam potansiyele ulaşılırsa, ekonomiye yaklaşık 10 yıl içinde 9- 15 trilyon dolar arasında katkı sağlayacağına inanıyoruz. Ortada müthiş bir potansiyel var. Fakat dijitalleşmenin nüfuz etme hızı bir sektörden diğerine değişiyor. Covid-19 şirketlerin daha hızlı bir şekilde dijitalleşmeye adapte olmasını getirdi. 6 hafta önce birçok şirketi incelediğimiz bir araştırma yayınladık. Burada ortalama olarak bu şirketlerin 7 senede dijitalleşme ve analitik ilerlemelerinin sadece 9 ayda gerçekleştiğini gördük” diye konuştu.
Citi Kurumsal Müşteriler Grubu Başkanı Naveed Sultan, yapay zekanın diğer teknolojik ve dijital gelişmelerle birlikte gerek ölçek, gerekse kapsam ve karmaşıklık açısından eşi benzeri görülmemiş bir etkisinin olabileceğini söyledi. Yapay zekanın gelecekte toplumların ve ekonomilerin yapısını değiştirme potansiyeline sahip olduğuna değinen Naveed Sultan verimlilik, üretkenlik, yeni hizmetler, veriye dayalı karar verme ve yeni iş modellerini yapay zekanın faydaları arasında sıralarken ekonomik eşitsizliğin artması,hesap verebilirlik ve sorumluluk konularını da riskler arasında yer verdi. Sultan, yapay zekanın olumlu taraflarını geliştirmek ve riskleri de yönetmek için akademisyenler, firmalar, politika yapıcılar, düzenleyici kurumlar ve finans kuruluşları gibi farklı paydaşların işbirliğinin önemine değindi.Bu paydaşların işbirliği yaparak adalet, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerini gözeterek teknolojileri şekillendirmesi gerekliliğinin altını çizen Sultan, “Burada önemli olan doğru kuralları geliştirmek ve bunların insan merkezli olmasını sağlamak” dedi.
IBM MEA Bölgesi Bulut ve Bilişsel Yazılım Başkan Yardımcısı Mostafa Zafer, bütün dijital dönüşüm süreçlerinin hızlandığını anlattı. Yapay zeka bağlamında bu sürecin çok daha hızlı olduğunu belirten Zafer, şöyle devam etti: “Yapay zeka Covid nedeniyle bir ihtiyaç haline geliyor. İnsanlar artık yapay zekayı nasıl daha hızlı hayata geçirebilirim diye düşünüyor. İnsanlar hızla bu teknolojiye adapte olmak zorunda olduğunu görmek durumunda. Şirketler 4 alanda yapay zekadan faydalanmayı düşünüyorlar. Bir tanesi sonuçların kestirimi. Covid ile birlikte insanlar hiç olmadığı kadar ileriyi öngörebilmek istiyor. İkinci alan optimizasyon. Çok daha fazla optimizasyona ihtiyacımız ortaya çıktı. Şirketlerin eskiden ellerinde bulunan kaynaklar aynı şekilde mevcut değil. Bu nedenle kaynakların optimize şekilde kullanılması gerekiyor. Üçüncü boyut otomasyon. Otomasyonun büyük bir kısmı özellikle düşük değerli görevlerde. Bunlar her yıl 120 milyar saate denk düşüyor. Dördüncü konu ise kişiselleştirme. Yapay zeka özellikle bu bağlamda büyük katkılar sunabilir.”