Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ - Tarih : 30 Mayıs 2020
Schneider Electric ve IDC ortaklığında hazırlanan ‘Uzmanlık Hizmetleri – Ticari ve Operasyonel Dayanıklılığı En Üst Düzeye Çıkarmak’ adlı araştırmaya göre, dijital dönüşüm sürecinde hizmet sağlayıcılardan destek almak, kurumları daha karlı; toplumsal ve çevresel anlamda daha faydalı kılıyor. Dijitalleşme ile uçtan uca operasyon mükemmelliğinin sağlanması için kurumlara gerekli uzmanlığı sağlayan üçüncü parti kurumlar, şirketleri kendi iş alanlarına odaklanmaları ve rekabette güçlenmeleri için destekliyor.
Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde dünya çapında uzman olan Schneider Electric, dijital dönüşümü mümkün kılacak faktörleri saptamak, küresel çapta müşterilerinin tesisleri ve operasyonlarındaki mevcut durumu anlamak ve gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçları hakkında öngörüler elde etmek amacıyla, uluslararası pazar araştırmaları şirketi IDC iş birliği ile kapsamlı bir araştırma çalışmasına imza attı.
Araştırma temelde 2 bulguyu öne çıkarıyor: Bunlardan ilki fabrika ve iş operasyonlarının doğal olarak birbirine bağlı olduğu ve 2’incisi de kuruluşların büyük bir kısmının hizmet sağlayıcılar ile ortaklık kurarak önemli kazançlar elde ettikleri yönünde. Bu sayede kurumlar, bir yandan dijital dönüşüm ile yüksek kârlılık ve verimlilik elde ederken; bir yandan da paydaşlarının, verilerin ve operasyonların güvenliğini sağlıyor. Kurumları dijital dönüşüm sürecine ve bu süreci yönetmek üzere hizmet sağlayıcılarla birlikte çalışmaya yönelten etkenler ise temelde artan regülasyon ve verimlilik gereklilikleri, ihtiyaç duyulan becerilerin şirket içi kaynaklarla sağlanamaması ve yerellikten dağıtık ‘edge’ modeline geçiş olarak sıralanıyor.
Tesis sorunları ve iş operasyonları doğrudan birbirine bağlı
Schneider Electric ve IDC’nin anket metoduyla hazırladığı araştırma, üretim süreçlerinde, tesis verimliliğinde veya veri merkezi çalışma sürelerinde yaşanan kesintilerin operasyonlar üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olduğunu açıkça gösteriyor. Sonuçta oluşan kâr kaybı, güvenlik riski ve iş gücü verimsizliği, işletmeleri daha fazla riske maruz bırakıyor. Araştırmaya göre, şirketlerin %38‘i üretim kayıpları, %36‘sı veri güvenliği sorunları ve %26‘sı ise verimlilik hedeflerine ulaşmakta başarısızlık yaşıyor. Bu yanıtlar, tesis sorunlarının üretimde kesintiler yaşanmasına ve kaynak kullanımında düşüşe yol açarken fiziksel ve siber güvenlik riskini artırdığını da doğrular nitelikte. Dolayısıyla da tesislerdeki aksaklıklar bir kuruluşun iş süreçlerini ve kâr-zarar hanesini doğrudan etkileme potansiyeline sahip.
Uzman desteği riski azaltıyor, başarıyı artırıyor
Hizmet sağlayıcılar, dijital dönüşüm yolculuğunda olan kuruluşları hedeflerine ulaştırmak konusunda güçlü bir etkiye sahip. Ankete katılanların %89‘u bu hizmetlerin olumlu bir etki yarattığını ve hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olduklarını belirtiyor. Çoğu şirket, stratejik bir ortağın, riskleri azaltmak ve uzun vadede başarı olasılığını artırmak amacıyla en iyi uygulamalardan yararlanma, değerli yönlendirmelerde bulunma, kanıtlanmış metodolojileri uygulama ve diğer örneklerdeki deneyimlerini kendilerine taşıma açısından oldukça önemli buluyor. Profesyonel bir hizmet sağlayıcıyla çalışmak, kuruluşların temel işlerine odaklanmalarını sağlayarak kurum içi uzmanlığın en çok değer kazandırdığı alanda yoğunlaşmasına imkân tanıyor.
Enerji stratejisi danışmanlığı, saha hizmetleri, dijital dönüşüm ve dijital izleme hizmetleri alanlarında yapılan çalışma gösteriyor ki, kurum dışı hizmetlerden faydalanan şirketler kurumsal hedeflerine ulaşmak konusunda olumlu sonuçlar elde ediyorlar. En büyük etkinin operasyonel verimlilik ve esneklik alanlarında olduğu görülüyor. Bu da 3’üncü parti hizmetlerin bir işletmenin kurumsal dönüşümü teşvik etme stratejisine katkıda bulunurken oynadığı kilit role işaret ediyor.
Araştırmanın Tamamı İçin TIKLAYIN >>>