Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, NÜKLEER ENERJİ - Tarih : 21 Ocak 2013
Türkiye Enerji ile Şahlanacak” yazı dizisinin ilk konuğu Enerji Bakanı Taner Yıldız, nükleer enerji çalışmalarında gelinen noktayı, hedefleri ve yaratılacak ekonomiyi rakamlarla BloombergHT.com Editörü Süheyla Yılmaz’a anlattı.
“Türkiye Enerji ile Şahlanacak” yazı dizisinin ilk konuğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, nükleer enerji çalışmalarında gelinen noktayı, hedefleri ve yaratılacak ekonomiyi rakamlarla BloombergHT.com Editörü Süheyla Yılmaz’a anlattı. Yıldız, bir santralde kurulum aşamasında 10,000; işletim aşamasında ise 3 bin 500 kişinin istihdam edildiğini açıkladı.
-Kanada, G. Kore, Japonya, Çin…
Enerji Bakanı Yıldız, Türkiye’nin ilk nükleer santral projesi için, 2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında Mersin-Akkuyu’da nükleer santral kurulmasına ilişkin hükümetler arası anlaşma imzalandığını hatırlatarak Sinop’ta ikinci nükleer santral projesi için Kanada, G. Kore, Japonya ve Çin ile görüşmelerin devam etmekte olup, hangi ülke ile bu projenin gerçekleştirileceğini kısa zamanda açıklayacaklarını belirtti.
-Akkuyu tek kalemde en büyük yatırım projesi
“Ülkemizin tek kalemde en büyük yatırım projesi olan Akkuyu projesi ile ilgili 2010 yılından bu yana önemli gelişmeler oldu.” diyen Yıldız, “Aralık 2010’da Akkuyu NGS Elektrik Üretim A.Ş. adı ile, sermayesi %100 Rus olan bir Türk şirket kuruldu ve lisans başvurularını yaptı. Proje şirketi sermayesini artırarak ülkemize 700 Milyon dolar sermaye getirdi.” açıklamasında bulundu.
-Akkuyu’nun Türk mühendisleri Rusya’da yetişiyor
Bakan Yıldız, Akkuyu nükleer santralinde çalışacak Türk nükleer mühendisleri yetiştirmek amacıyla Rusya’ya geçen sene ve bu sene toplam 114 öğrenci gönderildiğini belirterek “Bu öğrenciler eğitimlerini bitirdikten sonra Akkuyu Nükleer Santrali’nde operatörlükten tutun yöneticiliğe kadar farklı branşlarda görev yapacaklar. Saha çalışmaları ile ilgili olarak Akkuyu sahasında, daha önce yapıldığı gibi bugün de depremsellik, tsunami, meteorolojik, zemin etüt, mühendislik ve risk çalışmaları gerçekleştirildi.” dedi.
-İlk ünite 2019 yılında devrede olacak
“Bütün lisans çalışmaları olumlu sonuçlanırsa inşaat çalışmaları başlayabilecek ve 2019 yılında da ilk ünite devreye alınarak ilk nükleer elektrik, elektrik şebekemize verilecek.” diyen Yıldız, “4 ünitelik nükleer santralin diğer üniteleri birer yıl arayla devreye girecek ve son ünite 2022 yılında devrede olacak. Projeyi öngördüğümüz zaman diliminde gerçekleştirmek için nükleer santral ile ilgili bütün bürokratik iş ve işlemleri mevzuata uygun olarak zamanında yürütmeye çalışıyoruz. Bunun için de bürokratik işlemlerle ilgili gecikmelere mahal vermemeyi konu alan bir Başbakanlık Genelgesi yayımlandı.” açıklamasında bulundu.
-Bir yanda yüksek enerji talebi, bir yanda %70 enerji bağımlılığı…
“Ülkemizin, 2023 yılı vizyonuna göre; 2 trilyon dolar milli gelire, 500 milyar dolar ihracata sahip olması ve dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi gerekiyor.” diyen Yıldız, “Ancak, petrolün % 92’si, doğalgazın % 98’i ithal, ortalama enerji ithalat oranımız % 70. Ülkemiz, dünyada elektrik talep artışında 1,4 milyara yakın nüfusu olan Çin’den sonra 75 milyon nüfuslu bir ülke olarak ikinci sırada, Avrupa’da ise 1. sırada yer almaktadır. Dolayısıyla bir yandan, hızlı büyüme hedefi ve yüksek düzeyde enerji talebi var, diğer yanda % 70 dışa bağımlı bir enerji yapısı. Bu nedenle, ülkemizin her enerji kaynağını değerlendirme mecburiyeti var. Bunlar; yenilenebilir enerji kaynakları, fosil kaynaklar, enerji verimliği, enerji tasarrufu ve nükleer santraller. Ülkemizin nükleer santrallerle ilgili 2023 programı, iki nükleer santralin işletmeye alınması, üçüncüsünün de inşaatına başlanmasıdır” bilgisini verdi.
-Enerji olmadan ekonomi olmaz
Dünyada 31 ülkede yaklaşık 440 nükleer santral olduğunu hatırlatan Bakan Yıldız, “31 ülkenin içerisindeki 10 ülkenin nüfusu İstanbul’dan azdır. Hal böyle iken, petrol ve doğalgaz zengini ülkelerde, hatta Afrika da bile nükleer santral var ise, Türkiye için nükleer santrallerin bir seçenek değil zorunluluk olduğunu söylemem lazım. Aksi takdirde 2023 vizyonu nasıl gerçekleştirilebilir. Enerji olmadan ekonomi olmaz, ekonomi olmadan kalkınma olmaz.” dedi.
“Ülkemizin 2023’te elektrik tüketimizin 500 milyar kWh civarında olacağını öngörüyoruz.” diyen Yıldız “Elektrik ihtiyacımızın karşılanmasında kullanılan doğalgaz ve sıvı yakıtların neredeyse tamamının, kömür yakıtların ise yaklaşık % 30’unun ithal olduğu açıktır. Diğer yandan, hidroelektrik potansiyelimize ek olarak rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle gibi yenilenebilir enerji potansiyelimizin tamamı kullanılsa bile 2023 yılına kadar ulaşacağımız 500 milyar kWh enerji tüketimimizin ancak yarısı karşılanabilmektedir.” açıklamasında bulundu.
-Rüzgar ve güneş dururken neden nükleer santral?
Bakan Yıldız “Rüzgar ve güneş dururken niçin nükleer santral yapıyoruz?” tartışmasına sıkça rastladıklarını belirterek “Nükleer santraller baz yük santrallerdir, günün 24 saati çalışır. Rüzgar, güneş ve hidro elektrik gibi yenilenebilir enerji kaynakları iklim ve meteorolojik koşullara bağlıdır. Ancak güneş doğarsa, yağmur yağarsa, rüzgar eserse enerji elde edersiniz. Nükleer santrallerin kapasite faktörü % 90 iken, yenilenebilirin en fazla % 30-40 civarındadır. Nükleer santrallerin işletme ömrü 40 ila 60 yıl iken bu, rüzgar ve güneşte 15-20 yıl civarındadır. Mesela rüzgardan elde edilen elektriğin tamamı değil ancak belli bir yüzdesi iletim şebekelerine verilebilir, aksi takdirde şebeke sorunları yaşanacaktır. Şebeke sorunlarının yaşanmamamsında nükleer gibi baz yük santrallerinin önemi ortadadır. Dolayısıyla, daha çok yenilenebilir için daha çok nükleer santrallere ihtiyaç var. Bu nedenle, yenilenebilir enerji nükleerin rakibi değil, tamamlayıcısıdır. Enerji ithal bağımlılığımız azaltan 1 MW’lik bile olsa her enerji kaynağı bizim için değerlidir.” dedi.
-Nükleer santralde 13 bin 500 istihdam
Nükleer santrallere sadece elektrik üreten tesisler olarak değil istihdam oluşturan ve yeni teknoloji sağlayan bir sektör olarak bakmak gerektiğini söyleyen Yıldız, “Yaklaşık olarak, 5000 MW gücündeki bir nükleer santralin, en yoğun zamanda, inşaatında yaklaşık 10.000 kişi, işletme döneminde 3500 kişi çalışmaktadır. ” bilgisini verdi.
-Madem ki nükleer bu kadar tehlikeli…
“Nükleer santrale karşı olanların hep örnek olarak sunduğu iki ülke var: Japonya ve Almanya.” diyen Yıldız “Japonya, enerji ihtiyacının %30’unu karşıladığı 51 tane nükleer santralini kapattı ancak, enerji ihtiyacını karşılayacak alternatif sürdürülebilir bir yapı ortaya koyamadığı için kapattığı nükleer santralleri tekrar açmaya başlamak zorunda kaldı. Japonya’da seçimler oldu ve şimdi nükleere olumlu yaklaşan bir hükümet yapısı oluştu. Almanya, nükleer santrallerinin ancak yarısını kapattı, kalanını da 2022 yılına kadar kapatmayı planlıyor. Madem ki nükleer santrallerin bu kadar tehlikeli olduğu düşünülüyor tamamının aynı gün kapatılmış olması gerekmez mi? Almanya, kapattığı nükleer santrallerden dolayı ortaya çıkan elektrik ihtiyacını bir komşu ülkedeki nükleer santralden ürettiği elektriği ithal ederek karşılıyor. Almanya’nın yanı başında Fransa, elektriğinin % 75’ini nükleer santrallerden karşılıyor. İki zıt örnek yan yana duruyor.” açıklamasında bulundu.
Şu anda dünyada işletmede olan yaklaşık 440 reaktöre ek olarak 64 yeni nükleer reaktörün de birçok ülkede inşa halinde olduğunu hatırlatan Bakan Yıldız, “Rusya, Çin, Hindistan, ABD, Güney Kore ve Birleşik Krallık gibi ülkeler Fukuşima nükleer kazası sonrasında ulusal nükleer programlarına devam kararı almıştır. Çin, inşaat halindeki 26 reaktöre ek olarak 10 yıl içinde 52 adet reaktör daha kurmayı planlamaktadır. ” bilgisini verdi.
Yıldız, “Dünyadaki 440 reaktörün çalıştığı toplam süre şu ana kadar 15.000 yıl oldu. bu 15.000 yıllık süre içinde üç önemli kaza meydana geldi: 1979’da Amerika’da Three Mile Island, 1986 yılında Ukrayna’da Çernobil, 2011 yılında Japonya’da Fukuşima kazası.” bilgisini vererek “Bu kazaların ardından belli bir duraklama döneminden sonra nükleer santral inşası devam etmiştir. Mesela, Çernobil’den sonra, dünya nükleerden vazgeçmedi ve günümüze kadar 144 tane daha nükleer santral yapıldı. Fukuşima oldu ama şu anda hala inşaat halinde olan 64 tane nükleer santral var. Fukushima Daiichi nükleer santralinde meydana gelen kazadan dolayı, dünyadaki santrallerde stres testleri yapıldı, tasarımlar kazadan alınan derslere göre yeniden şekillendi ve bunlar tabii ki maliyeti etkiler ancak hiç bir zaman bu nükleere olan ilgiyi azaltmaz, maliyeti biraz da artırsa devamında güveni ve ilgiyi sürdürür. ” dedi.
Bakan Yılıdz nükleer radrasyon tehlikesi konusunda ise şu örneği verdi: “Nükleer santrallerden kaynaklanan radyasyon doğal radyasyona göre çok düşüktür. Nükleer santral yakınında yaşayan bir kişinin alacağı radyasyon miktarı, doğada kaynaklanan radyasyon miktarının 1/300 (üçyüzde biri) kadardır. Nükleer santrallere göre bilgisayarlı tomografi 55 kat; 1 yılda günde bir paket sigara 4 kat radyasyon sebebi olup, uçuş personeli bir yılda 180 kat radyasyona maruz kalıyor.”
“Nogent Nükleer Santrali dünyada en çok turist çeken yerlerden Paris’e 90 km uzaklıkta, Jose Cabreras Santrali Madrit’e 50 km uzaklıkta, Bradwell Santrali Londra’ya 70 km uzaklıkta.” diyen Yıldız, “Ülkemizde nükleer santralin kurulacağı Akkuyu’nun Antalya’ya uzaklığı 300 km. Bulgaristan’daki Belene santralinin İstanbul’a uzaklığı 400 km. Fransa’da dünya kültür miras listesinde yer alan Loire nehri üzerinde 14 nükleer santral var ve bu nehir üzerinde turizm de tarım da yapılıyor.” açıklamasında bulundu.
“Tarım ile ilgili olarak, dünyada tarımsal ürün ihracatında ilk on ülkenin tamamında da nükleer santral bulunuyor.” diyen Yıldız, “Sayıca en fazla (104) nükleer santralin bulunduğu Amerika, tarımsal ürün ihracatında dünyada birinci, yüzde olarak en fazla elektriğin (%75) nükleerden sağlandığı Fransa da, tarımsal ürün ihracatında dünyada ikinci ülke. Dolayısıyla dünyada nükleer santraller ile hayat içi içe. Güvenliği artırılmış 3. nesil santrallerin işletme halinde olduğu bir dönemde Türkiye’nin nükleer projeye başlamasını önemsemeliyiz. Nükleer santrallerin olduğu yerde sürekli radyasyon seviyeleri ölçülür ve kontrol edilir.” hatırlatmasında bulundu.
-Nükleer cebimizi ne kadar ısıtacak?
“NGS kurulum çalışmaları elektrik enerjisi üretimi amacıyla yürütülen çalışmalar olmakla beraber, 500-550 bin parçadan oluşan bir proje olmalarından dolayı farklı sanayi ve hizmet sektörlerini de ilgilendiren projelerdir.” diyen Yılıdz, “Nükleer güvenlik standartlarına uyulduğu sürece, Türk şirketleri de bu süreçte yer alabilecektir. Bu, Türkiye’nin endüstriyel kalkınması açısından önemlidir.” açıklamasında bulundu.
Yıldız, daha ilk projede nükleer teknolojiyi edinebilmiş ülke yoktur hatırlatmasında bulunarak “Bu bir süreçtir. G. Kore’nin ilk nükleer santralinde yalnızca %2 oranında bir yerel katkı bulunmaktaydı. Günümüzde ise %98’i milli kaynaklarla inşa edilen nükleer santral projeleri tasarlayabilmekte ve nükleer teknolojiyi ihraç edebilmektedir.” dedi.
Akkuyu’da kurulacak nükleer güç santralinin enerji arz güvenliğinin sağlanması ve kaynak çeşitliliğinin artırılması bakımından çok önemli olduğunu söyleyen Yıldız, “Akkuyu ve Sinop’ta kurulacak nükleer santraller dikkate alındığında, yılda yaklaşık 80 milyar kWh elektrik üretileceğini öngörüyoruz. Bu miktarda bir elektriği doğalgaz santralinden elde etmek için ortalama 16 milyar metreküp doğalgaz ithaline karşılık yıllık 7,2 milyar ABD Doları ödenmesi gerekecektir. Dolayısıyla, 3 senede sadece doğalgaz ithaline ödenecek para ile Mersin-Akkuyu’da 4 ünite nükleer santral kurulabilir.” dedi.
“Akkuyu nükleer santral projesinde nükleer santralden üretilecek elektriğin % 50’sini 15 yıl boyunca 12.35 ABD sent/kwh ağırlıklı ortalama fiyattan satın alım garantisi verdik.” diyen Yıldız, “Son ünitenin devreye alınacağı 2022 yılına elektrik alım garantisi verilen 15 yılı eklediğinizde, ağırlıklı ortalama fiyat 12,35 cent, 2037 yılına kadar geçerli olacaktır. 2037 yılında da geçerli olacak olan fiyatın net bugünkü değeri ise 6.2 cent’tir ve bu fiyat rasyonel fiyattır. 45 yıl boyunca da Proje Şirketinin net karının % 20’si hazineye aktarılacaktır. Özetle dünyada 31 ülke ve vatandaşları yararlandığı gibi ülkemiz ve vatandaşlarımız da sanayi, ekonomi, isithdam ve teknoloji boyutuyla bu projeden yararlanabilecektir.” bilgisini verdi.
Kaynak: Bloomberght