Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, YEŞİL TEKNOLOJİ VE BİLİŞİM - Tarih : 07 Aralık 2019
Teknoloji, elektrik sektörü yatırımlarında karar verme sürecinin bir parçası olmanın ötesine geçerek en belirleyici faktör haline geliyor. Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi EY (Ernst & Young) Türkiye’nin Enerji Sektörü Lideri Erkan Baykuş, Türkiye ve dünyada enerji sektörünün durumunu değerlendirdi ve 2020 yılı için öngörülerini aktardı.
Enerji dünyasında elektrik sektörünün bir dönüm noktasına geldiğini ve girişim sermaye fonlamalarındaki yükselişin elektrik piyasasında birleşme ve satın alma işlemlerini yeniden şekillendirdiğini gözlemliyoruz. Geleneksel elektrik üretim sektörünün yenilenebilir enerji ve yeni teknolojilerin etkisiyle dönüşüm geçirmesi, elektriğin üretim, kullanım ve depolanma biçimi ile birlikte elektrik ticaretinin yapılış şeklini de değiştiriyor. Bu yeni ve hızlı enerji dünyası, çevik ve cesur yatırım kararları alınmasını gerektiriyor ancak pek çok elektrik şirketinin bu yatırım ortamına adaptasyonda güçlük yaşadığı görülüyor. Girişim sermayesi bu alanda geleneksel yatırım modellerinin yerine yeni bir seçenek sunuyor ve enerjinin dönüşümünde hayati bir öneme sahip olan teknolojilerin gelişimini hızlandırıyor.
EY’nin Enerji Sektörü İşlem ve Trendleri Raporu’nda da belirtildiği üzere, girişim sermayesi yatırımları 2019’un 2’inci çeyrek döneminde elektrik piyasasında 2,1 milyar dolar katkı sağladı. Söz konusu yatırımların büyük bir bölümü ulaşımın elektrikli hale getirilmesine yani elektrikli araç teknolojisi ve altyapısına (batarya ve şarj istasyonları) odaklanıyordu. Elektrikli araç teknolojisine en çok yatırımın Asya Pasifik Bölgesi’nden geldiğini, ülke bazında ise yatırımlara Çin’in öncülük ettiğini görüyoruz. Diğer yandan rekabetin yoğun olduğu bir piyasada girişim sermaye yatırımcılarını çekmek kolay değil. Elektrik şirketlerinin bu amaçla yüksek risk barındıran girişim sermayesi yatırımcılığına uyum sağlamak için ciddi çalışmalar yapmaları gerekiyor.
İşlemler özelinde baktığımızda; finansal yatırımcıların öngörülebilir getiri sağlayan ve istikrarlı nakit akışı sunan varlıklara yönelerek portföylerini dengelediklerini görüyoruz. Öne çıkan yatırım trendlerini incelediğimizde, artış gösteren batarya depolama yatırımları karşımıza çıkıyor. Çünkü yenilenebilir enerjinin yükselişi, batarya depolamayı elektrik şebekesinin desteklenmesinde daha önemli bir faktör haline getiriyor. Bu anlamda Birleşik Krallık ve ABD’de 2019 yılında temiz enerjinin teşvik edilmesi ve elektrik şebekesi direncinin artırılması amacıyla büyük ölçekli depolama planları açıklandı. Statkraft ve Statera Energy gaz jeneratörleri ile yedeklenmiş 1 GW kurulu güçte depolama yatırımı ile şebekeyi desteklemeyi hedefliyor.
Diğer taraftan, ABD’de Dışişleri Bakanlığı’nın kamusal yatırımlar bütçesi dahilinde, yüksek talep saatlerinde çalışacak 275 MW’lık konvansiyonel santral yatırımının yerine 6 saatlik batarya tesisleri kurulması planlanıyor. Bununla birlikte elektrik şebekelerinin akıllı teknolojilerle donatılması amacıyla dünya genelinde çeşitli ortaklıklar kuruluyor. Dubai Elektrik ve Su Otoritesi’nin (DEWA) akıllı şebeke çözümleri sunan Kanadalı bir şirketle gerçekleştirdiği ortaklık ile bölgeye ilk sanal elektrik santralinin kurulması hedefleniyor. Japonya’da ise blockchain teknolojisi kullanılarak birden fazla denk işlemci (P2P) arasında elektrik iletilmesi test edilecek.
Senelik sektörel performanslar incelendiğinde 2019 yılında global enerji ve altyapı yatırımları önceki seneye oranla 30% artışla 26.8 milyar dolara ulaşırken, 2019’un 2’üncü çeyreğinde ABD küresel altyapı yatırımlarının yarısından fazlasını çekti. Çin ise Asya Pasifik’te öncülüğünü sürdürdü. Bununla beraber, yeni teknolojiler ve yenilenebilir enerjiye yönelik artan iştahın hâkim olduğu bir yatırım ortamı oluştu. Bu iki alanın elektrik piyasasında önümüzdeki dönemde de belirleyici olmaya devam edeceğini öngörüyoruz. 2019 yılı enerji ve altyapı sektörlerinin finansal performanslarına baktığımızda Amerika, Avrupa ve Asya Pasifik bölgelerinde yenilenebilir enerji yatırımlarının sırasıyla 36,3%, 27.9% ve 23.8% yatırımcı geri dönüş oranları ile önde geldiği görüldü. Bu oranlar aynı finansal dönemdeki S&P 500, STOXX Europe 600 ve Nikkei 225 ortalama kazanç oranlarının çok ilerisinde. Bunu destekler şekilde, 2019 yılında enerji ve altyapı sektörlerinde Amerika, Avrupa ve Asya Pasifik’te imzalanan en büyük 15 yatırım anlaşmasının 6 tanesinin yenilenebilir enerji alanında olduğunu görüyoruz.
Yukarıdaki veriler ışığında, dünya genelinde yatırımcıların yenilenebilir enerji teknolojileri, batarya (depolama), elektrikli araç altyapısı ve dijital şebeke gibi yeni teknolojilere olan ilgisinin gittikçe arttığını ve elektrik piyasasının büyük bir dönüşümden geçmesinin etkisiyle konvansiyonel olmayan rakip şirketlerin birleştiğini gözlemliyoruz. EY olarak; 2020 yılında dünya genelinde yenilenebilir enerji, enerji depolama ve elektrikli araç alanlarında altyapı yatırımlarına yabancı ilgisinin artarak devam edeceğini öngörüyoruz.
Ülkemiz enerji piyasasının da fonlama ve sermaye ihtiyacını karşılamak üzere, özellikle girişim sermayesi ve özel sermaye fonlarından gerekli payı almamız önemli. Özellikle enerji depolama ve batarya teknolojileri alanlarında çok da uzak olmayan vadelerde, büyük hareketlilik bekliyoruz. Asya Pasifik ve Amerika’da enerji şirket değerleri EBITDA X11’ler civarında oluşurken, bize en yakın piyasalardan olan Avrupa piyasasında ise bu değer 7X çarpan olarak gerçekleşiyor. Yatırım alanı ve ülke enerji piyasasının cazibesi bu değerlemeleri etkileyen unsurlar arasında yer alıyor.