Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, GÜNEŞ ENERJİSİ - Tarih : 10 Haziran 2013
Binlerce yıldır tüketilen kaynakların ardından dünya hızla karanlık bir geleceğe sürükleniyor. Fosil yakıtlarda son dönemece gelindi; petrolün, kömürün 30-35 yıllık ömrü kaldı. Atıkların gömülü olduğu dev çöplükler çevremiz kadar sağlığımızı da tehdit ediyor ama yaşam da devam ediyor. Artan enerji ihtiyacında dünya, temiz ve yenilenebilir kaynaklara yöneldi; artık hedefte “güneş” var.
Yasalar nezdinde hala tam anlamıyla bir düzenleme yapılmamış olsa da, bürokrasi yatırımcıyı canından bezdirse de Türkiye, güneş enerjisine yatırım yapan dünya devlerinin en önemli adreslerinden biri.
Coğrafi konumu Türkiye’yi dünyada güneş enerjisini en verimli şekilde değerlendirilebilecek ülkeler arasına sokuyor ama yasal düzenlemelerin bir türlü tamamlanmaması, mevzuattaki belirsizlik ve sürekli çıkan yürütmeyi durdurma kararları yüzünden hem kafalar karışık hem de yatırım yapmak neredeyse imkansız. Konya’da ilk büyük Güneş Enerjisi Santralini (GES) kuran IBC SOLAR Türkiye’nin Genel Müdürü Hayri BALİ, yaşanan tüm bu sıkıntılara rağmen GES yatırımları için geçerli sebepler olduğunu anlatıyor.
Fırsatları değerlendirme zamanı
Gelecek dönem içinde öngörülen yüzde 40′lık büyüme oranı ile fotovoltaik güneş enerjisi sektörünün uzun yıllar boyunca binlerce kişiye iş imkanı doğuracağını ve ülke ekonomisine katkıda bulunacağını belirten Hayri BALİ, işletmelere bir de tüyo veriyor; “GES yatırımlarınız ile önlediğiniz karbon salım hakkınızı sertifikalandırarak satma hakkını elde ediyorsunuz. Özellikle hava yolu şirketleri tarafından satın alınan bu gönüllü karbon kredilerinizin satışı ile hem işletme ve bakım masrafınızı karşılayabilir hem de Kaynak Kullanım Bedeli ödemezsiniz” diyor.
Herkese uygun çözümler
Güneş Enerjisi Santralinin en önemli özelliği, uygun olan her çatıya ve zemine kurulabilmesi. Güneş panelleri ile elektrik üretmek için tek ihtiyaç ise Güneş. Hayri BALİ, bu noktada çevresel faktörlerin altını çiziyor: “Bu sayede GES zararlı gaz salımlarına sebep olmuyor ve küresel ısınmanın azaltılmasına aktif olarak katkıda bulunuyor” diyor.
İşletmeler için GES’i cazip kılan bir başka faktör ise kendi elektriklerini ürettikleri sürece elektrik fiyat artışından etkilenmeyecek olmaları. Dahası, fotovoltaik güneş enerjisi sistemlerinin bakımı yok denecek kadar az; panellerin temizliği için çoğu zaman sadece yağmur yağması bile yeterli. Ayrıca, sistem hareketli parçalardan oluşmadığı için mekanik bakım gerektirmediği gibi, duman veya ses de çıkarmıyor. Fotovoltaik panellerin tahmini kullanım ömrü 30 yıl. Üstelik paneller geri dönüşümlü, yani üretimde kullanılan malzemeler yeniden kullanılabilir.
Doğru planlama maksimum verim
Tüm bu avantajlarının yanında Hayri BALİ, doğru planlama ve mühendislik çalışmalarının önemini vurguluyor: “Ancak bu yolla kurulan güneş enerjisi sistemlerinin üretecekleri elektrik miktarı %100′e yakın verilerle daha planlama aşamasında hesaplanabilir. Diğer tüm enerji üretim sistemlerine göre çok daha hızlı kurulabilir ve çok kısa sürede üretime geçebilirler” diyor.
Bu noktada Bali, asıl problemin de bu bilincin oluşmamasından kaynaklandığını vurguluyor; “Mühendislik bilgisi olmadan oradan panel, buradan invertör alıp kablolarla birleştirilen sistemlerin verimli olması nasıl mümkün olabilir? İşletmelere bu bilincin aşılanması lazım, bu da teşviklerle, yatırım kolaylıklarıyla mümkün” diyor.
Barışçıl enerji kaynağı
Güneş enerjisi bedelsiz ve sonsuz bir enerji kaynağı. Fotovoltaik güneş enerjisi sistemi, ışınım yeterli olduğu sürece bulutlu havada bile elektrik üretebiliyor. Ama her şeyden önemlisi, tehdit altındaki dünyamızda uğruna savaşlar yapılan, kan dökülen petrol, doğal gaz, uranyum ve kömürün aksine güneş enerjisi barışçıl bir enerji kaynağı.
Sadece bu bile güneşe yatırım yapmak için yeterli bir sebep gibi görünüyor ama Hayri Bali’nin de belirttiği gibi hükümete bu noktada çok iş düşüyor; yasal düzenlemelerin bir an önce tamamlanması ve projeleriyle hazır halde bekleyen firmaların önlerinin açılması gerekiyor.
Kaynak: Enerji Enstitüsü